NEFES

197 20 155
                                    

Vücudumun beşik gibi sallanmasıyla yavaşça gözlerimi açtım. Kalkmaya çalıştım ama başımın ağrısı buna pek izin vermedi. Yinede yavaşça doğrulup oturur pozisyona geçtim.

Etrafın biraz netleşmesi ve başımın ağrısının biraz hafiflemesini bekledim. Büyük bir arabada, arkada tek başıma oturuyordum.

—Demek uyandın.

Duyduğum kadın sesiyle biraz şaşırdım. Kim olabileceğini ve beni kimin kurtardığını merak ediyordum. Biraz eğilerek sürücü koltuğunda oturan kadına baktım. Arabada sadece ikimiz vardık. Bu kadın hastaneye Yibo'yla birlikte gelen o kadındı. Beni neden kurtardı, daha doğrusu burda olduğumu nerden biliyordu?

Zhan
– Sen...

Lan Chang
–Evet ben Lan Chang. Yibo'nun yanında gördüğün kadın.

Zhan
–Benim burda olduğumu nerden biliyordun?

Lan Chang
–Yibo seni neden bu kadar önemsiyor anlamıyorum sonuçta basit bir doktorsun. Naptın da sana bu kadar bağlandı?

Zhan
–Bişey yapmadım ben.

Lan Chang
–Emin misin? Neyse ne seni ona götürüyorum. Çok sinirli sana ulaşamadığı için, o yüzden yerinde olsam kaçardım hemen şuan. Çünkü onun sinirli halinin neler yapabileceğini bilmiyorsun.

Zhan
–Nasıl öğrendi buraya geleceğimi?

Lan Chang
–Sana ulaşamadığı için beni aradı ben de buldum işte.

Sustum. Sadece düşündüm. Yibo'nun babasını ona söylesemmi? Anlatsam her şeyi neler olur ki ya da ona babası hakkında soru sorsam. Nasıl bu kadar dayanıklı olabildi? Bu kadar sinirli ve sert olmasının sebebi yaşadıklarıydı sanırım.

Kafamı pencereye doğru çevirip dışarıyı seyretmek istedim. Bu beni fazlasıyla rahatlatıyordu. Eve gittiğimde bana çok kızacaktı biliyorum ama ona yapacağım açıklamayı düşünmek istemiyordum sadece dışarıyı seyredip onu hayal ettim.

Beni kapının önüne bırakıp arabayla uzaklaştı. Biraz korkuyordum ama yinede o eve girip onunla konuşmam gerekiyordu. Yavaş adımlarla kapıya yöneldim ve zile bastım. Kapı anında açıldı. İçeriye girdim ve merdivenleri tırmanmaya başladım. Bir yanım kaçmamı fısıldıyor diğer yanım ise onunla konuşmalısın diyor. Sonunda evin kapısını gördüğümde biraz duraksadım merdivenlere baktım önce sonra aklıma gelen kaçma fikrini yok sayıp hızla eve girdim ve kapıyı kapattım.

Ev çok sessizdi, sanki bomboş gibi ama onun evde olduğundan emindim. Odaları dolaşıp onu aramaya başladım ama yatak odası dışında baktığım hiçbir yerde yoktu. Yatak odasına doğru adım atmaya başladım ve kapıyı açtım. Yatağın üzerinde elinde telefon ile öylece oturup bekliyordu. Ben kapıyı açınca direkt bana baktı ve zaten çatık olan kaşları iyice çatıldı. Yerinde kalktı telefonu bir kenara fırlatıp bana doğru gelmeye başladı. Tam önüme gelince durdu ve elini arkaya uzatıp açık olan kapıyı kapatıp kilitledi. Tüm bunları yaparken kararmış gözlerini gözlerimden çekmedi. Bu beni iyice korkutsa da bende ona baktım. Anahtarı alıp cebine attı. Hiçbir şey söylemeden öylece bana bakıyordu.

İkimizde ayakta beklerken elini uzatıp önce saçlarımı okşadı sonra eli yanağıma indi ve hafifçe gülümsedi bana. Çok kızmadı diye  sevineceğim sırada ifadesi yine sertleşti ve eli boğazıma doğru inmeye başladı. Kendimi geriye çekmeye çalışsamda buna izin vermedi ve tamamen boğazımı tutup beni kendine çekti. Nefes almakta zorlanıyordum elini tutup aşağı doğru çekmeye çalıştım ama bu sefer daha çok sıkmaya başladı. Çok yakındı bana, aynı zamanda çok sinirli ve şuan beni öldürüyordu. Kendini kaybettiği belliydi. Yavaş yavaş vücudumun uyuştuğunu hissettim bir şeyler yapmazsam cidden öldürecekti beni.

Bana olan yakınlığından faydalanıp onun dudaklarını öptüm. En ufak bir değişme yoktu ve bende inatla, gözlerimden akan yaşlara rağmen onu öpmeye devam ettim. Eli biraz olsun gevşemişti ama hâlâ bırakmamıştı. Daha sıkı öpmeye ve dudaklarını ısırmaya başladım. Bana karşılık vermiyordu ama eli daha çok gevşedi ve boynumu bıraktı. Bırakır bırakmaz ondan uzaklaşıp öksürmeye başladım.

Kafamı yerden kaldırıp yüzüne bakmak istedim ama ondan önce yatağın dibinde yatan kedi dikkatimi çekti. Bu kedi ben kapıyı açar açmaz içeri giren kediydi ve sanırım o  nefes almıyordu. Hızla kafamı kaldırıp ona baktım bunu yapmış olamazdı. Ayağa kalkmadan sürünerek kedinin yanına gittim. Gerçekten nefes almıyordu. Sessizce ağlamaya başladım. O ise hâlâ kapını dibinde ayakta durmuş bana bakıyordu.  Bu kadar çok mu sinirlenmişti?

Bir süre baktım ona. Cebinden anahtarı çıkarıp kapının kilidini açtı ve hiç beklemeden kapıyı tekrar kapatıp beni içeri kilitledi. Kediye daha çok sarılıp yaşadıklarımın da etkisiyle ağlamaya devam ettim.

~~~

KARANLIK (YİZHAN)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin