1.BÖLÜM
"Şüphenin Esir Aldığı Zihin"
Kendimi acımasızca eleştirdiğim gecelerde, beynimin içine konulduğu bedenden nefret ettiğini düşünürdüm. Tüm okların beni işaret ettiği o yıldızlı vakitlerde hissettiğim vicdan azabının sebebi olarak bunu gösterirdim. İnanmak için büyük bir çaba sarf ettiğim bu düşüncenin gerçek olmadığını bilirdim. Zira beynim bedenimden nefret etmiyordu. Aksine onu kusursuzca yönlendiriyor, bir suçlu olması için gerekli talimatları birbiri ardına veriyordu.
Bir gece ansızın evimde beliren yabancı, asıl yabancının beynimin kendisi olduğunu söylediğindeyse düşüncelerim bir daha eskisi gibi olmadı.
Gözlerimi açtığım başka bir evrende edindiğim dostumu geride bırakıp bir yenisine geçtiğim bu anda, geri dönülemez bir tehlikenin ortasına düştüğümü anladım.
Önce kirpiklerimi kırpıştırdım, ardından onları yavaşça aralayarak gözlerimin günışığına alışmasını bekledim.
"Burası da neresi?" diye sordu, yanımdan birisi. Soru, Jayce'e atti. Bakışlarım hemen ona döndü ve onu etrafına bakınırken buldum.
Yerden göğe uzanan kalın gövdeli devasa ağaçlar Güneş'in bize ulaşmasını büyük ölçüde engelliyordu. Yalnızca benim durduğum yere çarpan ışık, bu evrende de şanssız olacağımı gösteriyordu adeta.
Gözlerim hala elimi tutmakta olan Afel'e çevrildiğinde onu bana bakarken buldum. "İyi misin?" diye sordu, hafif bir endişenin gezindiği sesiyle.
Boğazım öylesine kurumuştu ki konuşamadım ve yalnızca başımı sallamakla yetindim.
Gözlerimi Afel'den alıp bulunduğumuz uçsuz bucaksız ormana baktım. Dört bir yanımız nereye kadar sürdüğünü bilemediğimiz ağaç gövdeleriyle kaplanmıştı. Ağaçlar öylesine uzağa uzanıyordu ki yeterince ileriye bakıldığında ağaç gövdeleri birleşerek bir duvarı andırıyordu. Gördüklerim yüreğimin endişeyle çarpmasına neden oldu.
Yüzüğü taktığımda Afel kendisini benim evimde bulmuştu. Jayce yüzüğü taktığındaysa içinde onun da yer aldığı geçit törenin yakınlarında belirmiştik. Öyleyse dördüncü yüzük sahibi bu ormanın bir köşesinde, yakınlarımızda olmalıydı. Ancak etrafıma ne kadar bakarsam bakayım o kişinin bu ormanın hangi yönünde olabileceğine dair en ufak bir ipucu bulamıyordum.
"Şimdi ne yapacağız?" diye sordu Jayce, arkasını dönerek.
Afel'in bakışları yaprakların kapladığı gökyüzüne yükseldi. "Öncelikle geceyi güvende geçirebileceğimiz bir yer yapacağız."
Ormanlar, geceleri içinde yaşayan canlıların hakimiyetine girerdi. Bambaşka bir evrende, karanlıkta bizi hangi tehlikenin beklediğini bilmezken uyumak imkânsız hale gelecekti. Üstelik korkmamız gereken tek şey ormandaki hayvanlar değildi. Hayvanlardan çok daha fazlası parmaklarımıza takılı yüzüklerin peşindeydi ve biz onların işini kolaylaştırmak için bir arada, savunmasızca kalacaktık.
Jayce, Afel'in yanıtına karşı yüzünü buruşturdu. Bir prensin ormanın ortasında uyuma fikrinden hoşlanmaması beklenmedik değildi. Ancak buna şikâyet etmeden isteksizce de olsa başını sallaması hedefimize olan kararlılığını gösteriyordu.
Dördüncü yüzüğün sahibini bulmak için geldiğimiz bu evrende üzerimizde daha büyük bir baskı vardı. Beşinci yüzüğün sahibi yüzüğü taktığı anda dördüncü yüzük sahibini bizimle gelmeye ikna edemezsek yalnızca gerçekleştirmek istediğimiz hayallerimizi değil, bir dostumuzu, bir sevgiliyi ölüme terk edecektik. Jayce, bunu çok iyi biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Evrenin Sınırında | 2. Düzenlenecek
Science Fiction• Wattys 2022 Yarı Finalisti • İlk kitap tamamlandı. İkinci kitap düzenlenecek.• Aşağıda duyduğuma benzer bir tıkırtının artık çok ama çok yakınımdan geldiğini işittim. Bedenim şimşek çakmışçasına titredi ve titrek nefesim odanın içerisinde son kez...