HAK EDECEK NE YAPTIM?

1.6K 71 1
                                    

Fotoğrafta Kıvanç,Yiğit ve Helin.

Dün olanlardan sonra gözüme bir damla uyku girmedi. Bu kadar halsizlik ve ilaca rağmen bir saat dahi uyuyamadım. Abim beni teselli etmeye çalışsada içinde bir yerlerde öfkesini de bastırmaya çalıştığını biliyorum. Bana kızgındı ama Cem'e daha kızgın... benim bir suçum yoktu ki. Ben o ikisini değil abimi korumaya uğraştım. Başkalarını düşünürken kendimi boşladım. Yaşadıklarımın hangisini hak ettim bilemiyorum. Başıma bunların gelmesi için ne yapmış olabilirim ki ben. Düşünceler beynimde dolanırken içimi bir sıkıntı kapladı. Aslında hiç gitmeyen bir sıkıntı, uzun zamandır benimle yaşayan bir sıkıntı... telefonumun çalmasıyla gözlerimi yavaşça ekrana kaydırdım. Yiğit mi? Allahım neden etrafımdalar!??! Sessize alıp telefonu kapatmasını bekledim. Sonra bir mesaj -lütfen aç Helin konuşmamız gerekli- en son konuşmamızda kolumun içine etmiştin resmen be! Biraz sonra tekrar aradı.
'Efendim Yiğit?' Sesim içimdeki sıkıntıyı konuşturuyor sanki.
'Helin ben olanları öğrendim, Cem anlattı abinle konuştuğu şeyleri. İstersen senin için abinle konuşabilirim.' Demesi içimdeki sıkıntının yerini sinire bıraktırdı.
'Anlamadım? Abimle ne konuşacakmışsın acaba?' Kinayeli bir şekilde konuşmam canını sıkmış olacakki bıkkınlıkla nefesini dışarı verdi.
'Tamam Helin seni düşünen de suç zaten.' diyerek telefonu yüzüme kapattı. Dıt Dıt... sesiyle karşılaşınca bir süre hayretle telefona baktım ve sonra telefonu sinirle yatağıma fırlattım. Saçma sapan konuşan kendisi birde gelmiş bana atar yapıyor. Gerizekalı!

Yiğit'in gözünden:
Lanet olsun ki o kıza yardım etmek istesemde o dik kafalı halini bir kenara bırakıp buna izin vermiyor. Hayır bu neyin ısrarı bırak işte konuşayım abinle seni suçlamasın boş yere. Bu ne başına buyrukluk böyle! Hayır zaten suç bende kardeşim bir bok yemiş diye kıza acıdım o piçin yaptığını biraz telafi edeyim bari diye düşündüm ama boşuna işte. Odada çalışma masamda böyle düşünceli bir şekilde otururken kapı çaldı. Cevap vermedim çünkü kimseyi istemiyorum, ama eğer gelme desem o kapının arkasındaki şerefsiz her kimse zorla girecekti. Ve beklenen sonuç! Cevap vermesem bile zorla içeriye giren pek sevgili kardeşim Cem. 'Ne var ne geldin?' Diye sorduğumda boş boş yüzüme baktı. 'İçimde tuhaf bir his var lan.' 'Cem siktir git senin hislerinle uğraşacak halim yok!' Sesimi yükselterek konuşmam kaşlarını çatmasına sebep olsada kalkıp gitmedi salak. Sinirlendiysen git işte! 'Yiğit ilk defa pişman oldum oğlum. Hayatımda ilk kez birine zarar verdiğim için pişmanlık duydum.' Hey kim girmiş bunun içine? 'söyle sen kimsin ve şerefsiz Cem'e ne yaptın?' Diye sorduğumda mal mal bana baktı ve hafif bir gülümseme ile karşılık verdi. Allah allah ne oldu buna böyle. 'İnsan olmaya karar vermiş olman ne hoş.' dediğimde pişmanlıkla bana baktı. 'Yiğit bir şey sormam gerekiyor ve sen doğru cevap vereceksin tamam mı?' Kim bilir altından ne çıkacak. 'Iyi hadi sor ve git artık.' dedim içimdeki sıkıntıya engel olamayarak. 'Helin'e karşı bir şey hissediyor olabilir misin acaba?' Sorduğu şeye bak ya aptalın ! 'Ne saçmalıyorsun lan. Bana ne Helinden neyinden hoşlanayım onun?' Diye karşı çıktığımda inanmaz gözlerle bana baktı. Derin bir nefes alıp 'eyvallah abi ne diyorsan öyledir.' diyerek dizlerinden destek aldı ve ayağa kalkıp odadan çıktı -çok şükür-.
Neden bana böyle bir şey sormuştu bu şimdi? Onu geçtim Helin'in adını duyduğumda ben neden heyecanlandım ki? Yoksa cidden ben bu kıza? Aman be töbe töbe. Dengesizin teki bir gülüp bir ağlıyor. Bir çok masum duruyor alıp kucağına sevesin gelir birde bir hırçın oluyor ki sorma gitsin. Hiç uğraşmam öyle tiplerle...

Kıvanç'ın gözünden:
Planım hazır. Önce bankada biriktirdiğim paralarla bir ev alacağım. O babamın parası sayılmaz benim yıllardır kendimden arttırıp kenara koyduğum para o. Demek bu güne kısmetmiş. İkinci olarak Helin'i hemen yanıma almam gerekiyor. Daha fazla o evde ona değer vermeyen bir adamla yaşamasına izin veremem. Sonra da teker teker Bayrak ve Koç ailesine özel olarak hazırladığım işkencelerimi uygulamaya koyacağım. Benim kardeşime bu denli zarar verişlerini en ağır şekilde ödemeliler öyle değil mi? Şuan her zaman takıldığım mekanda bana ayrılmış olan masada tek başıma kafa dağıtıyorum. Birde karşıda seksi bir şekilde dans edip bana bakarak dudaklarını ısıran bir kız var. Ne yapsam acaba kafamı birazda farklı şekillerde mi dağıtsam? Kıza belli belirsiz göz kırptım ve hemen fark etti. Daha kıvrak hareketler yaparak kendini iyice müziğin ritmine bıraktı. Sonra yavaş adımlarla - müziğe uygun- bana doğru yürümeye başladı. Gel bakalım... güzelmiş de. Masaya ulaştığında 'oturabilir miyiiim?' dedi biraz yayık bir şekilde konuşarak. Bu konuşmada kaşar olduğunu doğrular nitelikteydi. 'Tabi.' soğuk bir sesle konuşmuş olmam ilgisini çekse de çaktırmamaya çalışarak hemen dibime oturdu. Biraz daha dekolte giyseymiş göğüsleri tamamen görünecekmiş.. sarışın ve süper fizikli bir kız olduğunu düşünmeye başladığım sırada elindeki bardağın ucunda daireler çizmeye başlayarak seksi bakışlar attı bana. Bir kız ancak bu kadar iyi kur yapabilir. Tüm sıkıntılarımı bir kenara bırakıp düşünmemeye çalışarak kıza yaklaştım. O zaten dünden razı, elindeki bardağı yavaşça masaya koydu ve tek elini enseme dolayıp hafifçe saçlarımla oynamaya başladı. 'Adın ne?' Dedim biraz yaklaşarak. Gülümseyerek 'ben Neşe, ve sende Kıvanç.' dedi. Bunu duymamla tam gözlerinin içine baktım. 'Sen her gece buradasın, aslında bende buradayım ama anlaşılan varlığı fark edilen bir tek sen olmuşsun.' sözlerinin sonunda göz kırparak bakışlarını bana sabitledi. Ne tuhaf bir kızdı böyle. 'Seni fark etmeyerek eşeklik etmişim.' onun gibi göz kırparak sözlerimi bitirmemle hafifçe kıkırdadı. Eli hala saçlarımda dolaşırken biraz daha bana yaklaştı. Dudaklarımı boynuna yaklaştırıp o çekici kokusunun burnuma dolmasına izin verdim. Sonra boynundan uzaklaşıp dudaklarına yaklaştığımda direk öpmeye başladı. Burada daha fazla devam edemezdik o yüzden ondan ayrılıp elinden tuttum ve mekandan dışarı sürüklemeye başladım. Çıktığımızda Vale hemen arabamı getirdiğinde hızla bindik ve gaza bastım. 'Çok tatlısın Kıvanç. Bu kadar yakışıklı olman diğer erkekleri kıskandırıyor haberin olsun.' dedi sakin bir tonda. Kızın sesi bile tahrik edici çıkarken elimi tutup neredeyse tamamı açık olan bacaklarının üzerine koydu. 'Nereye gidiyoruz?' Diye sormasıyla 'otele.' diye cevap verdim. 'Kendi evin yok mu?' Hala tahrik edici bir sesle konuşuyordu. 'Kız kardeşim evde canım.' dediğimde hafifçe gülümseyerek 'oov seslerimiz duyulur haklısın.' diyerek elimi eteğinin altına doğru çekti. 'Hadi ama boşver oteli durdur şu arabayı Kıvanç.' demesiyle hayretle ona bakarken yolun ne kadar boş olduğunu gördüm. Arabada sevişmek ayrı bir fantaziydi.. 'Sen bilirsin güzelim.' diyerek daha tenha bir ara sokağa girip arabayı ışıksız bir yere park ettim. Zaten dışarıdan bakılınca içerisi görünmüyor. Kız anında üzerime atlarken ne meraklıymışsın kendini şey ettirmeye diye düşünmeden edemedim. Aradaki boşluktan yavaşça arka koltuğa geçerken benide üstüne çekti. Bende arkaya geçtiğimde koltuğa uzandı ve bacaklarını belime doladı. Benden daha sert öpüşüyor bu kız. Artık dayanamayarak üzerindeki dar askılıyı sıyırdım. Oda benim pantolonumu indirmekle meşgul oluyordu. Altında zaten etek olduğu için eteği çıkarmadan sadece çamaşırını çektim ve kendimi ayarlayarak üzerine uzandım. Kız en ufak hareketimde inleyerek beni daha çok tahrik ederken kulağına eğildim ve 'tam zamanında karşıma çıktın Neşe sana borçluyum.' Diye fısıldadım. O nefes alışını düzene sokmaya uğraşırken kesik kesik konuştu 'Bana değil Melih beye borçlusun yakışıklı.' diyerek boynumu emmeye başladı. O anda neye uğradığımı şaşırdım. Ne demek Melih beye borçlusun! Hareketlerimi sonlandırıp kendimi koltuğa attım sinirle kıza döndüğümde zevkle bana bakması öfkemi daha da körüklerken 'in aşağı seni fahişe.' Diye bağırdım. Yavaşça ve şaşkın bir şekilde doğrulup üstünü başını düzeltmeye başladı. Arabadan indim ve diğer tarafa dolanıp kapıyı açtım. Neşe'yi kolundan tuttum ve 'Sana in dedim!' Her heceye basarak konuştum. Ses tonum ve bakışlarım yeterince korkutucuydu zaten ama ben birde kolunu iyice sıkarak acı veriyorum ona. 'Melih bey sana bir şey söylememi istedi. Eğer aynı zamanda babanıda karşına alırsan gerçekten aptal olduğuna inanacakmış ve birde kardeşinin tecavüze uğradığı görüntüler internete sızdırılmak için hazırmış, en ufak yanlışında biter dedi.' Sözlerini bir bir sıralarken benim tek takıldığım ve korktuğum nokta kardeşimle ilgili olan kısımdı. Sertçe kolunu benden kurtarıp 'yine de Melih bey bana seni yaşattığı için teşekkürü hak etti.' diyerek öpücük attı ve arabadan inip yavaş adımlarla yanımdan uzaklaştı. Hızla direksiyona geçtim ve kornaya abandım. Aahhhh diye bağırırken bir yandan da kornayı sikip attım resmen. Arabayı çalıştırdım ve evin yolunu tuttum...

Helin'in gözünden:
İki gündür yatakta yatıyorum diye dinlenmiş mi oluyorum yani ben? Hayır aksine daha çok yoruldum. Duygu da benimle aynı durumda yazık hatta o hiç kıpırdayamıyor çünkü yaraları benimkilerden daha vahim durumda.. 3 saatlik bir telefon görüşmesinden sonra kulağımız uyuştuğu için kapattık. Duyduğum sesle irkildim bir anda. O ne ya! Abim mi geldi? Evin kapısını kim çarptı böyle? Sonra yaklaşan ayak seslerini duydum ve 'abiii sen mi geldin?' Diye seslendim. Sorumdan sonra ayak sesleri kesildi ve odamın kapısı açıldı. 'Evet ben geldim.' sesi yine sinirden ölecek maşallah! 'Abi neyin var?' Sorumla gözlerime dik dik bakmaya başladı, keşke sormasaydım diye iç geçirirken yanıma geldi ve bana sarıldı. Bende kollarımı boyuna sardım ve 'abi?... iyi misin?' Dedim kısık bir sesle. Abim benden yavaşça ayrılırken yandaki koltuğa oturdu. 'Cem sana nerede yaptı bunu?' Pat diye sorulacak soru mu bu abim şimdi ne yaptın sen böyle? 'O nereden çıktı simdi?' Dediğimde 'cevap ver Helin' dedi. 'Bir barda.' dedim bağırarak. 'Burak ve Cem'in arkadaşlarının işlettiği bir barda!' Sesimin titremesine engel olamıyorum. Çünkü her soru biraz daha içe götürüyor beni. Biraz daha aşağıya çekiyor sanki. Ben bu sorulardan kaçtım işte her şeyi saklayarak. 'Orada herhangi bir kamera var mıydı fark ettin mi?' Demesiyle hayretle abime bakarken sinirli bir gülümseme ile 'yok artık ya! Sence o an gözüm kamera görmüş müdür?' Dedim öfkeyle. Artık sesim titremiyor çünkü içimdeki sinir üzüntümü bastırmaya yetiyor. Abim pişman ve üzüntülü bir şekilde bana bakarak 'Özür dilerim birtanem özür dilerim' diyerek ayağa kalktı ve alnımdan öptü. 'Neden sordun bunu?' Dediğimde 'öyle gerekiyordu Helin,hadi uyu artık saat geç oldu.' Diyerek kapımı kapattı.

n1n

Umarım beğeniyorsunuzdur, elimden geldiğince heyecanlı bölümler yazmaya çalışıyorum. Ve beni sevindiren bir şey paylaşmak istiyorum, ABD, Almanya, Macaristan ve Azerbaycan'dan da okuyucularım varmış. Bunu öğrenmek beni çok mutlu etti. Herkese çok teşekkür ederim arkadaşlar. Bu insanlık için küçük benim için büyük bir adım ;D Okumaktan vazgeçmeyin canlarım :* ;)

HAYATIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin