"Ah! Hoş geldin Taehyung! Gel."
İlk Yoongi görmüştü Taehyung'u. Çekinik bakan çocuğu gülümseyerek yanına çağırdığında Taehyung yutkundu ve bakışlarını hyungundan çekmeden yatağa doğru yürüdü. Kafasını kaldırsaydı eğer, ağzı açık bir şekilde onu derinlemesine izleyen Jeongguk'u fark edebilirdi.
Çok heyecanlıydı, pijamalarını giyerken iki kere yalpalamıştı. Jeongguk'un gülüşünü dinleyecekti belki de, şakacı halini görecekti ya da, kendisini dinleyecek, uzun bir sohbete girişeceklerdi. Bunların düşüncesi bile kalbini hoplatırken düşmemek elde değildi. Zümrüt yeşili, dökümlü ipek pijamalarını giyinip ayağına terliklerini geçirdi ve yatakhanenin diğer tarafına yürümüştü kendini sakinleştirmeye çalışarak.
Şimdi ise Jeongguk dışında herkes sohbet edip kahkahalar atıyordu. Altı kişilerdi zaten, onlardan ayrı üç kişi daha vardı. Bang Chan, Felix ve HyunJin. Hepsi tatlı insanlardı, özellikle HyunJin'e çok gülmüştü Taehyung. İkisi derin bir sohbete giriştiklerinde Yoongi onlara ölümcül bakışlarla bakan Jeongguk'u koluyla dürtüp dikkatini kendisine vermesini sağladı.
"Öldür bir de istersen Jeon, ha?!"
Sessiz çığlığıyla Jeongguk yüzünü buruşturdu ve kalbini değişik ritimlerle attıran çocuğa tekrar döndü.
Ona bakıyordu.
Taehyung kendisine bakıyordu, dudaklarında peyda olmuş minik bir gülümsemeyle. Ona bir şeyler söylemeliydi, Hyunjin'den dikkatini kendisine tamamen çekmeliydi. Gecenin sonuna değin kendisiyle konuşmalı, Hyunjin'e bir daha bakmamalıydı.
Dudaklarını araladığında Hyunjin gülerek bir şeyler daha anlatmaya başladı Taehyung'a. Jeongguk'un dudaklarını araladığını gören Taehyung ise hiç oralı olmamıştı.
Aşkı konuşacaktı çünkü, sadece onu dinleyecekti. Belki kabalıktı bu yaptığı ama düşüncelerinden, kalbinden asla çıkmayan bu oğlanı dinlemek çok daha cazipti.
Hyunjin konuşmasına rağmen Taehyung'un ona dikkatini vermemesi Jeongguk'un hoşuna gitmişti, çok gitmişti hem de. Öyle ki hafifçe tebessüm etti ve kalbi mutlulukla dolar gibi oldu. Kulaklarında duyuyordu kalbinin sesini, o kadar heyecanlanmıştı ki, bir ara ne diyeceğini unuttu.
"Çataldil biliyor musun Taehyung?"
Meraklı gibi olmamak için öylesine sormuş gibi davranıyordu, konuşmak için. Taehyung ise çoktan içinden çığlıklar atıyordu. Onu merak etmişti, belli etmemeye çalışsa da hayatında merak ettiği bir şeyler vardı!
"Evet, biliyorum. Annem üç büyük aileden birine mensup olduğu için."
"Nasıl öğrendin peki? Zor oldu mu?"
"Aslında pek değil."
"Sen gerçek bir Slytherin'sin o zaman. Melez değil, asil."
"Hiç sanmıyorum Jeongguk. Kyong'un da dediği gibi. Ben bir bulanığım. Kanım karışık, babam sıradan bir muggle."
"Kendi kendine haksızlık ediyorsun. Sonuçta, o ailenin bir üyesisin. Soy defterlerinde adın var, çataldil bilmene izin verdiler, Seçmen Şapka seni Slytherin'ne yerleştirdi. İnan bana, bunlar boşa değil. Kim nerede başarılı olacaksa, o eve yerleştirilir. Senin yerin burası. " dedi ciddiyetle.
Senin yerin burası, benim yanım.
Aklından geçen düşüncelerle kaşlarını hafifçe çatıp dudaklarını yaladı.
" Bir daha kendine asla bulanık deme. Eğer birisi söylerse onlara Sectumsempra büyüsü yap. Dünya kaç bucak görmüş olurlar. "
Taehyung minik bir kahkaha atıp kafasını ellerine eğdiğinde Jeongguk dondu kaldı. Ona gülmüştü, hem de Hyunjin'e güldüğünden daha güzel. O bal rengi gözleri parlıyordu kendisine baktığında, aklını yitirmek üzereydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Heart Without Color×Taekook ✓
FanfictionJeon Jeongguk, Slytherinli'ydi. Kimsenin gözlerinin içine bakmaz, kimseyle işi olmazdı. Taehyung ise melez olduğu halde Slytherin evine seçilen sessiz, silik bir tipti. !Hp¡ By Amethyst 🕯️