ÇİÇEK

228 22 90
                                    

Gördüklerim karşısında olduğum yere çökmüştüm ve ağlamaktan nefes alamaz hale gelmiştim. Henüz yeni ayrılmıştık onunla, sevgilimin yanına gideceğim demişti ama cesedi tam karşımda duruyor.

İlk gelen o beden, o paramparça cesetten dolayı oldu bunlarun hepsi ve o polisler... onlar yüzünden kuzenim öldü.

Telefonum çalıyor fakat açamayacak kadar korkuyorum ve kımıldayamıyorum. Kandime gelmeye çalışıp elimi önlüğüme uzattım ve telefonu çıkarttım. Ekranda yazan isim kaşlarımı çatmama sebep oldu.

Zhan
-Ne istiyosun pislik!! Senin yüzünden öldü o.. senin yüzünden.

Git gide sesim kısıldı ve telefonu elimden bırakıp ağlamaya başladım kendimi durduramıyorum. O nasıl öldü?

Biraz sonra koridorda adımın seslenildiğini farkettim. Yibo nun sesi.
Hemen kalktım morgun kapısını kilitledim. Onu görmek istemiyordum şuan.

Yibo kapıyı yumruklayıp ordan çıkmam için yalvarıyordu bana .

Yibo
-Zhan kapıyı aç! Hemen şu sikik kapıyı aç!

Zhan
-Git burdan! Senin yüzünden öldü o pislik!
Senden nefret ediyorum. Lanet olsun senden hoşlanmaya başladığım güne, lanet olsun seni hissettiğim güne. Senin yüzünden oldu herşey.

Yibo
-Zhan kapıyı aç hadi lütfen...

Sakin kalmaya çalışıyor gibiydi. Ama açmayacaktım onu görmek istemiyordum.
Yavaşça kuzenimin cesedine yöneldim yavaş yavaş ona doğru yürümeye başladım. Çok narin görünüyor ona nasıl kıydılar. Biraz daha baktım yüzüne.

Yibo hâlâ kapının ardında adımı bağırıyor ben ise kuzenimin muhteşem yüzüne bakıyorum, O kadar narin ve pürüzsüzdü ki... Gözlerim göğüslerinin hemen üzerinde duran çiçek buketine kaydı. Bembeyaz bir gül buketiydi tam ortasına kara gül vardı sadece bir tane...ne demek bu şimdi?

Gözlerimi sildim ve bukete uzandım onu cesetten uzaklaştırdım ve istemsizce buketteki güllerin aralarına bakmaya başladım bir şey bulma umuduyla. Umduğum gibi de oldu önce siyah kağıda beyaz kalemle yazılmış bir not buldum sonra biraz daha karıştırdım içini ve beyaz bir kutu buldum kutuyu açtım içinde bir kolye vardı. Bu kolye...Cho Hee'nin. Sevgilisi onun için almıştı ama burdan giderken boynunda değildi çok iyi hatırladığıma eminim.

Yibo
-Zhan kapıyı kıracağım çekil arkadan

Kolyeyi kutuya koydum ve cebime attım ona sormam gereken şeyler vardı. Kapıyı kırar kırmaz ayaklarımın dibine düştü ama hemen toparlanıp ayağa kalktı ve önüme dikildi.

Yibo
-Neden açmadın kapıyı?

Zhan
-Kes sesini bana hesap vermek zorundasın.

Yibo
-Neyin hesabı?

Zhan
-Katili yakaladık dedin ama bana yalan söyledin onu yakalyamadın neden!!

Yibo
-Katili biz yakaladık itiraf etti ben yaptım dedi onu kendi ellerimle götürdüm hapise.

Zhan
-O vakadan sonra başka bir vaka geldi

Yibo
-Ne, ne diyosun sen?

Zhan
-Evet öyle oldu. Hastaneye geldim ben Cho Hee bir sedyenin önünde iki polisle bekliyodu. Yanlarına yaklaştım baktım ki yine bir sedyenin üzerine iki valiz duruyor.

Ağlayarak anlatmaya devam

Zhan
-O...ben gidiyorum dedi. Sevgilisinin yanına gidecekti. S-sonra ben de aş-aşağı indim buraya, dikmeye ba-başladım. Biraz sonra mola vermek için d-dışarı çık-tım. Mesaj geldi bana bi numaradan seni morgda bekliyorum diye bende aşağı indim kapıyı açtım...

Yibo
-Sonra ne oldu?

Zhan
-İşte ceset artık burda yoktu ve yerinde Cho Hee'nin cesedi vardı.

Ağlamamı durdurmaya çalışarak masanın önünden çekildim o da gördü Cho Hee'nin cesedini sonra biraz düşündü. Ben...bakmamaya çalıştım ama gözlerim Cho Hee'nin yüzüne kayınca ağlamam takrar şiddetlendi. O düşüncelerinden sıyrılıp bana doğru geldi ve sıkıca sarıldı.

Olduğum yere oturmak için dizlerimin üztüne çöktüm o da benimle beraber oturdu, bana sarılmaya devam etti. Onun yanımda olması güvende hissetmemi sağlıyordu ama Cho Hee'yi orda öylece görmek beni mahvediyordu.

Tekrar yalnız kaldım... Önce annem, babam şimdi de kuzenim Cho Hee beni yalnız bıraktılar. Tam mutlu oldum derken, her şey yoluna girecek diye düşünürken birden her şey yerle bir oldu.

Ben,sadece yalnız kaldım kimsem kalmadı artık...

KARANLIK (YİZHAN)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin