Bileklerimin acısıyla gözlerimi açtım zorlukla. Ağzım bantlıydı ve bileklerim ipten dolayı acıyordu. Bu sefer sandaylede değil yerde oturuyordum.
Tam yanımda ki duvarda bir ayna vardı. Yibo'yu ve beni sırt sırta bağlamışlardı. Onun da elleri ve ayakları bağlıydı ve ağzı da bantlıydı. Kafası aşağı doğru sallanıyordu. Hâlâ baygındı. Biraz daha hareket edip onu uynadırmayı denedim ama başaramadım. Yüzünü tam olarak göremiyordum fakat onu dövmüşlerdi.
Kapı kilidinin sesiyle dikkatimi oraya verdim. Önce ellili yaşlarda bir adam girdi içeri, ardından altı tane adam geldi. Hepsi neredeyse benim üç katımdı. Yaşlı adam önüme bir sandalye koydu. Ona bakabilmek için kafamı yukarı kaldırmak zorunda kaldım. Pis pis sırıtıyordu.
–Demek sen benim oğlum değilsin. Desene annen ve baban boşu boşuna öldü.
Ardından kafasını yukarı kaldırarak kahkaha attı. İğrenç sesi bu koca yerde yankılanıyordu. Sadece burdan kalkıp onu öldürmek istiyordum. Ya da belki de o beni öldürmeliydi.
Tekrar kapının açılma sesini duyduğumda tekrar oraya döndüm. Gelen kişi Lan Chang'di. Ona baktım ama o bana bakmıyordu. Elindeki kovayla beraber tam Yibo'nun önüne geldi. Aynadan ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordum. Kovayı geriye doğru çekip Yibo'ya doğru savurdu ve kovanın içindeki su Yibo'yu ıslattı.
Yibo anında öksürerek uyandı. Bu kadın tam bir pislikti. Onunla derdi ne olabilir ki, çocukluktan beri beraberler. Yibo öksürdükten sonra kafasını kaldırıp Lan Chang'e baktı. Sadece sırıtarak Yibo'ya bakıyordu. Yibo kafasını çevirip aynadan bana baktı. Gözlerini sıkıca kapayıp tekrar karşısında duran kadına baktı.
Ağzımdaki bandın hızla çekilmesiyle bağırdım. Yibo anında dönüp aynadan bana bakmıştı ama ben acıya ve yaşadıklarıma daha fazla dayanamadım ve göz yaşlarımın akmasına izin verdim.
Karşımdaki adam sandalyeden kalkıp Yibo'nun tam karşısına geçti.
–Oğlum, seni öldürmek için yıllardır bekliyorum. Neden daha önce gelmedin? Ama merak etme sana kızmıyorum. Zaten birazdan annen gibi can vericeksin. Ama onun gibi yalvarmazsın sen değil mi? O yalvarmıştı bana seni öldürmemem için ama tabii ki aptallık yapıp onu dinlemeyeceğim.
Yibo sinirden ağzındaki bant hiç yokmuş gibi konuşmaya çalışıyordu. Lan Chang bandı çıkardığında Yibo anında küfretmeye başlamıştı. Gözlerimi sıkıca kapattım ve beklemeye başladım. Artık çok yorgunum ve mücadele edecek halim kalmamıştı. Sadece öleceğim zamanı bekleyecektim.
Yibo hâlâ onlara küfrederken, onlar bulunduğumuz yeri boşaltmaya başladılar. Sadece Yibo ve ben vardık şimdi. Kapının kapanma sesini duydum ama gözlerimi hâlâ açmamıştım.
Yibo
–Zhan, aç gözleriniZhan
–Ölücem burada.Yibo
–Kimse ölmeyecek Zhan, gözlerini aç.Benim ağlamam daha da şiddetlendi. Gözlerim hâlâ kapalıydı. Ellerim arkadan bağlıydı ve Yibo beni sakinleştirmek için ellerimi tutmuştu. Bende onun ellerini sıkıca tuttum.
İkimizde sessizce bekliyorduk. Her şeyi kabullenmiş gibiydik. Sevdiğim adamla burada, bu pis yerde ölecektim.
Biraz sonra tekrar kapı açıldı. Benim gözlerim kapalıydı ama topuklu ayakkabı sesinden dolayı gelen kişinin Lan Chang olduğunu anlamam uzun sürmedi.
Gözlerimi açtım ve ona baktım. Önüme gelip bana bakarak sırıttı daha sonra Yibo'nun önüne geçti.
Lan Chang
–Yibo, ben sana aşıktım. Çok hoşlanıyordum senden.Lan Chang ağlamaya başlamıştı. Hem ağlıyor hem hem de Yibo'ya anlatıyordu sevgisini.
Lan Chang
–Umutluydum ben. Seversin beni diye düşündüm ama sen erkeklerden hoşlandığını söyledin sonra o pisliğe aşık oldun ve onunla yattın.Yibo
–Senden hoşlanmadığım için mi babamla beraber oldun?Lan Chang birden gözyaşlarını sildi ve bu sefer sinirle konuşmaya başladı.
Lan Chang
–Sen erkeklerden hoşlanıyorum diyince babana ulaştım. Seni öldürmek istedim bu yüzden babanın dediklerini yaptım. Her anını babana haber verdim.Yibo
–Sen benim en iyi dostumdun. Nasıl yaptın, neden?Lan Chang
–Ya benimle olmalıydın ya da ölmeliydin. Benden başkasına ait olamazdın sen.Yibo
–Chang, kendine gel. Bak konuşalım tamammı? Bunu yapmak zorunda değilsin her şeyi çözebiliriz ama bizi burdan çıkartman gerek.Lan Chang tekrar ağlamaya başladı. Ağlarken eli beline gitti ve oradaki silahı çıkarttı. Silahı Yibo'ya doğrulttu. Hâlâ ağlıyordu.
Ben korkuyla gözlerimi kapattım. Silahın patlama sesinden önce duyduğum şey Yibo'nun sesiydi.
Yibo
–Yapma!~~~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK (YİZHAN)
FanfictionBir doktorun ve bir polisin iki valiz dolusu ceset parçaları sayesinde bir araya gelmesiyle oldu olanlar...