YENİ KIZ

2.3K 103 8
                                    

Bu bölüm başta İrem Kaya olmak üzere tüm Cem severlere gelsin :)

Fotoğrafta Cem ve yeni kız Doğa

Cem'in gözünden:

Asla bir kız uğruna kendimi suçlayamam. Bu Burak valla salak, her güne ayrı bir havayla başlıyor. Sevdiğini sandığı kız için resmen sürekli içinde yanan bir şeyler var. Tamam haksız sayılmaz, aslında bende şerefisizin önde gideniyim ama yapacağım bir şey yok olan oldu. Ben kimseyi sevmem. Sevmek gelmiyor benim içimden, her zaman birilerinin canını yakmaktan zevk alan bir yanım var. Oysaki ne büyük saçmalık.

Helin çok degişik bir kız ve ben onu anlayabilmekte çok güçlük çekiyorum. Sanırım değişmesinde büyük payım var... Bazen o kızın tüm hayallerini çaldığımı düsünüyorum sonra onun o umursamaz, soğuk ve burnu büyük hallerini görünce içimdeki pişmanlık da acıma hissi de uçup gidiyor.

——————-

Sabah annemin sesiyle uyandım.(Annem diyorum ama aslında öz annem değil. Öz annem bana doğumu sırasında öldü.Bu kadında babamın annemi aldattığı kadın ve kardeşimin annesi.Yine de beni büyüten kişi olduğu için ona anne diyorum.) Hala uyanmaya çalışıyorum. Kafama balyozla vuruyolar gibi hissediyorum be! Herhalde yine fazla kaçırdım içkiyi. İyi halt ettim ne diyim! Annem benim kendi kendime söylenmelerime ve büyük olasılıkla leş gibi alkol kokmama dayanmayıp odadan çıktı. Bende hemen kalkıp banyoya ilerledim, anca soğuk duş adam ederdi beni gerçi beni hiçbir şey adam edemez orası ayrı.. Duştan çıkınca oyalanmadan üzerimi giyindim, bu gün hafta sonu çok şükür. Biraz çıkıp eğlenme vakti. Hızla telefonumu elime aldım ve Burak'ı tuşladım. Bir kaç bip sesinden sonra açıldı telefon.

'Ne var lan rüyanda mı gördün?' sesi baya uykuluydu belliki ben uyandırdım.

'He valla o kadar güzel şeyler yaşadık ki Burak dayanamadım aradım!' işi şakaya vurarak azardan kurtulmayı amaçladım bunu söylerken.

'Kes dır dırı, ne oldu niye aradın?'

'Şu bostanlıdaki cafeye gidelim takılalım biraz'

'Yeter oğlum uğraşma şu kızlarla, oraya sürekli Helinlerin gittiğini biliyorsun.' diye bağırdı. Ama ne yapayım ya Duygu da o kadar güzel olmasaydı o zaman, kıza hep bakasım var.

'Gelmezsen gelme ben gidiyorum.' diyip telefonu yüzüne kapattım.

Anneme hiçbir şey söylemeden evden çıktım. Nasılsa arabam tamirden gelmişti ve tekrar istedigim zaman istediğimi yapabilecek durumdaydım. Arabaya atlayıp güzel bir Linkin Park şarkısını son ses açıp trafiğe çıktım. Arabamı çok özlemişim ve şuanda deli gibi hız yapmak en iyisiydi.

Biraz turladıktan sonra malum cafenin yolunu tuttum. Arabamı yol kenarına park ettikten sonra mekana giriş yaptım ve hoop bütün gözler üzerimde. Yine çok yakışıklıyım tabi..

Karşı köşedeki boş masaya ilerlerken gözlerim Helin ve Duygu'yla buluştu. Duygu da beni fark ettiğinde gözlerini kaplayan nefret hiç hosuma gitmese de o gözlerin maviliği ve ona kattığı çekici hava yeterdi. Gözlüğümü çıkarıp yanlarına oturdum aniden. Canım biraz eğlenmek istiyor çünkü.

Neye uğradığını şaşıran Helin yüzüme öfkeyle bakarken Duygu konuştu. 'Seni masamıza davet ettiğimizi hatırlamıyorum Cem kalkarsan iyi olur.' dedi. Helin ise yine kinayelerine başlamaya hazırlanıyordu. 'Bırak Duygu, kendisi davet edilmediği yerlere dahil olmaya bayılıyor.' tam da beklediğim bir cevaptı. Tabiki dün geceki doğum günü partisinden bahsediyordu, ama ben onu delirtmek icin anlamamazlıktan gelmeye karar verdim. 'Aşk olsun Helin benim her yer için mutlaka bir davettiyem vardır.' Gıcık eden sözlerim bittiğinde göz kırptım. İkisininde bana sinir olduğu gözlerinden okunuyor. Yan masalardan fısıltılar yükselince kafamı çevirdim ve içeri yeni girmiş olan Burakla göz göze geldik. Hızlı ve bıkmış (benden) bir şekilde yanımıza yürümeye başladı. 'Al işte bende pisliklerinde bir eksiklik var diyordum.' diyen Helin'e ani bir dönüş yapıp sinirli bakışlarımı gönderdim ama hiç etkilenmiş gibi görünmüyor. Burak yanımıza geldiğinde sertçe omzumu sıkıp 'Bir kere dediğimi yapsan ölürsün dimi' diye dişlerinin arasından konuştu. 'Of hadi ama gidin artık.' diyen Duygu'ya Burak cevap verdi. 'Sana da merhaba Duygucum. Ve sana da Helin' son sözünde bakışlarını Helin'e çevirmişti. Helin yine o anlayamadığım hüzün ve nefret karışımı saçma ifadesini takınarak konuştu. 'Merhaba ve müsadenizle artık güle güle demek istiyorum.' dedi. Ben iyice sinirlenip ayağa kalkınca Burak kolumu tuttup beni diğer tarafa çekti ve kızlara dönüp 'Artık diyebilirsiniz.' diyerek karşıdaki masaya yürüdü. Bende hemen arkasından masaya ulaştım ve oturduğumuz sırada burnumdan soluyordum. Bu kızlar resmen bize sürekli alttan alttan hakaret ederken Burak onlara nazik davranmaya çalışıyor. 'Hem zorla masalarına oturuyorsun hem de istenmeyince ne halt yemeye sinirliyorsun?' sert bir sesle konuştu Burak. 'İstenmemek değil, istenmek gibi bir beklentim yok zaten. Senin o nazik olma çabaların sinir bozucu.' diye cevap verirken cebimden sigaramı çıkartıp yaktım. 'Bana da ver bir tane evde bırakmışım.' diyince paketi önüne attım ve 'Tabi kızların kurtarıcılığını yapabilmek için acele etmişsindir.' dedim. Bu lafıma bozulduğunu ve sinirlendiğini surat ifadesinden anlayabiliyorum ama ben gerçekleri söyledim. Biraz zaman geçince kızlar cafeden çıktı. 'Aslında güzel kız.' dediğimde Burak boş boş yüzüme bakıp 'Kim?' diye sordu. 'Duygu. Güzel olmasına güzelde sorun fazla düzgün olması.' 'Hah Cem aferin bi tecavüz ettiğin kızın kankası kaldı çünkü dünyada!' sesi çok sert cıkmıştı. Ama anlamıyorum bu çocuğu niye o iki kız hakkında bir laf ettiğimde bu kadar öfkeleniyor ki. 'Derdin ne? Niye hep onları korumanın pesindesin?' diye sorduğumda yüzü üzüntü ile kaplandı. 'Çünkü ona en büyük zararı biz verdik. Ben Helin'i bizden korumanın peşindeyim' diyerek masadan kalktı ve mekanı terk etti. Ağzım açık arkasından bakıp kaldım. Bu söylediği şeyden sonra gerçekten her gün pişmanlıktan öldüğüne bir kez daha inandım.

HAYATIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin