BURAYI MUTLAKA OKUYUN BÖLÜMLE İLGİLİ BİR AÇIKLAMA.
LYS sınavını da atlatmis olarak düşünerek okumalisiniz bu bölümü, yani bir 3 ay daha geçmiş gibi düşünün arkadaşlar :) bu bölüm kitabımızın son bölümü, bana izin verirseniz iki hafta içinde ikinci kitaba yeni bölümler atmaya başlayacağım, üniversitede yaşayacakları şeyler olacak o kitapta. Bakalım Yiğit ve Helin aynı okulu kazanabilecekler mi? Kazanamazlarsa ilişkileri ne yönde değişecek hepsini ikinci kitapta öğreneceksiniz. Size tavsiyem bu kitabı kütüphanenizden kaldırmayın çünkü ben ikinci kitaba bölüm atmaya başladığımda size buradan haber veririm yani boşuna takip etmenize beklemenize gerek kalmaz. İyi okumalar.
-------------------------
Bu gün içimdeki heyecan yerini daha çok belli ediyor. Duygu ile birlikte alışverişe gideceğiz çünkü 2 gün sonra mezuniyet törenimiz var. Kendimize güzel kıyafetler almamız gerekiyor. Ben kafamdaki şeyi çoktan belirledim onun doğrultusunda bir şeyler almaya çalışacağım. Şortumu ve rahat bir t-shirt giyip saçlarımı dağınık topuz yaptım. Gözlerimin altına da siyah kalem çektikten sonra rimel sürüp yandan çantamı da çapraz olarak omzuma astım ve odamdan çıktım. Duygu'nun kapısını çaldım. 'Şşş süslü hazır mısın?' Dememle Duygu sinirli gözleriyle kapıyı açtı. 'Ben süslü müyüm gerçekten?' Dediğinde gülerek sarıldım ona. 'Eh işte biraz.' Diyerek ayrıldığımda 'ih işti biriz' diye taklidimi yapmaya çalışarak odadan çıktı. Duygu'nun belli bir tarzı yok aslında. O yüzden dolabında her türlü kıyafet bulunuyor. Genelde ruh haline göre giyinir kendisi. Bazen sırf siyahtır bazen rengarenk. Bazen salaş ve rahat şeyler giymeyi tercih eder bazen pullu taşlı şeyler. Kısaca alışveriş yaparken de ne hoşuna gidiyorsa onu alıyor. Hatta dolabında alıp kenara attığı ve bir kez bile giymediği parçalar olduğuna adım kadar eminim.
Abimden olağanca çokluğu ile para kopardıktan sonra onu öpücük yağmuruna tutup evden çıktık. Tabiki bizi tüm alışveriş merkezlerine götürüp istese de sesini çıkaramayacak kişi olan Bilal abiyi seçtik. Arat ve Yiğit gelse yarısında pes edip dönerler ki Yiğit daha önceki alışveriş günümüzde bunu açıkça dile getirmişti.
Veee yaşasın alışveriş merkezlerini alt üst etmek! 'Saldır Duygu Saldır' dediğimde AVM ye girdik ve önce MARKS & SPENCER'A giriş yaptık. Burada gerçekten güzel şeyler oluyor. Kıyafetlerin arasında kendimizi kaybederken elime yeşil prenses model bir elbise aldım. Prenses model ama yere kadar değil kısa. Ben asla uzun bir mezuniyet kıyafeti hayal etmedim. Üniversitede belki ama lise için daha şirin şeyler düşünüyorum. O yüzden hemen kabine gidip denedim. Duygu da mavi dar bir elbise denedi. İkimizde kabinlerden çıkıp aynadan önce birbirimize baktık. 'Helin bilemiyorum fazla kilon varmış gibi durdu sanki.' Dediğinde hemen aynaya döndüm ve gerçekten Duygu haklıydı. En az 5 kilo daha fazla görünüyorum. Bu elbiseler ne kadar güzel olurlarsa olsunlar ve siz ne kadar zayıf olursanız olun içine girdiğinizde hep şişman görünmek zorundasınız. 'Benimki de pek Mezuniyete uygun gibi olmadı ya. Ay sevmedim. Neden denedim ben bunu.' Diyerek kendini kabinin içine attı Duygu. Değişken bir ruh hali olduğunu söylemiştim. Bu mağazada üçer elbise daha deneyip hepsine geçerli bahaneler bulduktan sonra çıktık.
Yaklaşık 10 tane daha elbise denedim ve en sonuncuyu üzerimden oflayarak attım.
Bilal abi bizi alıp başka bir yere götürmek için arabayı çalıştırdı. 'Kızlar hiç mi yok istediğiniz gibi elbise ya çok yorgun görünüyorsunuz.' Diyince ikimizde telefonlarımızdan kafamızı kaldırıp 'yok abi yok' dedik aynı anda. Sonra Bilal abi de bizimle gülmeye başladı. 'Gerçekten yorgun mu görünüyoruz?' Diyerek çantasındaki aynayı çıkaran Duygu'ya gülümseyerek baktım. 'Yok ondan demedim konuşmadınız bile ya, tam 7 dakikadır sesiniz çıkmadı, dedikodu bile yapmadınız yani.' Sevgili Bilal abiciğimizin açıklaması bittiğinde ağzım açık kaldı. 'Biz o kadar çok mu çok mu konuşuyoruz? Allahım Bilal abi toplasan kaç saat görüyor o bile fark etmiiş.' Diyerek ellerimi yanaklarıma koyup aşağı doğru kaydırdım. Bilal abi tebessüm ederek yola bakmaya devam etti. 'Kıvanç abim ölsün o zaman. İkimizle aynı evde yaşıyor kızım. İkimizle bak. Sen ve benimle!' Diyerek daha çok Bilal abiye gönderme yapan Duygu'yu yine Bilal abi cevapladı. 'Allah Kıvanç beye sabır versin zaten size dayanıyor adam.' Diyince Duygu da benim biraz önce yaptığım hareketi yaptı.
-----------------------------------
Cama yapıştım. 'İşte bu Duygu işte bu. Ben bunu istiyorum. Benim olsun bu. Bana gel, gel bana, beni seç, birlikte finale gidebiliriz, be--' ağzımda hissettiğim elle sözüm kesildi. 'O ses Türkiye hadise modundan çık ve mağazaya girip elbiseyi al o zaman salak.' Diyerek kolumdan çekerek beni mağazaya soktu Duygu.
Çalışan kız bana uygun bedeni verdi. Hızla kabine girip üzerimdekilerden kurtuldum. Şort ve bu bol t-shirtü giydiğim için kendimi tebrik etmeyi de unutmadım tabikii. Bu sarı elbise tam bir harika dostum! İnsanın üzerine bu kadar oturur yani. Benim için dikmişler bunu ben anladım. 'Çık artık Helin hadi.' Diye seslenen Duygu'yu duyunca aynada kendimi izlemeyi bırakıp kabinden çıktım. Mağaza çok büyük değildi ve yanımızda duran bir kaç müşteri de benim çıkmamla bana bakmaya başladılar. 'Oha be çok iyi olmuş. Kaç tane denedin en iyisi bu valla.' Diyince gülerek Duygu'ya baktım. Tabiki en iyisi bu biliyorum. 'Kesinlikle çok beğendim.' Diyerek aynada biraz daha inceledim kendimi. Boyu biraz kısa ve hayatımdaki iki erkek buna kesinlikle kızacak olsa da bu elbiseyi almadan bu mağazadan çıkmam ben. 'Yiğit kızmasın.' Diyip göz kırpınca Duygu'nun benim iç sesim olup olmadığını düşünmeye başladım. 'Kızarsa kızsın, biraz söylenir sonra susar.' Diyerek tekrar kabine döndüm ve elbiseyi dikkatlice çıkardım. Bunu kesinlikle alıyorum. Kasada 269 tl 99 kuruş olan elbisemin parasını ödetikten sonra mağazadan çıktık. 'Sıra senin elbisen ve benim ayakkabımda.' Dediğimde Duygu'yu yanımda göremeyince etrafıma bakındım. 3 metre ötedeki bir mağazaya doğru adeta koşuyordu. 'Beklesene be!' diye söylenerek bende arkasından gittim ve Duygu yine beni beklemeden mağazaya giriş yaptı. Tahminimce sağ taraftaki mankenin üzerinde olan elbiseyi beğendi ve ben uzun istemiyorum dediğim halde bu elbise gerçekten güzel. 'Merhaba, Şu sağdaki elbisenin bedeni var mı acaba?' Duygu en kibar sesiyle konuştu ve "lütfen beden olsun" der gibiydi. Kadın hemen M beden bir elbise getirdi ve Duygu hemen kabine girdi.
3 dakika sonra kabinden çıktığında elbisenin fermuar kısmına ellerini koymuş birlestirmeye uğraşıyordu. 'Ne oldu kuzumm' diye ayağa kalkıp ona yaklaştım. 'Beli tam oturdu ama göğüs kısmından dar geliyor sanırım.' Diyerek dudaklarını bükünce hemen çalışan kadın yanımıza geldi. 'Bir büyüğünü verelim efendim, belini daraltırız onun.' Dedi ve bu mantıklıydı ama bizim fazla vaktimiz yoktu sadece 2 günümüz kalmıştı. 'Yarın elimizde olması gerekiyor ama yetişir mi?' Diye sorduğumda kadın heyecanla başını salladı 'tabi, biz hemen yollarız adresinizi verin yarın sabah evinize yollarız.' Dediğinde Duygu hemen kabul etti ve L beden elbiseyi denedi. Evet bu olmuştu belinden biraz alınınca tam gelecek bir elbise. 'Sence nasıl?' Sorusu üzerine 'hepsi senin mi yavrumm' diyerek Duygu'ya yaklaştım ve 'çok güzeel' dediğim sırada gülmeye başladı. 'Alıyoruz!' diye aynı anda bizimle ilgilenen kadına dönünce kadın bize bir tebessümle karşılık verdi. Duygu kabine girip elinde elbiseyle çıktı ve kasaya geçtik. 425tl ödetikten sonra adres verdik ve sıra ayakkabılarımıza geldi.
---------------------------
1 saat kadar da ayakkabı için dolaşıp ben siyah bir ayakkabı aldım Duygu ise gri bir ayakkabı aldı. Ve koşar adım Bilal abinin yanına yani arabaya döndük.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYATIM
Roman pour AdolescentsSerinin ilk kitabıdır. Tüm bölümler düzenlenmiştir. Siyahın içindeki beyaz yok bu hikayede. Beyaz kız, siyah oğlanın aydınlığı olur diye bir şey yok. Benim hikayemde; çevresindeki tüm siyaha rağmen, -siyaha itilmesine rağmen- kendi renklerine tutunm...