episode: 27

1.2K 125 154
                                    

Kötülük neyden dolayı hayattaydı? 

Bunu size her türlü anlatabilirim; Bazılarına göre dengeyi sağlamalıydı. İyilik olduğu sürece kötülük de olmalıydı, bu sayede insanlar yaptığının bir şey olduğunu kavrayabilsinler; yapılanların iyi veya kötü olduğunun ölçüsünü zıtlıklar sayesinde belirleyebilsinler.

Bazılarına göre iyilik içinde her zaman kötülük, kötülük içinde de iyilik vardır. Birisi tamamen kötü olamaz ya da iyi olamaz... Şimdi düşününce bir şey dikkatinizi çekti mi? Şu an ölen herkesin ya da öldürülen herkesin bir nedeni vardı. Belki hepimiz ölümcül günahları temsil ediyorduk, ama herkesin bir nedeni vardı.

En garip nedeni olan kişiyse kesinlikle Shellia'nın kendisinden başkası değildi. O günden sonra Seungmin hayalet gibi aramızda dolanıp duruyordu, ta ki o güne kadar.

Dumanı tutan kahvemin soğumasını beklerken işaret parmağımı arada bardağa dokundurup geri çekiyordum. Sıcaklığı hissettikçe yüzüm buruşup duruyordu. 

"Günaydın, Felix."

Sesin geldiği yere baktım, Seungmin dolaptan kendisine birkaç tabak çıkardı yumurtalardan birisini çıkartıp suda haşlamaya başladı.

"Günaydın, Seungmin, nasılsın?"

Seungmin ocağın iki yanına ellerini koydu ve omzunu kaldırarak ocağa bakıyordu. Kafamı biraz sağa sarktım ve yüzüne baktım. Yüzünde hüzün hakimdi, çok özlediğine emindim. Arkasını dönmeye başlayınca hemen eski halime döndüm meraklı gözlerle ona baktım. 

"İyiyim, sen nasılsın?"

Yüzüne zoraki bir gülümseme yerleştirdi. Yüzüme bir gülümseme yerleştirmeye çalıştım; canı acıyordu. Gülümsemesi gerçek değildi, bunu onu tanımayan insanlar bile diyebilirdi. Onun üstüne gidip zorlamak istemedim, onun yerine onun gibi karşılık vermeyi mantıklı buldum.

"Felix bugün hepimiz sınıfımızda beraber zaman geçirelim mi?"

Bu isteğine gülümsedim ve başımı olumlu anlamda salladım, "Herkesin uygun olacağını düşünüyorum." diye cevap verdim. Birlikte zaman geçirmesini istemesi bir adımdı aslında, onun bu adımını dikkate alıp yardımcı olmak da bizim görevimizdi.

"Ayrıca Felix, o gün dediklerim için üzgünüm."

Başka bir şey demeden hemen burnunu çekti ve ocağa geri döndü. Artık soğumuş olduğunu düşündüğüm kahveyi avucumun içine aldım ve su gibi içtim. bulaşığını özenle makinenin içine koydum ve elimi omzuna koydum.

"Haksız daz değildin, fazla Pollyanacılık yaptığımın bende farkındaydım. Sadece bunu düşünüyordum; hepimizin bir olduğunu..."

Seungmin ifadesizce yeri izliyordu, düşünceli bir havası vardı. 

"Hayır, sen iyi olmamızı istedin. Bunu yapamayacak olan bir sürü kalpsiz var. İsteklerin veya düşüncelerin çok masum ve safça. Belki başkasına deli saçması gelebilir ama benim için çok değerli. Eminim, Changbin aynı bunları derdi... Huyunu biliyorsun o domuzun."

Ona sıkıca sarıldım, Seungmin de aynı benim gibi sıkıca sarılıp kafasını omzuma koydu. Onunla yine aynı şekilde aramızdan sorun olmadan olmama çok seviniyordum. 

Kenardan gelen hıçkırık sesleriyle kafamı oraya çevirdim, Jisung gözleri dolu bir şekilde bize bakıyordu. Bir kolumu ona uzattım ve gelmesi için işaret ettim. İşareti tekte anlayıp hemen yanımıza pıtı pıtı koştu. Bizi boğacakmış gibi sarılmaya başladı, bir yandan da hönkürüyordu. O kadar sıkı sarılıyordu ki Seungmin ve nefessizlikten gidecekmiş gibi hissettik. Koluna dokunmaya çalışıp "Hey Jisung.." diye seslenmsem de beni takmamıştı. 

Secret Secret » Hyunlix✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin