Yibo zar zor, nefes nefese bedenini yanıma bıraktığında bende derin bir mefes aldım ve ona arkamı döndüm. Nefeslerini düzene soktuğunda arkadan bana sarıldı ve tam saçlarıma minik bir öpücük kondurdu.
Biraz bekledikten sonra Yibo'nun nefesleri düzene girdi. Uyuduğunu anlamıştım. Biraz daha bekleyip yavaşça yataktan çıktım ve banyoya doğru ilerledim.
Banyodan çıktığımda Yibo hâlâ uyuyordu. Onu uyandırmamaya özen göstererek telefonumu aldım ve odadan çıkıp mutfağa girdim. Bugün tatilimin son günü. Bu yüzden evime gidip işelerimi halletmem gerek.
Bir yandan yapmam gerekenleri kafamda kurarken, ayarlarken bir yandan da karnımı ovalıyordum. Cidden açtım. Sanırım Yibo açlığını benimle giderdi diye düşünürken sırıttığımı farkettim. Acaba ona çok mu tolerans gösteriyordum. Şuan öl dese sanki gidip kendimi öldürecekmişim gibi itaat ettiğimi farkettim.
Bu saçma düşüncelerden kurtulmak için telefonumu açtım ve bir şeyler sipariş etmek için uygulamaya girdim. Kendime yiyecek bir şeyler seçmeye çalışırken telefonuma mesaj geldi tekrar.
--Araba aşağıda seni bekliyor...
Kaşlarımı çattım ve mesajı tekrar tekrar okudum. Attığı konumu anlayamamıştım demekki bu yüzden araba gönderdi.
Yatak odasına gidip Yibo'ya baktım bir süre. Kararsızlıkla telefona baktım ve üzerime bir ceket alarak alelacele evden çıktım. Buzdolabının üzerine Yibo için minik bir not bırakmayı unutmadım. Beni merak etmesini istemiyordum.
~Her şey için teşekkür ederim. Eve geçiyorum ben, yarın hastaneye gideceğim için işlerimi halletmem gerek. Seni uyandırmak istemedim çok yorgundun. Sonra görüşmek üzere. :)
Yaklaşık 5 dakika boyunca yürüdüm. Büyük marketin orada siyah büyük bir araba görmemle durdum. Araba sinyal lambalarını açıp kapattığında önce etrafıma bakındım daha sonra yavaş adımlarla arabaya yaklaştım. Etrafta kimse yoktu. Arabanın arka kapısına iyice yaklaşınca kapı kendiliğinden açıldı.
Kapı açılır açılmaz koca cüsseli bir adam beni içeri doğru sertçe çekti ve hemen yanına oturttu. Beni içeri sertçe çeken adam hızlıca bir bant koparıp konuşmama fırsat vermeden ağzıma yapıştırdı. Tam karşısında oturan bir diğer adam ise ellerimi sıkıca tutup elimdeki iple ellerimi bağladı. Sadece ellerimi değil ayaklarımı da bağlayınca hareketlerim iyice kısıtlandı ve hareket edemez hale gedldim. O da yetmezmiş gibi gözlerime bir şey bağladılar. Pes edip sessizce oturdum. Kısa bir süre sonra araba hareket etmeye başladı.
Yaklaşık 1 saattir araba durmadan ilerliyordu. Mola vermiyorlardı. Ben ise altıma yapmamak için kıvranıp duruyordum. En son dayanamadım ve oturduğum yerde ağzımı açmaları için daha çok hareket etmeye başladım. Yanımda oturan adam önce bana küfretti sonra sertçe bandı ağzımdan çekti. Bandı çektikten sonra dudaklarımın üzerindeki acıyı bastırmaya çalıştım ama dudaklarımdan dökülen acı inlemeye engel olamadım
Zhan
-Hey, altıma yapmak üzereyim. Bir yerde durmanız gerek. Arabanızın kokmasını istemezsiniz değil mi?Yanımda oturan adam dalga geçer gibi kahkaha attı.
-Birazdan araba değilde senin cesedin kokacak o sikik ormanda. Tabii kuduz köpekler seni, kokmaya başlamadan parçalayıp yemezlerse...
Korkuyla yutkunup sessizce geri yaslandım. Beklemeye başladım. Acaba başıma neler gelecekti, ölecek miydim?
Araba bir süre sonra durdu. Beni arabadan çıkarttılar. Bir süre yürüdükten sonra vücudumda sıcaklık hissettim, sanırım kapalı bir yere getirmişlerdi.
Beni bir sandalyeye oturttular ve ellerimi çözüp arka taraftan tekrar bağladılar. Az sonra ayak sesleri gelmeye başladı.
Ayaklarımın dibine geldiğinde durdu.
Gözlerime bağladıkları şeyi çıkarttılar bir süre ışığa alışmam zor oldu. Gözlerim kısıkken etrafı incelemeye başladım. Dediğim gibi kapalı, sıcak bir yerdeydim ve eski, döküntü bir yerdi. Şehrin dışında bir yer olduğu belliydi. Oturduğum yerden köpek ulumaları duyuyordum.
En son kafamı kaldırıp karşımdaki kadını inceledim. Üzerindeki siyah kıyafetler onu korkunç gösteriyordu. Aynı anda hem asil hem de acımasız birine benziyordu. Yüzüme doğru eğilip sinsi bir gülüş attı bana, sonra da dudaklarını kemirmeye başladı. Benden uzaklaştığında ve arkasını dönüp ilerlemeye başladığında belindeki tabancayı gördüm. Aklıma o adamın araba söylediği şey geldi. Sanırım ölecektim.
Kadın arkasını dönüp ilerlerken aynı anda benim etrafımda duran adamlara seslendi.
-Ona iyi bakın, sabah başkan gelecek. İcabına o bakar.
Son kez arkasını dönüp bana baktı.
-Kuzenin çok yalvardı. Ama kendi için değil nişanlısından uzak durmam, onu öldürmemem için çok yalvardı.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~Yeni bölüm geldi. Umarım beğenirsiniz. 👋👋😊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK (YİZHAN)
FanfictionBir doktorun ve bir polisin iki valiz dolusu ceset parçaları sayesinde bir araya gelmesiyle oldu olanlar...