Önümdeki tencerede duran çorbayı karıştırırken bazı şeyler düşünüyordum.
Kediyi Yibo öldürmemişti, onlar Cho Hee'nin yardımıyla eve gelip hem kutuyu almışlardı hem de kedimi öldürmüşlerdi. Yibo'nun üzerine çok gittiğimi farkettim. Onu suçlamıştım herşeyde. Sanırım kendimi affettirmem gerekiyor.
Arkadan hissettiğim ellerle irkildim ve ona doğru döndüm. Anında burun buruna gelmiştik. Onu öpmemek için ve gülümsememek için kendimi çok zor tutuyordum. Ellerini iki yandan tezgaha dayadı ve iyice vücudunu bana yapıştırdı. Onu hissetmemle kendimi geri çekmeye çalıştım ama kıpırdayacak yer bırakmadı bana. Nefesimi tutuyordum yoksa birazdan kendimi kaybedip dudaklarına yapışacaktım.
Yibo
-Zhan, ben iyi değilim.Bunu söylerken aynı zamanda alnını alnıma dayadı ve derin bir nefes aldı.
Zhan
-Biliyorum.Yibo
-Bilmiyorsun. Hiç bir şey bilmiyorsun. Ben...Nefes alması zorlaştı ve gözlerini kapattı. Kafamı yan tarafa çevirdim. Ellerini yumruk yapmıştı.
Zhan
-Yibo bak b-Yibo
-Zhan sana sadece 2 saat veriyorum. Sana söyledim. Seni seviyorum ve sevmeyi asla bırakmayacağım. Eğer şimdi 2 saat içinde bu evden gidersen beni sevmediğini, beni istemediğini anlarım ve inan bana seni asla zor durumda bırakmam. Eğer gitmezsen yemekten sonra beraber uyuyalım. Hatta gitmezsen eğer bu gece ve sonraki diğer geceler benimle uyu.Cümlesini tamamladıktan sonra ellerini çekip mutfaktaki masaya oturdu ve ellerini masada birleştirdi. Biraz daha baktım ona daha sonra gözlerinden akan tek damla yaş elerine düştü. Gözlerimi sımsıkı kapatıp tekrar çorbaya döndüm. Tencerenin altını kapatıp tabağa koydum yanına limon da ekledim. Tabağı önüne bıraktım ve hızlıca ona bakmamaya çalışarak odaya girip kapıyı ardımdan kapattım.
Yaklaşık 2 saattir odada düşünüyordum. Onu tanıdığımdan beri düzenim bozulmuştu ve çok yara almıştım bunlara rağmen bana iyi gelen tek şey onun ta kendisiydi. Onu bırakmak istemiyordum ne olursa olsun yanında olmak bana daha iyi hissettirecekti.
Yavaşça yataktan kalktım ve odadan çıktım. İçerden ses falan gelmiyordu. Kafamı uzatıp mutfağa baktım. Tabağını ve kaşığını yıkayıp kurumaya bırakmıştı. Kafamı koltukların olduğu tarafa çevirmemle onunla göz göze gelmiştim. Bir an paniklesemde ona hiçbir şey hissettirmemeye çalıştım.
Oturduğu yerden kalıkıp elleri ceplerinde bana doğru gelmeye başladı. Olduğum yerde onu bekledim. Tam önümde değil de bir adım ötede durdu. Cevap bekliyordu. Ona gereken cevabı anladığı şekilde anlatacaktım. Bu yüzden hiç çekinmeden ona doğru yaklaştım ve dudaklarını öptüm.
Anında kaskatı kesilen vücudu heyecanlanmamı sağladı. Dudaklarımı ondan ayırdım. Bana bir çocuk gibi bakıyordu. Ellerini ceplerinden çıkartıp bana belimden sarıldı ve sertçe kendine çekti. Hiç vakit kaybetmeden kafasını boynuma gömdü ve oraya hissedilemeyecek kadar hafif bir öpücük bıraktı.
Gözlerimin içine tekrar bakmaya başladığında ona sarılıp kulağına fısıldadım.
Zhan
–Uyuyalım mı?Yibo, bunu duyar duymaz ellerini belimden aşağı indirip kalçamı yukarı doğru destekledi ve kucağına aldı beni.
Yukardan ona bakarken aslında ne kadar şanslı olduğumu düşünüyordum. Daha fazla dayanamayıp tekrar dudaklarını emmeye başladım. Yibo anında ellerini kalçama doğru yükseltti ve sıktı. Ağzına doğru inlememle bunu daha sert bir şekilde bir daha yaptı.
Ben onun dudaklarıyla savaş içerisindeyken o, ben kucağından odaya girdi ve kapıyı ardımızdan kapattı. Beni yere indirdi dudaklarını benden ayırdı.
Yibo
–Zhan, ben seni çok özledim.Tek kaşımı kaldırarak ona baktım ve gülümsedim. Tekrar ellerini belime sarıp beni öpmeye başladı. Bir yandan dudaklarımı emerken bir yandan bende onun tişörtünü çıkartmaya çalışıyordum. Zorlandığımı anladığında tek seferde tişörtünü çıkarttı ve beni duvara yaslayıp işine orda devam etmeye başladı.
Tişörtümü yakasından sertçe çekip yırttığında kafamı yukarı kaldırıp kendimi ona tamamen teslim ettim. Boynumu emiyor ara ara da ısırıyordu. Ağzımdan çıkan inlemeler onu daha da heyecanlandırıyordu.
Sadece o anın tadını çıkarmak adına gözlerimi kapattım. Yibo biraz boynumda biraz da göğüslerimde oyalandıktan sonra beni tekrar kucağına alıp yatağa götürdü. Pantolonumun düğmesini ve fermuarını açmak için geri çekildi. Tamamen boxerımla birlikte pantolonumu da çıkarttı. Gördüğü şey onun gülümsemesine yol açmıştı. Daha sonra kendi de bana yaptığının aynısını yaptı. Tamamen ikimizde çıplaktık. Beni yüzüstü çevirip üzerime çıktı. Onu arkamda hissetmek daha da heyecanlandırdı beni. Kafamı arkaya doğru çevirip alt dudağımı ısırmamla Yibo'nun içime girmesi aynı anda gerçekleşmişti.
~~~~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK (YİZHAN)
FanfictionBir doktorun ve bir polisin iki valiz dolusu ceset parçaları sayesinde bir araya gelmesiyle oldu olanlar...