YEMEK (FİNAL)

223 19 10
                                    

Yaklaşık beş dakikalık bir bakışmanın ardından bana doğru adım attı. Elindeki şarap bardağını masaya bıraktı ve iki elini yanlarımdan masaya sabitledi.

Yibo
–Sabah için özüe dilerim. Artık kendime hakim olmaya çalışacağım. Söz veriyorum yapma dediğinde anında uzaklaşacağım. Yeter ki benden nefret etme

Zhan
–S-senden nefret etmiyorum. Sadece yapma dediğim zaman yapma. Sadece bu kadar.

Yibo
–Hadi sandayleye otur. Sorunlarımızı halledelim.

Benden uzaklaşıp sandalyeyi çekti ve eliyle oturmamı işaret etti. Yavaşça sandalyeye oturdum. Bardağıma biraz şarap doldurdu ve tam karşıma oturdu. Dikkatle onu izliyordum. Tabağındaki etten bir parça ağzına koydu ve tekrar bardağını alıp sandalyede geriye yaslandı.

Yibo
–Zhan, sen ne dersen ben tamamım. Kendimi sana göre ayarlayacağım.

Zhan
–Biz şimdi neyiz? Yani ilşkimizin bir adı olacak mı?

Yibo
–Yıllardır peşindeyim ve seni sevdiğimi daha önce söyledim. Yani sen benim sevgilimsin. Sen benimsin ben seninim.

Zhan
–Sadece bu yaptıklarımızın bir zamanı olmalı yani sadece geceleri yapsak daha iyi olabilir. Çünkü sabahları ikimizde çalışacağız.

Yibo
–Tamam. Cinsel ilişki için geceyi bekleyelim.

Zhan
–Tamam. Bir de izin günlerimizde her sevgilinin yaptığı gibi yapalım. Sinema, piknik falan yapalım.

Yibo
–Tamam. Bunlar bana sen öğreteceksin çünkü ben romantik değilim pek.

Zhan
–Benim de daha önce sevgilim olmadı bence beraber hallederiz bu konuları.

İkimizde sessizce yemeğimizi yemeğe devam ettik. Garip hissediyordum. Sevgilim vardı. Kuzenim benimle dalga geçerdi sevgilim olmadığı için şimdi sevgilim var ama bu seferde kuzenim yok.

Yibo beni gerçekten seviyordu. Bende onu seviyordum. İkimiz sorunların üstesinden gelebiliriz diye düşünüyordum.

Sessizce yemeğimizi yiyip masadan kalktık. Beraber masayı topladık ve bulaşıkları yıkadık. Yibo takım elbisesini çıkartmıştı ve pijamalarını giymişti. O odadan çıktıktan sonra bende üzerimi değiştirmek için odaya girmiştim.

Tişörtümü çıkarttığım sırada odanın kapısı açıldı ve Yibo içeri girdi.

Yibo
–Zhan, artık gece oldu. Çok yorgun değilsen...

Kafasını öne eğmişti, sanırım kendine kızıyordu bunu benden istediği için. Sabah olanlar aklına gelmiş olmalıydı.

Yibo
–Özür dilerim ben...

Hızla arkasını dönüp odadan çıkmak üzereydi ama ona seslendim.

Zhan
–Yibo bekle.

Yibo olduğu yerde durup bana döndü. Tişörtümü kenara fırlatıp ona doğru ilerledim ve dudaklarından öptüm. Ellerimü boynuna sarıp onu öpmeye devam ettim. O da ellerini belime sarıp öpmeme karşılık vermeye başladı. Beni birden kucağına alıp yatağa götürdü ve nazikçe yatağa bıraktı.

Üzerimden çekilip kıyafetlerini çıkarttı. Tamamen çıplaktı. Bana eğilip beni öpmeye devam ederken bir yandan da pantolonumu çıkarttı. Hemen ardından boxerımı da çıkarttı.

Son kez dudaklarıma hafif bir öpücük bırakıp yüzüstü çevirdi beni. Ellerimi öne doğru uzatıp bileklerimden tuttu. Neden böyle yaptığını anlamaya çalışıyordum. Yandaki çekmeceden kelepçe çıkardığında şaşkınlıktan gözlerim sonuna kadar açıldı.

Zhan
–Yibo ne-ne yapıyorsun?

Yibo
–Zhan, sadece kendini bana bırak.

Kesik kesik inlemelerimin arasında kelepçeyi bileklerime geçirdi ve hemen ardından içime girdi. Ağzımdan çıkan inlemeler onu daha da hızlandırmıştı.

Onunla aynı hayatı yaşamak ilk başlarda canımı çok yakmıştı ama her ne olursa olsun benden uzaklaşmasını istemiyordum.

~~~~
Ertesi sabah uyandığımda yanımda yoktu. Yataktan kalkıp odadan çıktım.  Karşılaştığım manzara beni önce çok şaşırtmıştı daha sonra gülümsetmişti.

Yibo koltukta, kucağında yavru bir kediyle uyuyordu. Bana kedi almıştı ama çok yorgun olduğundan uyuyakalmış olmalıydı.

Sessizce kahvaltı hazırlamaya başladım. Onu gerçekten seviyordum ve ne olursa olsun onu bırakmak istemiyordum. Kedimizin adı vişne olackatı.

Artık mutluydum. Yaşadıklarım çoğu zaman aklıma gelsede üzülsemde o her şeyi unutturuyordu bana. O yüzden yaşadığım her şeye teşekkür ediyordum. Kötü şeylerde yaşasam sonu mutlu bitmişti. Teşekkür ederim...

KARANLIK (YİZHAN)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin