1.5 : Katil Prens

1.7K 157 43
                                    

Günlerdiir Antalya Kepez Kitap Fuarı'ndayım. İnanılmaz yorgunum ama tanıştığım her bir yeni okurla çok mutlu oluyoruum. Bu nedenle cumartesi ve pazar günleri de orada olacağım! Bu bölümü çok azıcık geç saatte attıım ama şu ana kadar salı-cuma düzenimi koruduğum için kendimi tebrik etmek istiyorum eheheh. Önümüzde uzuuun bir yol var :) Umarım beğeniyorsunuzduur. Lütfen arkadaşlarınıza önermeyii unutmayıın.

TikTok kullanıcı adım busekudun. Oraya da bekleriiim.

! Hikayemize yeni bir karakter dahil oldu. Fotoğrafı yukarıdaa! *-*

***

5. BÖLÜM

KATİL PRENS

Gördüğüm ilk şey, bulunduğumuz sokağın bitiminden geçen at arabası oldu. Henüz şehrin ortasında ilerleyen at arabasının şaşkınlığını üzerimden atamamışken, kabarık elbiseler içerisinde iki bayanın kol kola gezindiğini görmemle dudaklarım hafifçe aralandı.

Bu gerçek olamaz, diye geçirdi iç sesim.

Bakışlarımı hızla etrafıma çevirdim. Bulutların kapladığı kasvetli bir gündü. İki katlı taş evlerle ve yamuk yumuk taşlarla bezenmiş bir sokaktaydık. Üzerinde yıpranmış elbiseleriyle iki adam, birkaç metre ötede bir kapının önünde sohbet ediyordu. Görünüşe bakılırsa kimse bir anda beliren iki yabancıyı fark etmemişti.

"Yürü!" diye bağırdı gür bir ses. İrkilerek başımı tekrardan önüme çevirdiğimde üzerindeki zırhla caddede yürüyenleri azarlayan genç bir adam gördüm. Adamın belinde taşıdığı kılıcı fark ettiğimde ise artık kendi dünyamda olmadığıma emindim.

Korktuğumu belli eden bir sesle, "Zamanda geriye mi gittik?" diye sordum. Cevap vermesini beklemeden yüzüne baktım.

"Hayır." dedi etrafı incelemeye devam ederken. "Senin evrenine geldiğimde ilk önce ben de öyle sanmıştım."

Yeniden karşımdaki caddeye baktım. Birkaç seyyar satıcı gürültülü bir şekilde tezgahlarındakileri meyveleri satmaya çalışıyor, iki adam ise sırtlarındaki ağır görünümlü sandıkları ufak kapıdan içeriye taşıyordu.

"Öyleyse neredeyiz?"

Yanıt vermeden önce derin bir nefes aldı. "Bilmiyorum." diye itiraf etti. "Ancak ne senin ne de benim dünyamda değiliz."

Söyledikleriyle büyük bir endişe yüreğimi sardı. Sahip olduğum her şeyden, varlığımı sürdürdüğüm dünyamdan kopmuş olmanın korkusuyla titredim. "Başka bir evrende miyiz yani?" diye sordum neredeyse ağlamaklı bir sesle.

"Öyle görünüyor." dedi.

Soğukkanlılığından bir an olsun taviz vermeyen adamın yüzüne baktığımda endişeden veya korkudan hiçbir iz bulamadım. Benim bedenim elektrik çarpmışçasına titremeye başlamışken, o bir heykel gibi dimdik duruyordu. Ağlamaya yüz tutmuş bakışlarım, onun keskin ifadesinin yanında ufak bir çocuğu andırıyordu.

Yaşamım boyunca türlü zorluklarla mücadele etmiş, her defasında yeniden ayaklarımın üzerinde durmayı başarmıştım. Şehrin karanlık sokaklarında tek başıma yolumu bulmayı öğrenmiş, dahası sokak lambalarını teker teker söndürüp gecenin hakimi olmuştum. Bela kavramı ile aramda özel bir bağ olduğundan neredeyse emindim. Fakat ilahi bir belayı başıma saracak hangi günahı işlediğimi bilmiyordum. Bunu öğrenmek için ise hayatta kalmam gerekiyordu.

Evrenin Sınırında  | 2. DüzenlenecekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin