Yiğit'in gözünden:
Sabah erken holdinge gittim. Sebebini bilmiyorum ama babam son zamanlarda fazla söyleniyor hiç ilgilenmiyosunuz işlerle diye. Benim pek sevgili kardeşim kıçını kaldırıp asla gitmeyeceği için bari kalkıp ben gideyim diye düşündüm. Arabadan inip anahtarı kapıda ki adamlara verdim ve babamın odasına yürüdüm. Kapı aralıktı ve Mehmet amcayla konuşuyorlardı. Kulak misafiri olmaya karar verdim. "Kıvanç tehditimizi aldı. Kız haber verdi." bu ses babama aitti. Ne tehditi bu ve hangi kız haber verdi? "Çok iyi. İşin Helin ile ilgili olması ona geri adım attıracak." Bunu söyleyen ise Mehmet amcaydı. Helin ile ne ilgisi var konuştukları şeylerin? Yine mi Helin'e bir şey yapmakla tehdit ediyorlardı Kıvanç'ı? "Cem iyiki tecavüz etmiş diyeceğim hiç aklıma gelmezdi be Ahmet." diyerek gülmeye başlayan babama son sürat sövmeye başladım. Nasıl bir insandı bu böyle. Kendisinin de bir kızı vardı ve nasıl böyle bir şeyi söyleyebilirdi? "O kayıtlar güzel yerde değil mi Melih? Aman ha elimizdeki tek kozdan da olmayalım." ne kaydı? Dur bir saniye hassiktir! Yoksa tecavüzle ilgili bir görüntü mü var ellerinde! Bunu bir kıza nasıl yaşatabilirler. Helin'e nasıl yapabilirler bunu. Ortaklıklarındaki sorunları bir kızın hayatının içine ederek düzeltmeyi nasıl düşünebilirler. Biraz daha dinlersem yakalanırım düşüncesi ile odaya girdim. İçimdeki siniri bastırmaya çalışarak. 'Ben geldim.' dedim ciddi bir tavırla. Babam tek kaşını kaldırıp bana baktı ve 'hangi dağda kurt öldü de geldin evladım hayırdır?' Demesiyle 'Gelmiyoruz diye söyleniyorsun ondan geldim.' diye cevap verdim sesimi kontrol edemeyerek. Mehmet amca 'ama sende başka bir şey var. Canın sıkılmış belikli.' dediğinde canımı sıkan şeyin onların şerefsizliği olduğunu söylemek istesemde sustum. 'Yok birsey. İzninizle odamdayım.' Diyerek yanlarından ayrıldım. Bir şekilde ne işler karıştırdıklarını bulmam gerekiyor...
Bir kaç saat holdingte oyalandım ama yaptığım hiç bir işe kendimi veremedim. Aklımda Helin'in zarar görme ihtimali dolaşırken nasıl verimli olabilirim ki? O kızı korumak istiyorum. Benim çevremdeki insanlar yüzünden canı yansın istemiyorum. Belki bir şeyler biliyordur diye Cem'i aradım. Uzun bir süre caldiktan sonra açıldı.
'Efendim' sesi uykulu geliyordu.
'Hala mı uyuyorsun lan?' Dedim öfke ve dalga geçmek arasında kalmış sesimle.
'Uyandım işte amk.' Dedi boğuk bir şekilde.
'Tamam şimdi hemen hazırlan kendine gel ve beni ara çok önemli bir konu var.' Diyerek telefonu yüzüne kapattım. Çabuk hazırlansa bari salak şey!
------------
Birazdan cem gelecek. Beni şaşırtan bir şekilde çabuk ayılmış. Hayret doğrusu bu çocuk iki günde resmen tam tur döndü. Kapıyı çalmadan içeri giren kişi ise tabiki Cemden başkası değil(!) 'Ne oldu bilader?' Bu tepkisi bile beni hayrete düşürüyor, Cem ve kinayesiz küfürsüz bir cümle.. 'Babamlar yine bir iş peşinde ve yine Helin zarar görecek' Diye özet geçtiğimde birden yumruklarını sıktı. 'Yeter lan yeter. Ne istiyorlar bu kızdan anlamıyorum. Ben o kızın belki de tüm hayatının içine ettim zaten, onlarda kazaya sebep oldular tamam bitti işte daha ne istiyorlar!' Ses telleri kopacak derecede bağırması gerçekten Helin'i korumak istediğine ve bu durumdan çok pişman olduğuna işaret. 'Sessiz ol. Duyup yanımıza mı gelsinler istiyorsun!' Dedim uyaran bir tonda. Sonra duyduğum konuşmalarını anlattım. Beni kaşları çatık bir şekilde dinledi. 'Böyle bir görüntüyü nerede saklamış olabilirler?' Diye sorduğumda bir süre düşündü ve aklına harika bir yer gelmiş gibi gözleri parlayarak bana döndü. 'Tabiki kasada.' Dedi. İyi de salak Cemcim sayın Melih Koç'a ait kaç tane kasa vardır acaba? 'Ama hangi kasada?' Dedim düşünceli bir tavırla. 'Ya evde ya da burda. Eğer onlar için bu kadar önemli ve tek kozlarıysa asla kendinden uzak bir yere saklamaz onu.' Bu çocuk babasını cidden iyi tanıyor.. 'O halde plan şu babam uyuduktan sonra sen evdeki kasayı kontrol et bende buraya gelip odasındakini.' dediğimde 'Anlaştık ajan Y' dedi hafifçe gülerek. Şu durumda bile gerçekten güldürecek bir şey bulmuştu. 'Çok konuşma hadi! Akşam görüşürüz ortak.' göz kırparak alaylı bir sesle konuşmamı sonlandırıp odadan çıkmasını bekledim. Artık Helin'e iyilik yapma sırası geldi de geçiyor.Cem'in gözünden:
Yiğit'in anlattıklarından sonra babama ve kendime olan öfkem biraz daha büyüdü. Aslında o yediğim halta çok şaşmamak lazım babama bir baksana bende onun yolundan ilerleyen bir şerefsizim. Ama artık değişim vakti. Artık benim yüzümden bu kıza zarar gelsin istemiyorum. İnsan mıyım lan ben! Artık insan olma vaktim gelmiş. Aslında ben neden gidip şimdi bakmıyorum ki evdeki kasaya? Çok akıllıyım kahretsin.
Eve geldiğimde hızla son kattaki babamın çalışma odasına yürüdüm. Sonra dank etti kafama! Mal cem aptal cem.. bir de ne kadar akıllıyım diyorsun salak cem! Ulan bu adam 7/24 odasını izliyor zaten kamerayla. Ben şimdi girsem beni görür. Aman neyse çok şükür girmeden aklıma geldi şu kamera muhabbeti.
-------------------------------------------------
Saat gece 01:00 babam tavuk gibi erkenden yattı ama biz Yiğit'le işi garantiye alıp geç saate kadar bekleyelim dedik. Telefonumu cebimden çıkardım ve Yiğit'i aradım.
'Ne oldu hala uyuyor dimi?' Direk bu soruyu sorması Helin'i kurtarmaya ne kadar istekli olduğunun göstergesi.
'Evet maşallah mışıl mışıl!' dedim Alaylı bir sesle.
'Tamam ben şimdi holdinge gidiyorum, kapıdaki adamlar ne oldu diyecekler ve odamda önemli bir belge unuttuğumu söyleyip içeri gireceğim.' açıklaması bitince istemsizce sırıttım.
'Anlaşıldı ajan Y. Dikkatli ol!' Dediğimde ufak bir kahkaha atıp tekrar ciddi sesine büründü.
'Yalnız yarın bunu yaptığımızı kayıtlarda görecek biliyorsun değil mi?' Bu soruyu bekliyordum bende ne zamandır.
'Evet biliyorum ama iş işten geçmiş olacak.' dediğimde
'Tamam haberleşiriz.' diyip telefonu kapattı.
Bende telefonu cebime koyup çalışma odasının yolunu tuttum. Kapının kilitli olmaması işime gelirken kıvrak bir hareketle hemen içeriye girip kapıyı kapattım ve gelelim kasaya. Masanın altına baktım ve kasa yok! Nerede lan bu kasa? Hep burda dururdu. Adama bak birde fantazi olarak kasanın yerini mi değiştirip duruyor yani!!
Odanın içinde biraz bakındıktan sonra pencerenin yanındaki küçük dolap ilgimi çekti. Gidip dolabı açtım ve evet kasa burda. Yemin ederim salak bu adam. Babam diye demiyorum akıl sıfır yani. İnsan kasayı pencerenin yanına mı koyar lan! Neyse ben buldum ya önemli olan o şimdi. Hemen bir kaç şifre denemeye başladım. Babamın doğum tarihi? Yok değilmiş. Benim doğum tarihim? Vay şerefsiz oda değil. Yiğit'in annesiyle evlendikleri tarih? O da mı degil. Şifreyi nerene soktun be adam. Yalnız onu geçtim ben bu kadar çok tarihi niye aklımda tutuyorum ki acaba? Son bir şey denemeye karar verdim. Annemle evlilik tarihleri. "15031989" aha vallada şifre doğru!! Vay be babama bak sen başkasıyla evlendi ama hala annemi unutmamış öyle mi? Oysaki kadıncağızı aldatmayı bilmiş ama. Neyse kasanın içini biraz kurcaladıktan sonra bir cd ve flash bellek buldum. İkisinide aldım. O sırada telefonum titremeye başladı.
'Efendim Yiğit?'
'Lan içeri girdim kasayı buldum ama şifreyi bulamıyorum.'
'15031989 yaz bakayım olacak mı?' Bir süre sessizlik oldu ve
'Oh be sonunda! Sen nerden bildin şifreyi? Neyin tarihi bu?' Çocuk iş üstündeyken bunun neyin tarihi olduğunu merak ediyor allahım Yarabbim.
'Ebenin tarihi Yiğit hadi bir şey bulursan ara.' diyerek telefonu kapattım.
Hemen masadaki laptop u açıp önce cdyi taktım ve görüntüyü açtım. Ekranda beliren şeylerden sonra kendimden nefret edeceğimi pek sanmıyordum ama ettim. Hemde ölesiye nefret ettim. Kız altımda debelenirken ben bir de ona tokat mı atmıştım? Zaten o da alkollüydü ve tokatım üstüne susmuş hatta kıpırdamamış. Bayılttım mı onu ben orda? Hiç hatırlamıyorum ki.. neyse bu cdyi kırıp yakmak lazım. Sıra flashta ne olduğunu öğrenmeye geldi. Burada bir sürü dosya var. "Dokunma!" Yazan bir dosya gördüm.Açtığımda içinden yine aynı görüntü çıktı. Sevgili zeki babam yine ilgi çeksin diye dokunma yazmış.(!) O dosyayı da tamamen sildikten sonra çekmeceden boş bir cd aldım ve flashla birlikte tekrar kasaya koydum. Odadan çıktım ve Yiğit'i aradım.Yiğit'in gözünden:
Kasada bir flaş ve bir cd buldum. Hemen alıp yan taraftaki bilgisayarı açtım ve içinde ne olduğuna bakmaya koyuldum. Gördüğüm şeyler içimde Cem'i öldürme isteği uyandırırken bu kıza gerçekten hayatının en kötü deneyimini yaşatmış olduğunu düşünmeden edemedim. O sırada telefonum çaldı. Arıyor bizim piç.
'Ne var?' Sesim gördüklerimin etkisiyle bu kadar sert çıkmıştı.
'Ne oldu lan? Ters bir şey mi var yoksa?'
'Bir şey yok tamam. Buldum görüntüleri şimdi siliyorum.' dediğimde bir süre bekledi ve pişman bir tonda konuşmaya başladı.
'İzledin dimi? Kendimden utanıyorum be Yiğit. Onları beyninden de silmeyi unutma kardeşim.' böyle pişmanlık dolu sözler etmesi içime işlerken bir yandan da tüm görüntüleri yok ettim.
'İşlem tamam.' dedim soğuk bir sesle.
'Şimdi başka bir cd bul ve flashla birlikte tekrar kasaya koy.' Dedi. Hayret be bunu iyi düşünmüş. Babam kameralardan önce kasayı kontrol ederse ölümümüz biraz daha gecikmiş olur.
'Tamam hallediyorum, sonra haber veririm.' diyerek telefonu kapattım. Cem'in dediklerini yapıp odadan çıktım. Zemin kata indiğimde korumalardan biri asansörün önünde duruyordu. Beni görünce 'Bir sorun mu var Yiğit bey?' Diye sordu. 'Yok bir şey işinize bakın.' Diyerek holdingten çıktım ve gördüklerimi sindirmeye çalışır bir şekilde arabama binip gaza abandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYATIM
Ficção AdolescenteSerinin ilk kitabıdır. Tüm bölümler düzenlenmiştir. Siyahın içindeki beyaz yok bu hikayede. Beyaz kız, siyah oğlanın aydınlığı olur diye bir şey yok. Benim hikayemde; çevresindeki tüm siyaha rağmen, -siyaha itilmesine rağmen- kendi renklerine tutunm...