-1.0-

6.2K 588 64
                                    

"İçine taş koydun resmen! Gördüm seni!"

"Saçmalama Taehyung, ne taşı? Canın acır, yapar mıyım hiç öyle bir şey?" dedi Jeongguk kim bilir kaçıncı kez. Taehyung'un kafasına gelen kartopu canını yakmıştı ve bu yüzden de Jeongguk'u kartopunun içine taş koymakla suçluyordu.

"Gel bir bakayım acıyan yere, gel güzelim." Jeongguk gülerek ellerini bal gözlü bedene uzattığında, Taehyung duyduğu hitapla titrek bir nefes verdi ve gri bakışlı oğlanın uzattığı kollarının arasına girdi.

"Çok mu acıdı canın?" diye sorduğunda Taehyung dudaklarını büzüp kafasını salladı.

" Neresi acıdı peki? Göster hadi bana." Taehyung acıyan kısma parmaklarını dokundurduğunda Jeongguk uzun parmakların üzerinden Taehyung'un gösterdiği yere dudaklarını bastırdı.

" Acıyor mu hâlâ? Öpeyim mi yine?"

Nefes bile almıyordu Taehyung, yüzündeki hafif gülümsemeyle kendisine sevgiyle bakan çocuğa tutulup kalmıştı.

"Öp." O kadar tatlı, o kadar bebeksi çıkmıştı ki sesi, Jeongguk iki yanağından sıkıca kavrayıp alnına bastırdı dudaklarını ve uzun süre çekmedi. Saçlarının güzel kokusu mayıştırmıştı bedenini, soğukla beraber uykusu gelmişti. Dudaklarını alnından ayırdığında nefes nefese kalan Taehyung, Jeongguk'un burun kavisine yasladı alnını. Bu gülümsetti diğer oğlanı, öyle ki yanaklarındaki ellerini bal gözlü çocuğun beline indirmiş, kendisine daha çok çekmişti.

"Uyumaya gidelim mi? Çok uykum geldi benim, yoruldum da. Aklımı uyuşturan çiçeksi kokunla uyumak istiyorum."

Taehyung da yorulmuştu, sabahtan beridir dışarıda, dizlerine ulaşan karların içinde bir o yana, bir bu yana koşturmaya çalışıyorlardı. Jeongguk'un önerisiyle yorgunluğunu daha çok hislemeye başlamıştı ama dedikleriyle utanmıştı da.

" Şey, olur. Yani, ben de yoruldum, gidip uyuyalım."

El ele tutuşup eve girdiklerinde Jeongguk saçlarına ilişip harika bir görüntü oluşturan karları elleriyle silkelemiş, üzerindeki kalın kabandan kurtulup botlarını da bir köşeye çıkarmıştı. Taehyung'un atkısıyla cebelleştiğini gördüğündeyse gülümseyip atkıyı kolayca boynundan çözüp kocaman açılmış bal rengi gözlere bakmıştı. Taehyung'a olan en ufak teması mahvediyordu bal gözlüyü, ciddi manada kendinden geçecek kadar heyecanlanıyordu. Kabanını da çıkarıp askıya astı ve saçlarına tutunan karları temizledi. Kızamış burun ucuna da minik bir öpücük bıraktığında Taehyung sıkıca Jeongguk'un koluna tutundu, zira düşmek istemiyordu.

İkisi birlikte yukarı çıkıp odaya girdiler. Jeongguk geldiğinden beri özel eşyaları, iç çamaşırları ve çorapları dışında kendi kıyafetlerini kullanmamıştı. Taehyung'dan giyiniyordu ve onun kokusuyla gününü geçirmek zihnini sakinleştiriyordu.

İkili ev kıyafetlerini birbirlerine arkalarını dönerek giyinmiş, iki kişilik yatağa geçmişlerdi. Birlikte uyumak en sevdikleri aktivitelerin başında geliyordu. Taehyung kafasını Jeongguk'un göğsüne koyar, kulağının altında atan kalp atışlarının sesiyle huzurla uyurdu. Jeongguk'sa saçlarından burnuna dolan çiçeksi kokuyla hoşlandığı oğlanı biraz daha kendine çeker, yüzünü saçlarına gömüp ona sıkıca sarılarak uyudu.

Yine birbirlerine sokulduklarında Taehyung bu kez kafasını göğsüne koymak yerine ona arkasını dönmüştü. Ne yaptığını anlayan Jeongguk arkadan heyecanla titreyen bedene sarılmış, dizlerini önündeki bedenin diz arkalarına gelecek şekilde kendine çekmişti. Elini beline sarmıştı nahifçe, yüzünü eğip alnını ensesine bastırdı.

Bu pozisyon çok hoşuna gitmişti. Taehyung'a tamamen temas halindeydi ve sıcaklığı her yerdeydi.

"Okula döndüğümüzde ne olacak? Biliyorsun, iki gün sonra döneceğiz."

Heart Without Color×Taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin