5. Bölüm

180 22 7
                                    

  Günlerdir süren uykusuzluğum yüzünden araba sürmeye dahi halim olmadığı için taksiye bindim ve Junbi'ye vardım. Yavaş adımlarımla beş dakikalık yürüyüşten sonra içeri girip sessizce masaya oturdum ve boş olan midemi masaya konan viskiyle doldurdum.

  Benden hemen sonra gelen Jongin'e çantamdan sunum dosyasını verip sessizce oturmaya devam ettim. "Sen iyi misin?" Jongin elini omzuma atıp dostça sıkmıştı. Başımı sallamakla yetinmiştim. "Emin misin?"

  "Sanırım hastayım biraz." diyerek geçiştirdim ve yeniden sessizliğe gömüldüm. Buraya gelmeden önce sunumu benim yerime yapmasını rica etmiş ve gerekli detaylardan bahsetmiştim. Diğerleri gelene kadar dosyayı incelemesi için uzattığım için konuşmayı kısa kesip bakışlarını yazılarda gezdirdi.

  Kiki'yi hala bulamamıştım ve bu canımı sıkan konuların başında geliyordu. O günden beri neredeyse hiç uyumamıştım ve gözlerime aynı anda onlarca diken batıyor gibi hissediyordum. Uykuya her girişimim başarısızlıkla sonuçlanıyordu. Yandığımı hissedip yataktan fırlıyor ve uyuyamıyordum. Bu yanma hissini engellemek için birkaç gündür camımı açıp yatmayı deniyordum ve sanırım soğuk kapıp hasta olmuştum. Çünkü uykusuzluğumun yanı sıra aşırı halsiz ve yorgun hissediyordum.

  Diğerleri de tek tek gelince toplantı başlamıştı. Sunumu önce biz yapmıştık. Jongin'in işin içinden güzel çıktığına inanıyordum çünkü detaylara kafamı veremeyecek kadar yorgun hissediyordum ve konuşmaları pek net duyamıyordum.

  "Baekhyun sence?" kulağıma gelen soruya ne sorulduğunu bilmeden başımı aşağı yukarı sallayarak onay verdim. Elime aldığım kalemle oynarken önümdeki kadehten bir yudum aldım. Sehunların ekibinin sunumu başlamıştı tahminlerime göre. Uzun boylu biri -tahminlerime göre Park şerefsizi- sunumunu yapıyordu. Ben ise her şeyden soyutlanmış bir halde sadece içiyordum.

  "Hepinizi bekliyorum!" ayağa kalkıp konuşan Kim Junmyeon kimi nereye bekliyordu, o an pek ilgilenmiyordum. Umarım sonradan sormak aklıma gelirdi. Ortamda neler olup bittiği hakkında zerre kadar fikrim yoktu. Bana neler olduğunu da bilmiyordum. Hasta mıydım, sadece uykum mu vardı yoksa sarhoş muydum? Hiçbir şeyi ayırt edecek halde değildim ve kafam çok bulanıktı.

  Omzuma konan elle etrafa bakındım. "Baek?" konuşan kimdi? "Toplantı bitti burada oturmaya devam mı edeceksin?" başımı iki yana salladım ve oturduğum yerden kalktım. "Hiç iyi görünmüyorsun." kolumdaki elin sahibine tutunarak yürümeye çalıştım. "İyiyim." verdiğim cevabın duyulup duyulmadığından bile emin değildim.

  "Eve kendin gidebilecek misin?" başımı olumlu yönde salladım. "Taksi ile geldim." diye konuştum yeniden.

  "Bekle sana taksi çağırayım, işim olmasa ben bırakırdım seni." kulağıma ulaşan fakat algılarıma ulaşamayan cevaba hiçbir tepki vermedim. 

  Taksinin arka koltuğuna birinin yardımıyla oturdum ve başımı geri yasladım. Aradan ne kadar geçtiğini bilmediğim bir zaman sonra şoförün kolumu dürtmesiyle yarı açık gözlerimle etrafa baktım. "Geldik." başımı sallayıp cüzdanımdan ne kadar olduğuna dikkat etmeden bir meblağ uzattım. Şoför "Ödendi." dese bile parayı bırakıp arabadan indim ve evime doğru yürümeye başladım. 

  Asansörün önüne geldiğimde bir süre bekledim fakat asansör gelmeyince merdivenlere yönelip tek tek katları çıkmaya başladım. Kendi katıma geldiğimi düşününce anahtarımı çıkarıp deliğe sokmaya çalıştım ama girmiyordu. Kendi katımda olduğuma emindim oysa, neden girmiyordu ki?

  Bir süre sonra pes edip yere oturdum ve karnıma çektiğim dizlerime alnımı dayadım. Sabah bulanık olan zihnim şimdi kararmıştı.

---

DRAGON'S TEETHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin