Fotoğrafta Kemal, Hayri ve Kıvanç..
Kıvanç'ın gözünden:
Jetonum o anda düştü. "Sarhoştum" dedi şerefsiz. O kız, kardeşim miydi lan! Helin'mme mi tecevüz etmişti bu it. Karşımda gözleri yarı açık yarı kapalı bir halde yatarken sinirden kudurdum. 'Aç gözünü aç!' Diye bağırdım ve ayaklarına doğru tekme attım. Hafifçe inledi ve gözlerini biraz daha açmaya çalıştı. Üzerine eğilip yakasından tuttuğumda 'O kız benim kardeşim miydi Cem? Cevap ver bana!' diye kükredim. Çaresizce başını evet anlamında sallarken onu o an öldürmek geldi içimden. Bir yumruk daha attım ve yakasını bıraktım. Öldürmek onun için bir kurtuluş olur ama değil mi! 'Seninle daha çok işimiz var! Bunu asla yanına bırakmam. Seni şerefsiz piç kurusu!' Dedikten sonra arkamı döndüm ve salondan çıktım. Kapıda ki görevliler bana dik dik bakarken onlara hiç bir şey demeden elimdeki kanları üzerime sildim ve hırsla arabaya bindim.
İşin kötü yanı Helin'in bana bunu söylemeyişi... nasıl saklar böyle büyük bir olayı. Acaba onu korkuttu mu bu itler. Söylersen daha fazlasını da yaparız mı dediler acaba!! Allahım aklıma mukayet ol..Helin'in gözünden:
Artık hastaneden çıkma vakti geldi. Babam eşyalarımı toplamama yardım ederken abimin ortalarda görünnmeyişi beni meraklandırmaya başladı. 'Baba abim nerede?' Sorumdan sonra babam biraz duraksadı ve 'bilmiyorum kızım işi var herhalde. Direk eve gelir o.' Diyerek kestirip attı.
--------------------------------------
Eve geldiğimizde, Evimi ne kadar çok özlediğimi fark ettim. Babam merdivenlerden çıkmam için yardım ederken abim yine ortalarda yoktu. Babam beni yatağıma yatırıp 'bir şey istersen aşağıdayım kızım,seslenirsin' diyerek odadan çıktı. Telefonumu alıp abimi aradım. Uzun uzun çalan telefonu tam kapatacakken abimin sesi ile tekrar kulağıma götürdüm.
'Ne var?' Oha bu abim mi? Bu düşünceyle telefonu kulağımdan çekip doğru kişiyi mi aradım diye baktım ve evet abimdi.
'Abicim, yanlış bir zamanda mı aradım?'
'Ne oldu dedim Helin?' Bu ne sinir ya! Ben hasta bir kızım tamam mı bana iyi davranmaları gerekli.
'Hastaneden çıktık biz eve geldik. Haber vereyim dedim.' Seri bir şekilde cevabımı verdikten sonra telefonu abimin yüzüne kapattım.
Benim morale ihtiyacım var o gelip bana ters ters konuşuyor ayıp canım. Yatağımdan kalkamadığım için bir süre hep odamda takılmak zorundayım ve bu yüzden televizyonu açıp güzel bir film aradım kanallarda. Bir süre sonra kapı çaldı 'efendiiim' Diye seslendiğimde babam içeriye girdi ve 'benim biraz işim var bir şey olursa gülnur'a seslenirsin.' bana bilgi verdikten sonra cevabımı beklemeden odadan çıktı.Kemal Bey'in gözünden:
Evden çıktım ve hemen arabama binip Hayri ' yi aradım. Bu işi çocukların özellikle de Kıvanç'ın öğrenmesi hiç iyi olmadı diye düşünürken telefon açıldı.
'Efendim Kemal?'
'Holdinge gidiyorum, Duygu iyiyse sende çık gel hemen.' dediğimde bir süre sessizlik oldu
'Tamam geliyorum.' diyerek telefonu kapattı Hayri.
Çok geçmeden Holdinge ulaştım ve kapıda ki adamlarıma arabamı teslim ederek çalışanlarımın "Hoşgeldiniz efendim, geçmiş olsun" cümleleri eşliğinde asansöre bindim ve odama çıktım. Kendimi yumuşak koltuğuma atıp çekmeceden bir puro çıkardım ve yaktım. İçeriye giren Hayri ile oturuşumu düzeltirken 'Ne yapacağız?' Diye sordu Hayri. Sanki onu neden çağırdığımı tahmin etmiş gibi. 'Kıvanç doğru durmayacak. Buna eminim.' Sesimin öfkeli çıkması sinirlerimi bozarken Hayri de benimle aynı sinir bozukluğunu yaşayarak kendini koltuğa bıraktı ve derin bir iç çekti. 'Bunu bu adamların yanına bırakamayız Kemal. Seni bilmem ama kızım paradan daha değerli benim için.' İyi anladık ta küfür eder gibi konuşmanın ne gereği var be Hayri! 'Bilemiyorum...' dedim düşünceli bir tavırla. Bu kelimemle Hayri'nin kaşlarını çatması dikkatimden kaçmayarak onu izlemeye başladım. 'Ne demek bilmem Kemal kendine gel! Adamlar dediklerini yaptılar. Zarar veririz derken inanmamıştık belki ama kızlarımızı öldürmeye kalktılar ve az kalsın başaracaklardı.' Sesi fazla yüksekti. Bundan hoşlanmasamda diyecek bir şey yoktu şuan. 'Başka bir şey yapmaya kalkmazlar Hayri. Bu bizim gözümüzü korkutmak içindi.' Açıklamam sona erdiğinde Hayri hızla yerinden kalktı ve gözlerini bana dikti. 'Sen ne rahat ne umursamaz bir adamsın lan! Çocuklar tek başlarına yaşamayı öğrensin diye bir düşüncen var ama bu kadar başı boş bırakmak saçmalık. Helin'e yaptıkları şeye bile sesini çıkarmamış olmana hala ayrıca bir şaşkınlık besliyorum zaten içimde!' bu kadar bağırması ve ayrıca söyledikleri canımı sıktığı için bende aynı onun gibi ayağa kalktım ve bağırdım. 'Sen benim kararlarımı sorgulayamazsın. Benim çocuklarım benim hayatım. Helin konusuna gelince; bunu sırf kızımı utandırmamak için ortaya çıkarmadım. Sırf bunun için göz yumdum ve bilmiyormuş gibi davrandım!' Tam bağırışım bittiğinde sert bir şekilde açılan kapıya döndük ikimizde. 'Senin ben ağzına sıçayım be! Bir de biliyordun ve söylemiyor musun? Birde bilmene rağmen Helin'i korumak için hiç bir şey yapmıyor musun lan? Senin babalığına başlarım!' Kıvanç'ın bu sözleri biraz ağırdı ve acaba ne kadar süredir bizi dinliyordu..Kıvanç'ın gözünden:
Sinirle holdinge gelip babamın odasına çıktığımda tam kapının önünde babamın yüksek sesini duydum ve içeri girmeden biraz dinlemeye karar verdim.
"Sen benim kararlarımı sorgulayamazsın. Benim çocuklarım benim hayatım. Helin konusuna gelince; bunu sırf kızımı utandirmamak için ortaya çıkamadım. Sırf bunun için göz yumdum ve bilmiyormus gibi davrandım!" Bunu duyduğum anda biraz daha sinirlendim ve içeriye dalıp 'Senin ben ağzına sıçayım be! Bir de biliyordun ve söylemiyor musun? Birde bilmene rağmen Helin'i korumak için hiç bir şey yapmıyor musun lan? Senin babalığına başlarım!' Diye bağırmaya başladım. Ben milleti döverek konuşturuyorum bu adamın her şeyden haberi var ve hiç bir şey belli etmiyor etrafına! Delirmek üzereyim!!
'Laflarına dikkat et Kıvanç. Sen benim kararlarımı sorgulayamazsın.' Bu lafın üzerine 'Sen bunu bu gün ne kadar çok kullandın öyle Kemal! Bir senin kararların mı doğru?' Diye soran Hayri amcaya çevirdim bakışlarımı. Demek ben gelmeden öncede söylemişti babam. 'Bana bak baba! Ben kardeşimi sokakta bulmadım tamam mı? Ve senin para aşkın yüzünden kardeşime zarar gelmesine göz yumamam kusura bakma.' Gözlerimi babamdan çekerek Hayri amca'nın yüzüne sabitledim 'Peki sen Hayri amca? Sana ne demeli? Sende mi bu kadar kişiliksiz bir insan oldun? Sen bir şey yapsaydın! bana anlatsaydın, sen Helin'i korumaya calışsaydın ya! Şimdi ne oldu? Her şeyin acısı sizin kızlarınızdan çıkarıldı. Değdi mi lan? Elinizdeki para olmasa bir hiç gibi görüneceğinizden korkuyorsunuz tabi değil mi?' Sözlerim bittiğinde Hayri amca pişmanlık içinde babamsa sadece pişkin bir tavırla beni dinliyordu. 'Bundan sonra benim senin gibi bir babam yok. Paranı da evini de varisligini de istemiyorum! Kardeşimi de bu hayattan çekip çıkarmak için elimden geleni yapıcam!' Bağırmaktan bir kez daha ses tellerimi hissetmez hale geldim. Söyleyeceklerim bittiğinde hala açık olan kapıyı biraz daha geriye itip duvara çarpmasını sağlayarak odadan çıktım.Helin'in gözünden:
Sürekli yatmaktan ve ilaçlar yüzünden uykum geldi artık. Oysaki saat daha erken.. Duygu ile skypetan konuşmamız bittiğinde bilgisayarımı kenara bıraktım ve biraz daha yatar pozisyona geçtim. Biraz gözlerimi kapatmıştım ki kapım çalınmadan direk açıldı. Abimin öfkeli gözlerini ve kanlı t-shirt ünü görmeyi beklemiyordum açıkçası. Hafifçe doğrularak 'abi? İyi misin sen ne oldu?' Diye sordum ve o gelip yatağıma oturdu. 'Sana tek bir sorum var Helin. Ve sen ilk seferinde her şeyi anlatacaksın. Tamam mı?' Bunu duymak beni biraz şaşırtsa da kabul ettim. 'Sor tamam.' dediğimde ' Neden Cem'in sana bunu yaptığını sakladın benden?' Duyduğum şeyle göz yaşlarım gözlerime hücum etti. Bir süre kızarık olduğunu hissettiğim gözlerimi abimden kaçırdım. Abim elini çeneme koyarak başımı yukarı kaldırdı. 'Anlat Helin.' dedi sesini sakin çıkarmaya çalışarak. 'Onu öldürürdün abi. Asla durmazdın ve ben birini öldürmeni tercih edemezdim. Gözünüzde sürekli korunmaya muhtaç, psikolojisi bozuk Helin olmayı tercih edemezdim. Yüzünüze her baktığımda utanmak istemedim.Yapamadım abi bilmiyorum. Lanet olsun ki hep içimde tuttum. Hep başka bir Helin gibi görünmeye çalıştım..' ağlayarak tamamladığım sozlerimle abimin yüzündeki öfke biraz olsun yerini üzüntüye bırakmıştı. 'Ne olursa olsun bu saklanacak bir şey değil Helin. Hani sana en yakın bendim kardeşim? Abine bile anlatmayacaksan kiminle paylaşacaksın?' O yumuşak sesine geri dönüş yapması içimi rahatlatsa da abimin bunu öğrenmesi yeterince huzursuzluk vericiydi. 'Özür dilerim... nereden öğrendin abi?' 'Özür dileme Helin. Bunu yapan kişiden!' Bunu duyduğum an ölmek istedim. Cem bir de abimin karşısına geçip yediği boku mu anlattı yani! 'Nasıl--' sözümü keserek 'döverek öğrendim Helin oldu mu? Yiğit ağzından bir şey kaçırdı ve bende aklıma takılınca gidip sorularımın cevabını o itte bulayım dedim.' sesi tekrar eski haline dönmeye başlıyor. Daha fazla dayanamayarak kendimi abimin kollarına bıraktım ve hıçkırıklarıma engel olmadan ağlamaya başladım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYATIM
Teen FictionSerinin ilk kitabıdır. Tüm bölümler düzenlenmiştir. Siyahın içindeki beyaz yok bu hikayede. Beyaz kız, siyah oğlanın aydınlığı olur diye bir şey yok. Benim hikayemde; çevresindeki tüm siyaha rağmen, -siyaha itilmesine rağmen- kendi renklerine tutunm...