30. Bölüm (Final)

133 9 34
                                    

*Bölümün ilerleyen sahnelerinde ufak bir smut var. İyi okumalar~

----

Saatler süren uçak yolculuğum boyunca ne yapacağımı düşündüm ya da ne diyeceğimi. Aklımdan geçen şeyleri yapmayacağını biliyordum. Buna emindim hatta. Ama...

Ama o pozlar aklımdan geçenleri doğruluyor gibiydi. Tanrım Chanyeol nasıl yapabilirdi bunu, nasıl?!

Uçaktan indiğimde Bay Cho beni bekliyordu.

"Hoş geldiniz Bay Byun, şirkete mi geçmek istersiniz eve mi?"

"Eve gidelim hyung, şirkete gidecek halde değilim." arabaya geçtiğimde Bay Cho direkt olarak evin yolunu tutmuştu.

Bana o görüntüleri atan kişi Bay Cho'dan başkası değildi. Chanyeol'ün toplantıda olduğunu söyleyerek atmıştı üstelik ama bu nasıl bir toplantıydı?

Eve ulaştığımızda arabadan inmeden önce bir müddet arabada hangi eve gideceğimi düşündüm. "Bay Park şirkette efendim." ancak Bay Cho neden beklediğimi anlamıştı elbette. Beni çok iyi tanıyordu. Başımla onaylayıp eve çıktım.

Valizleri kendi evime koyduktan sonra vakit kaybetmeden direkt Chanyeol'ün evine girdim ve bir iz bulabilmek adına etrafı kolaçan ettim. O kadından yana herhangi bir iz bulmak adına... Ancak hiçbir şey yoktu. Ev bıraktığımdan çok daha temizdi ve bu beni daha da şüphelendiriyordu.

Hiçbir şey bulamayınca kendi evime geçtim ve bir duş aldıktan sonra rahat şeyler giyinip kendime şarap açtım. Şarabımı içerken biraz daha düşündüm.

Benimle bu yüzden mi uzun uzun iletişim kurmuyordu artık? Bu kadar çabuk mu sıkılmıştı benden? Her şeyi bu kadar kolay silebilir miydi gerçekten? Kafayı yemek üzereydim. Telefonum çalmamış olsa yiyecektim de.

"Efendim?" telefonu açtığımda çatlayan sesime küfrettim.

"Baek? İyi misin sen?" boğazımı temizledim.

"İyiyim iyiyim."

"Geldin mi diye aramıştım."

"Geldim." Arayan kişi Jongin'di sevgilim değil.

"Neredesin şu an peki?"

"Evdeyim Jongin, bir şey mi oldu?"

"Ha yok, sordum öyle. Direkt şirkete gelirsin sanıyordum ben."

"İnan hiç gelecek halde değilim. Önemli bir şey varsa da mail atmanı rica edeceğim hatta."

"Yok, dediğim gibi geldin mi diye sormak için aramıştım. Sonra görüşürüz öyleyse."

"Görüşürüz Jongin." telefonu kapattım ve kendime bir şarap daha açtım. Chanyeol aramıyordu ve Jongin bir garipti. Neler döndüğünü bilmiyordum ve bu bana kafayı yediriyordu.

Ben de alkole sığınıyordum. Önceki halime dönmüş gibiydim. Bir şeyleri unutabilmek için alkole sığınıyordum ve kendimi kaybedecek kadar içtikten sonra olduğum yerde sızıyordum. Yine aynı herif olmuştum işte.

Sabah başımın ağrısıyla uyandığımda aç karnına iki ağır ağrı kesici alıp hazırlandıktan sonra evden çıktım. Şirkete gidesim olmasa da sorumluluklarımdan kaçamazdım.

"Günaydın Bay Byun." şirkete girdiğimde selam veren çalışanları ben de başımla selamladım ve odamın yolunu tuttum.

Koltuğuma oturduğum gibi odama giren Ayong'a baktım. "Günaydın Bay Byun. Öncelikle hoş geldiniz."

"Günaydın ve hoş buldum Ayong. Programı özetlemeden önce bir kahve rica edebilir miyim?"

"Tabi." Ayong iki dakika içinde geri dönüp masama filtre kahvemi koyduktan sonra programımı özet geçti. Geçirdiğim üç haftadan daha yoğun değildi, sadece iki toplantım vardı ve bunların biri dışarıdaydı.

DRAGON'S TEETHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin