episode: 12

1.4K 163 93
                                    

Sizce tamamen özgür müyüz?

Felsefeye göre bunu dört şekilde yorumlayabiliriz. Ya çok özgürüz (indeterminizm), ya yeri geldiğinde özgürüz yeri geldiğinde değiliz (otodeterminizm) veya hiç değiliz (determinizm). Son dediğimi hadi bir din kalıbına sokalım. Kadercilik (Fatalizm) kaderimiz önceden yazılmıştır, yapabileceğimiz bir şey yoktur der.

Ben özür olduğumu şu an düşünmüyorum, özgür olsam insanın psikilojisini zorlayan bir yerde kalmak dahi istemem ama şu konuda özgürüm. Buradan elimden ne gelirse gelsin birlikte çıkmaya çalışacaktık. Çıkabilme veya çıkamama şansı bizde vardı.

Hyunjin'le asansöre gidene kadar konuşmadık, herkes yine yargılanmanın verdiği gerginliği hissediyordu. Kimse birbiriyle konuşmuyordu yanımda duran Hyunjin'in hırkasının fermuarından tuttum. Ona dokunduğumu hemen hissetmişti ve bana bakmıştı. Ona ne yapacağız der gibi bakıyordum, o bu davranışımı dokunsa hemen ağlayacak insan profili diye anlaması olasıydı.

Çok takılmadı ve omuzlarını dikleştirip ciddi bir hale girmeye çalıştı. Kaşlarını çatmış derin derin düşünüyor olmalıydı.

"Ne düşünüyorsun?"

Ona fısıldadım, bir süre bana, sonra da asansördeki diğer kişilere.

"Olasılıkları, kafama birkaç şey oturdu ama bazı şeyler hâlâ kayıp."

Bana odaklandı ve kulağıma yaklaşarak bir şeyler demeye başladı.

"Bu konuda yardımına ihtiyacım var, düşündüklerim bumerang gibi bana geri dönüyor. Bir türlü cevabını alamadığım sorular dönüyor."

Hyunjin ilk defa benden yardım istiyordu. Daha öncesinde de yardım etmiştim ama ilk defa ağzından bunu duyuyordum. İçimde bir kapırtı oluştu, çok heyecan yapmıştım. Bana güveniyor olması mutlu etmiş olmalıydı.

"Tamamdır, aklımda bir fikir var onu deneylim."

Zorla sırıttım onun yaptığının aksine ayaklarımı kaldırıp yukarıya uzadım. Ellerimi iki yanıma koyarak kulağına anlattım. Önerdiğim öneriyle Hyunjin beni onayladı. En son kata geçmiş kürsülerimize yöneldik. Kendi kürsüme geldim ve omuzlarımı dikleştirip kendime özgüven vermeye çalışıyordum.

"Başlayın."

Hyunjin cebine sıkıştırdığı kağıtları çıkarıp kürsüye özenle koydu.

"Şimdi soru cevap olarak ilerleyelim diyorum. Saat üçte ne yapıyordunuz?"

Mavi saçlı çocuk elini havaya kaldırdı ve ilk konuşan oldu.

"Chan'le sınıfların birinde vakit geçiriyorduk, o gün uyumayıp yıldızları düşünüp hayal kuruyorduk."

Chan de onu onaylar gibi başını sallamaya başladı. Bunu zaten hepimiz önceki olaydan biliyorduk. Jeongin'in içinde yatan In ve sonrasında yeni bilgiler edinmemiz. Hyunjin'le benim öpüştüğümüzü söylemesi.. yanaklarımda yanmalar hissedince kafamı salladım. Boğazımı temizleyip ana dönmeye çalıştım.

Secret Secret » Hyunlix✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin