BABAMIN İŞİ BELLİ OLDU!

4.8K 172 8
                                    

Fotoğrafta Burak ve Cem

Benim içeri girmemle ikisi de yüzüme mal mal bakmaya başladılar. Allahım bu lütfen bir kabus olsun diye kendi kendime yalvarmakla meşgulken hızla sırama doğru yürüdüm. Tam çantamı büyük bir hırsla sıraya fırlatırken Burak gelip kolumdan tuttu. Yüzüne bakmadan konuşmaya özen göstererek 'Çek ellerini' dedim ama o resmen duymamış gibi davranıyordu. Aynı anda Cem de yanımıza doğru yürümeye başladı. Tüm sınıf bunlar ne ayak bakışları eşliğinde kendi aralarında mırıldanırken özellikle kızların birbirlerini dürtüyor olması çok canımı sıkıyor. Burak hala kolumdan tutarken 'Helin lütfen yüzüme bak' diye fısıldadı. Bir de nazik olmaya mı çalışıyordu yani bu gerçekten komik.! Cem de geldiğinde pislikleri iyice tamamlanmış gözükmeye başladı. 'Neden buradasınız?' diye sert bir sesle konuşmaya başladım. Burak zamanında onun için ölüp bittiğim hallerimi bilmese, tatlı benle hiç karşılaşmamış olsa çok kötü birisi olduğumu düşünürdü ama şimdi bu ses tonumun üzerinde hiçbir etkisi olmadığına eminim. 'Senin için geldik' Cem bunu derken tepemin tası iyice attı. Senin için geldik ne demek? Burak da onu onaylar gibi başını salladı. Resmen kafayı yemek üzereyim şuanda. Cem'e en sert bakışımı attım ve bunun için hiç çabalamıyorum gerçekten. Çünkü ikisinden de nefret ediyorum. Onlar tam anlamıyla benim hayatımın içine sıçtılar. Hoca sınıfa girdiğinde herkes yerine otururken Cem cam kenarına gitmişti ama Burak gelip yanıma oturdu. Hoca gelmemiş olsaydı ona yapacağımı biliyordum ama işte. 'Kalk git kankanın yanına. Hadi ne duruyorsun yanımda?' dediğimde yüzüme pişmanlıkla bakıp 'Bu derslik buradayım sakıncası yoksa.' dedi ama bu daha çok ''olsa da gitmem'' diye bağıran bir sakıncası yoksa deme şekliydi.

Hoca sınıfa şöyle bir göz attıktan sonra 'Aramızda yeni yüzler var ve Helin biriyle hemen kaynaşmış' dedi kinayeli bir sesle. Heh aferin ya bir sen eksiktin hocam sende gel!

Burak bir zamanlar o çok sevdiğim gülümsemesini suratına yerleştirdi ve ayağa kalktı. Zaten bu çocuktaki özgüven bir gün beni öldürecek. Hemen kendisini tanıtmaya başladı. 'Ben Burak Bayrak. Okulunuza çok özel bir nedenden dolayı arkadaşım Cem ile birlikte geldik. Babalarımız yeni bir işe giriyor ve bu okulla ilgisi olan kişilerle bağlantıları olacak' dediğinde ağzım açık kalmasın diye çok çaba harcadım. Sonra Cem de hemen ayağa kalkıp konuşmaya başladı, oysa ben o ikisinin görüntülerini bırakın seslerini bile duymaktan nefret ediyorum. 'Ben Cem Koç. Arkadaşımın da anlattığı gibi bu okula gelmemizin birçok nedeni var.' derken gözlerini bana çevirmişti. Hoca dahil tüm sınıfın bu bakışı fark etmiş olması canımı sıksa da hiç umursamamış hatta fark etmemiş gibi yapıp gözlerimi tahtadan ayırmamaya özen gösterdim. Cem ve Burak yerlerine otururken (Burak benim yanıma) hoca derse geçmişti. O lanet olası 40 dakika nasıl geçti bir ben biliyorum bir de Allah. Resmen bütün ders gözlerini üzerimden çekmeyen Burak, bir yandan da Cem ile bakışlarıyla anlaşmayı ihmal etmemişti. Gerçekten başladığım en kötü pazartesi sabahı bu ve ben zaten pazartesiden nefret ederim. Sonunda zil çaldığında hızla yerimden kalktım ama Burak kolumu tutup beni sıraya tekrar oturttu. Bu hareket gerçekten sabrımı taşırmıştı ve kimseyi umursamadan bağırmaya başladım. 'Ne cüretle? Cevap ver hangi cüretle bana dokunup istediklerini yaptırmaya çalışıyorsun. Gitmek istersem giderim senin zorunla burada oturacak halim yok!' sözlerim bittiğinde Cem dahil herkes bana dönmüştü. Burak hala nazik davranmaya çalışarak yüzüme bakıyor ve henüz gözlerinde öfke yok. Neden bu kadar sakin duruyordu bu? Sinirlense de benimde iyice çemkirmek için bir sebebim olsa. 'Senin için buradayım, senin için bir şeyler yapabilmek istiyorum Helin anlasana.' o yumuşak bir sesle bunları söylerken ben iyice sinirlendim ve Cem'in onu onaylar gibi dik dik yüzüme bakması nefretimi iyice büyüttü. 'Bak, eğer benim için bir şeyler yapmak istiyorsan o pisliği de yanına al ve cehenneme git. Bana en büyük iyiliğin bu olur!' diyip hızla yerimden kalkıp kapıya doğru yürümeye başladığımda kapının önünde hayretle bakan Duyguyla karşılaştım. 'Helin.. onlar. Yok artık bu bir şaka dimi ne işleri var bu okulda ya?' tutuk tutuk konuşmaya başlayan bir Duygudan daha tehlikeli bir şey yoktur.

HAYATIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin