ŞARAP

156 15 2
                                    

Sabah arkamın ağrısıyla uyandım. Belimde hissettiğim ve ensemde hissettiğim nefes uyanır uyanmaz beni heyecanlandırmıştı. Onu çok rahatsız etmeden, ona doğru döndüm. Ellerimle yanağını okşamaya başladım. Aynı zamanda dudaklarına baktım.

Yaklaşıp dudaklarını öptüm ve geri çekildim. Bir anda mesleğim aklıma gelmişti. Ne kadar oldu bilmiyorum ama uzun zamandır hastaneye uğramamıştım. Yibo'yu yatakta bırakıp kalktım. Havluyu alıp hızla banyoya girdim. Suyu açıp bir süre sadece suyun altında ıslandım.

Birkaç dakika sonra duşun kapısı açıldı. Korkuyla arkamı dönmemle Yibo'nun göğsüne çarptım. Çarpar çarpmaz Yibo ellerini düşmemem için belime sardı ve kendine çekti. Onunla temas etmek beni heyecanlandırmıştı ama hastaneye, işimin başına dönmem gerekiyordu.

Zhan
–Yibo, uzun zamandır hastaneye uğramadım beni bırakırmısın?  Bir de  duş aldıktan sonra beni hastaneye bırak lütfen.

Yibo
–Tamam. Duş alduktan sonra bırakırım. Şimdi biraz duş alalım.

'Duş alalım' kısmını söylerken göz kırpmayı ihmal etmedi. Tabii ki ne demek istediğini anlamıştım.

Suyu kapatıp beni öpmeye başladı. Aynı anda ellerini kalçama indirdi. Onu durdurmam gerekiyordu çünkü bu gidişle geç kalacaktım. Ellerimle göğüslerini ittirdim, benden uzaklaştı. Gözlerime sert ve aynı zamanda yalvarır gibi bakıyordu.

Yibo
–Bırakcam seni hastaneye.

Zhan
–Yibo, geç kalcam. Bırak ta hemen işime döneyim.

Yibo
–Ben senin yerine bi doktor ayarladım istediğin kadar geç kalabilirsin.

Zhan
–Ne yaptın?

Yibo
–Senin yerine geçici süreliğine bi doktor ayarladım, iznin bitince.

Gözlerimi devirdim ona ve saçlarımı şampuanlamaya başladım. Gözlerimi sabundan dolayı kapatmıştım. Kızarmış gözlerle hastaneye gidemezdim. Ona arkamı dönüp saçlarımı yıkamaya devam ettim. Yibo'nun parmaklarını deliğimde hissetmemle duraksadım. İki parmağını içeri sokmaya çalışıyordu. Beni tahrik ediyordu ve bu hiç hoş değildi. Elimi arkaya uzatıp elini tuttum.

Yibo
–Zhan, dayanamıyorum sana karşı. Sürekli seni istiyorum. Lütfen, söz veriyorum hastaneye seni ben bırakıcam.

Zhan
–Yibo b-

Bunu söylememe izin vermeden diğer eliyle ellerimi duvarda sabitledi ve parmaklarını tamamen içime itti. Ağzımdan çıkan inlemeyle daha sert yapmaya başladı. Ellerimi ondan kurtarmaya çalışıyordum fakat buna izin vermiyordu. Sesim giderek daha da yükselmeye başlamıştı. Kendimi tutamıyordum. Bir eliyle arkamla ilgilenirken diğer elini ellerimden çekip penisime yöneltti. Penisimi tutup bir kaç kere  çekiştirmesiyle duvara boşalmıştım.

Ellerim duvara dayalıydı ve kafam öndeydi. Ellerini içimden çıkartıp iki elini belime koydu ve kendine doğru çevirdi. Nefes nefese kalmıştım. Gözlerim sabundan dolayı kapalıydı ve nefesimi düzene sokmaya çalışırken duvara yaslanmıştım.

Yibo'nun bana yaklaştığını hissedebiliyordum. Nefesi iyice yaklaştı ve en sonunda dudaklarımdan öptü. Dudaklarımı emiyordu ama ona karşılık vermiyordum.

Yibo
–Zhan, bana karşılık ver.

Zhan
–Sana yapmamanı söylemiştim.

Yibo
–Dayanamıyorum Zhan, sana karşı tepkisiz kalamıyorum.

Onun dediklerini duymazlıktan geldim ve ona tekrar arkamı dönüp suyu açıp hemen saçlarımı duruladım. Suyu kapattığımda hâlâ arkamda bekliyordu. Havlumu alıp onunla göz teması kurmadan banyodan çıktım.

Yibo
–Zhan! Bekle seni ben bırakıcam.

O, suyu açıp yıkanmaya başladığında bende hızlıca üzerimi giyinip evden çıktım.

Yapma denilen şeyleri yapmamayı öğrenmesi gerekiyordu. Yapma yapma demekti ve artık her istediğini yapmasına izin vermeyecektim.

Hızlı adımlarla hastaneye girdim. Odama girdim ve önlüğümü giyip dışarı çıktım. Önce müdürün odasına uğrayıp geldiğimi haber verdim daha sonra da yerime görev yapan doktorun yanına inip teşekkür ettim.

Bugün akşama doğru bir ameliyat vardı. Uzun bir aradan sonra biraz korkuyordum ama yinede ameliyata girdim.

Ameliyat 1 saat içinde bitmişti. İyi geçmiş bir gün ve ameliyattan sonra mutlu bir şekilde odaya girip önlüğü çıkardım. Çıktığımı belli etmek için deftere imza attım ve hastaneden çıktım.

Hava henüz yeni kararmıştı. Açık bir yerden kahve alıp karanlık sokakta yürümeye başladım. Aklıma sabah olanlar geldi. Hiç birşey demeden evden çıkmıştım. Onu beklememiştim ve o bütün gün beni aramamıştı. Onun aramaması beni biraz şüphelendirdi ama kendime bunu belli etmemeye çalışıyordum.

Onu çok seviyordum ama  yapma dediğim şeyleri yapması, sürekli kafasının cinsellikte olması canımı sıkıyordu. Onunla konuşup bu durumları halletmeliydik.

Apartmandan içeri girip merdivenleri tırmanmaya başladım. Bir tarafım kavga ederiz diye korkuyordu bu yüzden biraz yavaş çıkıyordum. Kapıyı anahtarla açıp içeri girdim. Her yer karanlıktı ve o ortalarda görünmüyordu. Ceketimi çıkartıp yatak odasına girdim önce, ışığı yaktım ama orda yoktu. Odadan geri çıkıp mutfağa ilerledim. Işığı yaktığımda ev neredeyse tamamen aydınlanmıştı.

Karşılaştığım manzara beni duraksattı. Yemek masası çeşit çeşit yemeklerle doluydu ve tam ortada çiçek buketi vardı.

Şaşkınlıkla gözlerimi açtım ve etrafa bakındım. Koltuklarda, balkonda kimse yoktu az önce yatak odasında da kimse yoktu. Nerede olabilir? Acaba bir yere mi gitti diye düşünüyordum. Arkamda birisinin olduğunu hissetmemle arkama döndüm.

Yibo, siyah takımlarının içindeydi ve elindeki kırmızı şarapla bana bakıyordu. Sanırım o, o çok sexy görünüyordu.

KARANLIK (YİZHAN)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin