2.22: Kavuşma

120 14 11
                                    


Yeni bölümden herkese merhabaa!! Biraz geç paylaştım ama uzun zaman sonra ilk defa bu kadar uzun yazdım. :) Karakterlerimiz tam anlamıyla kuşatma altında... Gelecek bolumlerde yalanların yanı sıra ihanetlerle de karşılaşacağız. Tahminleriniz varsa buyurun yorumlara! :)

***
22. BÖLÜM
"Kavuşma"

Sabahın sessizliği ve serinliği, üzerimizde bir uyku hali yaratmıştı. Aphellia başını omzuma bırakmış, kırpmaya devam ettiği gözleriyle huzursuz bir rüyadaydı. Kucağına bıraktığı parmaklarını oynatıyor, zaman zaman kaşlarını çatıyordu. Onu uyandırabilirdim elbette fakat gerçeğin, kabusundan daha iyi olacağına emin değildim.

İçinde seyahat ettiğimiz arabanın tekerleri taşlara takıldıkça savruluyor, ağırlaşan gözkapaklarım dikeliyordu. Karşımda oturan Afel, gözlerini dikmiş uyumamam için sessiz uyarılarda bulunuyordu. Oysa bunu istesem de başaramazdım çünkü gözkapaklarım savrularak açılmıyor olsaydı bile karanlıkta bastıran vicdanımın sesi buna izin vermezdi.

"Az bir yolumuz kaldı," dedi, Sethas arabanın gölgeliklerini kaldırıp bitmek bilmeyen orman yoluna bakarken. Bana kalırsa son birkaç saattir aynı yerde dönüp dolaşıyorduk.

Ağaçların renginden, yaprakların şeklinden mi anlamıştı yaklaştığımızı? Çiftliğe epey sık gidiyor olmalıydı.

Afel göz bandını çekiştirip düzeltti. Yanında oturan Sethas'ın rahatsızlığı yüzünden okunuyordu. Daha otururken ceketinin eteklerini ona değmesin diye özenle toplamıştı. Sonra da dirseğinin ucu dokunmasın diye daracık arabanın en köşesine yaslanmıştı. Benim dünyamda bir limuzini andıran bu ahşap arabanın en güzel tarafı ayaklarımı rahatça uzatabileceğim kadar alana sahip olmaktı. Afel ise bana bir adımdan daha uzak mesafede olduğu için keyifsizdi.

"Bay Welhem'ın bize eşlik etmemesi için özel bir sebebi mi vardı?" diye sordu, oturduğu yerde doğrulurken.

Sethas, yanında oturan adamla göz göze gelmemek niyetindeydi. Bakışları dizlerindeyken, "Maalesef öyle." diye yanıtladı.

"Çok özel değilse öğrenebilir miyiz?" Afel, onu desteklemem için bana baktı.

Hemen, "Evet," diye atıldım. "Son Veda'yı çiftliğinde yapmamıza izin verdiği için ona teşekkür edemedik bile."

Sethas gözlerini bana çevirdi. Ufak bir mahcubiyet bakışlarında belirdi fakat kalıcı değildi. "Haydutlarla uğraşması gerekti." Duraksadı ve onda sık görülen alaycı gülümsemesini takındı. Sesi kibir doluydu. "Bize ait olmayan haydutlarla."

Onlara ait.

Ardından ekledi. "Ayrıca çiftlik benim. Babama teşekkür etmeniz için hiçbir sebep yok. O pek buralara gelmez."

Söyledikleri, çiftlikte yaşayan yaşlı adamı yakından tanıyan tek kişinin o olduğunu gösteriyordu. Kimsenin ismini bilmediği gizemli adam Sethas için kıymetli olabilirdi.

"Çiftliğine sık gider misin?" diye sorduğumda yüzünde hafif bir gülümseme oluştu. Onu merak etmemden hoşlanıyordu.

"Birkaç ay öncesine kadar çok sık giderdim. Orada vakit geçirmek bana iyi gelirdi."

"Neden gitmeyi bıraktın? Vesix'in karanlık sokaklarından sonra bu orman cennete düşmüşsün gibi hissettiriyor."

"Babam yaşlanıyor. Birisi işleri devralmalı." Başını belli belirsiz sallarken ellerini karnının üzerinde kenetledi. Ses tonundan hevesli olduğu anlaşılıyordu. Şehrin tahtına oturma fikri iştahını kabartıyordu. Çarşıdaki dükkanlardan haraç kesmek, potansiyelinin çok aşağısında bir görevdi. Bunu düşündüğünü hissedebiliyordum.

Evrenin Sınırında  | 2. DüzenlenecekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin