3 AY SONRA HELİN'İN GÖZÜNDEN:
Kışın en güzel zamanları sanırım. Aralık ayını çok seviyorum. Ama tek sorun İzmir'in kar fakiri bir memleket olması. Neden peki neden? Bundan bir 4 yıl önce yağmıştı sanırım en son o da çok kısa sürede tekrar eridi zaten.. Aralık ayı bana güzel zamanları çağrıştırıyor nedense. Ama o güzel zamanları bu aralar hep ders çalışarak harcıyoruz. Yiğit ben ve Duygu sürekli çalışıyoruz. Duygu'yla aynı evde olmasak onunla da Yiğit ile olduğu gibi sadece okulda görüşebilirdik sanırım. Yiğit'i sadece okulda görüyorum ve buna rağmen özlüyorum. En son 2 hafta önce gezmeye çıktım. Ben ben Helin Kahya! En son 2 hafta önce çıkıp kafa dağıttı sonra tekrar derslere gömüldü. Tamam kabul ediyorum olması gereken bu ama mart ayındaki sınavda ne olacak hala kestiremiyorum. Güzel hazırlanıyorum fakat sınavı da böyle güzel hazırlamışlarsa allah bize kolaylık versin.
Hazır düşüncelere dalmışken ders çalışmayı bırakmak en iyisi olacak. Çalışma masamdan kitapları nefretle kapatarak kalktım ve kapıya yöneldim. Ben çalışmıyorsam Duygu da çalışmasın banane. Pat diye odasına girdiğimde zaten çalışmadığını ve yatağında kulağındaki kulaklık ile yayıldığını gördüm. 'E çüş! İnsan bir kapıyı çalar.' Derken kulaklığını çıkarırken yatağa attım kendimi. 'Sus kızım çok sıkıldım zaten. Ders ders ders anasını satayım. Artık Hidroklorik asit, basit makineler falan kusmaya başlarsam şaşırmasın kimse.' Isyanımı sonlandırırken Duygu da gülerek bana katıldı. 'Ben olasılık kusmayı tercih ediyorum, mümkünse bünyemi terk etsin. Ne lanet bir konu o be! En ufak işlem hatasında tüm soru çöpe.' Sözleri bittiğinde onun benden daha dolu olduğunu gördüm. Tam söze başlayacakken Duygu tekrar konuşmaya başladı. 'Böyle içip içip kafayı bulasım var.' Dediğinde anında 'aman sen içip kafayı bulma. Hatta bende. Biz ikimiz bir daha içmemeliyiz!' Diye cevapladım ve gülmeye başlayıp sonra birden ciddileşti. Ne oluyo lan! 'Bebeğim son içtiğinde Yiğit ile sevgili oldunuz hatırladın mı? Bence yine içersek bu sefer başka şeyler olur.' Diyerek göz kırpınca "başka şeyler"den kastının ne olduğunu tabiki çok iyi anladım. 'Bakalım ben istiyor muyum?' Diyerek başımı yastığa gömdüm. 'Neden istemeyesin, Yiğit'e güvenmiyor musun?' Sorusu üzerine gözlerimi devirip Duygu'ya baktım. 'Kendine güvenmiyor musun diye sorman gerekliydi.' Dediğimde anlamamış gibi gözlerime bakmaya başladı. 'Öyle bir şeyi tekrar yasadığımda nasıl davranırım bilmiyorum Duygu.' İçimdekilerin kısaca özeti buydu. Gerçekten bilmiyorum, ama bildiğim tek şey şuan buna hazır olmadığım. 'Özür dilerim.' Diyerek bana sarılmasıyla gözlerimin dolmuş olduğunu fark ettim. Neden böyle olmuştu şimdi? Dersten uzaklaşayım derken kötü anılara yakınlaşmak istediğimi hatırlamıyorum. Duygu ile aynı anda telefonlarımız çaldı. İkimizde ekrana bakıp ben 'Yiğit' dedim o da 'Arat' dedi. Ben telefonu açıp kulağıma götürürken odadan çıkıp kendi odama ilerledim.
'Alo sevgilim.' Sesi bile her şeyi unutturan tek insan işte.
'Ne oldu aşkım?' Dediğimde heyecanlı bir sesle cevapladı beni.
'Hazırlanın gidiyoruz.' Dedi. Nereye gidiyoruz yahu?
'Nereye?' Dedim sesimde ki şaşkınlığı gizleyemeden.
'Bozdağ'a.' Gayet normal bir şeymiş gibi bunu söylemesi biraz tuhaf değil miydi?
'Abim hayatta izin vermez Yiğit.' Üzgün sesimle konuştuğumda gülmeye başladı. Üzülmem gülünecek bir şey mi yani?
'Defne abla onu halletti merak etme, Kıvanç abinin haberi de izni de var.' Dediğinde ağzım açık kaldı. Cevap vereceğim sırada
'Şimdi hazırlanın 2 saat içinde kapıdayız.' Diyerek telefonu kapattı. Telefonun kapanmasıyla kapıya koştum ve bana doğru koşan Duygu'yla karşılaştım. Aynı anda sevinç çığlığı atarken zıplayarak birbirimize sarıldık. Sonra abimin sesi duyuldu. 'Tamam anladık sevgilileriniz haber vermiş, az sessiz olun da uyuyalım!' Gıcık şey ne olacak. Hayır hayır vazgeçtim. Canım abim benim.
---------------------------------
2 saatin sonunda ikimizde hazırdık. Şapkalarımızı takıp kalın kabanlarımızı giydikten sonra abimle vedalaştık. Sulu öpücük faslını da geçtikten sonra valizlerimizi asansöre koyup aşağıya indik. Arabaya dayanmış olan 2 yakışıklı varlığı görmemizle koşarak onlara sarılmamız bir oldu tabiki. 'Çok özledim.' Derken başını boynuma gömdü. Bende parmak uçlarıma kalkıp ona daha yakın olmaya çalıştım. 'Bende çok özledim.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYATIM
Teen FictionSerinin ilk kitabıdır. Tüm bölümler düzenlenmiştir. Siyahın içindeki beyaz yok bu hikayede. Beyaz kız, siyah oğlanın aydınlığı olur diye bir şey yok. Benim hikayemde; çevresindeki tüm siyaha rağmen, -siyaha itilmesine rağmen- kendi renklerine tutunm...