"Hyung?"
"Oo Chanyeol, hoş geldin!"
"Hoş buldum." Kim Kyunghae bana sarılmak için yerinden kalktı ve kısa bir sarılıp selamlaşma faslının ardından "Otursana." diyerek bacak bacak üstüne atarak otururken beni de oturmam için eliyle yönlendirdi.
Karşısındaki koltuğa otururken ne diyeceğimi bilemedim ve sıkıntıyla iç geçirip etrafa bakındım. "Ne içersin, kahve?" sorusuna karşılık başımı salladım. "Olanları duydum," Kim Kyunghae'nin kahve istediğini tekrarlatmadan hemen giden kadının ardından Donghae söze girdi "Nasılsın?"
"Toparlamaya çalışıyorum." mahcup bir şekilde gülümserken başımı öne eğdim.
"Bu sektörde seni tanıyan herkes iş ahlakını babandan aldığını bilir Chanyeol. Kendini kötü ya da suçlu hissedeceğin bir durum yok ortada, bırak da asıl suçlular hissetsin bu duyguları."
"Öyle ama daha dikkatli olmam gerekirdi. Hadi ben neyse, Sehun ve onunla birlikte iki işçi de kötü yaralandı. Kendimi affedemiyorum bir türlü." sıkıntıyla iç çektim.
"Mühendisin suçunu senin üstlenmene gerek yok. Bırak çeksin cezasını." kahveler geldiğinde bir süre kahve içerek sessiz kaldı.
"Yine de, ben de bu işin içindeyim ve en büyük zarara uğrayanlardan birisi de ben oluyorum."
"Anladım."
"Hyung senden bir iyilik rica etmeye geldim aslında." başka çarem olmadığı için soluğu kapısında aldığım kişiydi Kim Kyunghae. Zamanında babalarımızın da birkaç ortak işi olduğu için birbirimizi az çok tanıyorduk.
"Tabii, söyle bakalım sana nasıl yardım edebilirim?" arkasına yaslanıp rahatça kahvesini yudumladı.
"Yaptığım projenin son kısmında problem çıktı bildiğin gibi. Şirket zararı karşılamıyor ve cebimden ödememi istiyor, ben de henüz proje tamamlanmadığı için hiçbir ödeme alamadım," kahve bardağımı sehpaya koydum ve utana sıkıla yüzüne baktım "buraya senden bir miktar para yardımı istemeye geldim hyung, proje biter bitmez paramı aldığımda ödeyeceğim."
"Hmm," baş parmağını çenesinde gezdirdi ve bir süre düşündü "ne kadar lazım?" lafı çok uzatmadan direkt soruyu sordu. Sehun ve Jongdae ile hesapladığımız gibi "Yüz elli bin dolar." dedim.
"Ne zaman ödeyebilirsin peki ya da ödeyememezsen yerine verebileceğin ne var? Bizim sektörü biliyorsun Chanyeol, teminat vermeden sana istediğin miktarı veremem."
"Haklısın hyung, dediğim gibi projenin son kısmında sorun çıktı. Son binanın tamamen bitmesi de en fazla üç ayı bulur. Eğer üç ayın sonunda borcumu ödeyemezsem," verebileceğim iki şey vardı: evim ve arabam "evimi ve arabamı teminat olarak verebilirim. İkisine de el koyabilirsin."
"Pekala, iki gün içinde hesabına yatırırım parayı."
"Teşekkür ederim hyung." yerimden kalktım ve el sıkıştım.
"Üç ay sonra görüşürüz Chanyeol."
"Görüşürüz." Kim Kyunghae'nin ofisinden çıktım ve hızla arabama geçip derin bir nefes aldıktan sonra telefonumu alıp Jongdae ve Sehun'un olduğu iş grubumuza "Para işini hallettim!!" diyerek ses kaydı attım ve telefonumu yan koltuğa attıktan sonra arabayı çalıştırıp evime sürdüm.
İki gün sonra projeyi tamamlamak için tekrar Çin'e gitmem gerekiyordu. Bunun için hazırlık yapmam gerekiyordu ve döndüğümden beri bir an olsun yanımdan ayrılmayan, evden her çıkışımda peşimden ağlayan minik kızım Bibi en büyük sorunumdu. Çünkü onu tekrar Çin'e götürmek istemiyordum. Oldukça yalnız kalıyordu ve yalnız kalması iyi bir şey değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DRAGON'S TEETH
Fanfictionİçimde yanan intikam ateşi, içinden sağ kurtulduğum alevlerden daha gürdü. -Byun Baekhyun