"Jeongguk yok mu?" Taehyung, başında bekleyen Hoseok'un sorusuyla kafasını şirince iki yana sallayıp dudaklarını büzdü.
"Quiddich maçı yarın, son çalışmalarını yapıyorlar. Oldukça hırslı, yine başına bir şey gelecek diye korkmadan edemiyorum." Taehyung'un mırıldanmasıyla Hoseok'un bakışları onu buldu ve hafifçe gülümsedi.
"Korkma. Müdür Dong Quiddich sahasına bir büyü yaptı, artık hiçbir kötü büyü etki etmiyor oraya. Kimseye bir şey olmayacak yani, sen sakin davran yeter. Farkında mısın bilmiyorum ama Jeongguk'un davranışlarını senin duyguların belirliyor. Stresli ve üzgün olduğunda o kadar sert ve öfkeli oluyor ki, insana ona bakma düşüncesi bile çekince duyduruyor. Ama sen mutlu olduğunda ve minik minik kıkırdadığında yüz hatları tamamen gevşiyor, gözlerini üzerinden alamıyor resmen. " dedi hafifçe gülümsemeye devam ederken.
Taehyung ise duyduklarıyla beraber derin bir iç çekmeden edemedi. Jeongguk onu gerçekten bu kadar çok mu seviyordu? Bakışlarını ellerine indirip tebessüm ettiğinde Hoseok hafifçe omzuna vurdu ve arkasına yaslanıp etrafı izlemeye başladı.
"Sen Hye Jin ile yapabildin mi aranı?" Taehyung şaşkın şaşkın sorduğunda Hoseok atıldı ve ellerini dudaklarına örttü.
"Sessiz olsana şapşal! Duyacak şimdi!" Hoseok panikle konuşup etrafına göz gezdirdiğinde Taehyung ağzındaki eli itip kaşlarını çatmıştı. Arkadaşının bu kadar çekingen olmasını bir türlü anlayamıyordu, konuşmaya gitse bir şey kaybetmezdi çünkü Hey Jin'in de arkadaşına olan bakışlarını fark etmişti.
"Hoseok sana dedim, Hye Jin sana karşı boş değil. Bakışlarını fark etmiyor musun Tanrı aşkına?! Sana bitiyor!" dedi arkadaşının koluna minik tokatlar atarken. Hoseok ise o sırada göz göze geldiği güzel kızın nasıl utançla bakışlarını kaçırdığına bakıyordu.
" Haklı olabilir misin ki? Üzülmek istemiyorum Tae, ondan gerçekten çok hoşlanıyorum. " Hoseok hüzünle bakışlarını ellerine diktiğimde Taehyung'un tatlı bir sinirle sertleşen yüzü yumuşamıştı ve şirin şirin gülümsemişti.
"İnan bana, hatta, istersen önce ben konuşayım? Biliyorsun, yakınız onunla? Sen ne dememi istersen onu diyeyim. " dedi Hoseok'a biraz daha yanaşırken.
"Yapar mısın bunu gerçekten?"
"Tabii ki de şapşal! Yaparım! Söyle bakalım şimdi, ne dememi istersin?" Onlar kendi aralarında biraz daha konuşmaya devam ederken Jimin ve Yoongi'de katılmıştı onlara ve hep birlikte karar vermişlerdi. Taehyung ayaklanıp Hye Jin'in yanına geçtiğinde Jeongguk cübbesini düzelterek yemek salonuna girmiş, gözlerini kendi masasında gezdirmişti ama bebeğini bulamamıştı. Tüm arkadaşlarının baktığı yere baktığındaysa kan beynine sıçramıştı, dişlerini sıkıca birbirine bastırıyor, parmakları arasında sıkşan cübbesi kırışıyordu ama önemli değildi.
Taehyung'un, onun Taehyung'unun başka biriyle gülüşerek ne işi olabilirdi ki? Jimin hafifçe onun adını seslendiğinde hızlı adımlarla onların yanına yürümüş, gözlerini hepsinin üzerinde gezdirerek cevap beklediğini belli etmişti.
"Hoseok Hye Jin'den hoşlanıyor."
"Sonuç?"
"Taehyung da onunla bu konuyu konuşmaya gitti. Sorun yok, birazdan gelir." dedi Jimin heyecanla. Jeongguk çok sert bakıyordu ve bu korkunçtu.
"Benim sevgilim çöpçatan mı? Gidip kendin söylesene ben senden hoşlanıyorum diye." Jeongguk sinirle Hoseok'a döndüğünde Hoseok yutkunup parmaklarına dikti yine gözlerini.
"Ben, çekindim Jeongguk, ilk kez böyle hissediyorum. Gidemedim, Taehyung da istersen ben konuşayım diyince hayır diyemedim, çünkü çok istiyorum Hye Jin'i." Hoseok'un sevimli sesiyle Jeongguk yumuşadı, gülümsemeden kafasını sallayıp masaya oturdu ama gözlerini Taehyungie'sinin üzerinden ayırmıyordu. Sabahtan beridir sahada antrenman yapıyordı ve daha hiç görüşmemişlerdi, onu kolları arasına almayı ve kokusunu içine çekmeyi özlemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Heart Without Color×Taekook ✓
FanfictionJeon Jeongguk, Slytherinli'ydi. Kimsenin gözlerinin içine bakmaz, kimseyle işi olmazdı. Taehyung ise melez olduğu halde Slytherin evine seçilen sessiz, silik bir tipti. !Hp¡ By Amethyst 🕯️