"Şimdi sana ben Litch'in gücünü veriyorum!'
Aniden gözlerim karardı ve görüşüm tamamen durdu. Her yer kap-karanlıktı. Vücut ısım dengesizleşmeye başladı. Bir ateşler içinde kalıyor, bir soğuktan donuyordum. Yavaştan tüm vücudum titremeye başladı. Litch'in Ruhani Enerji'sinin vücudumda aktığını hissedebiliyordum. Son derece acı veriyordu. Yarasa'nın hâlen bana yumruk attığını hissedebiliyordum, fakat şuan yaşadığım şeyin acısı darbelerini bastırıyordu. Tamamen içgücülerime güvenerek yumruğunu tutmaya çalıştım. Başarılı bir hamleydi, yumruğu elimdeydi. Elimle yumruğunu ezip kemiklerini kırdığımı hissedebiliyordum. Kemiğini kırmamla gözlerimin açılışı bir olmuştu. Bana doğru şaşkınlık ve korkuyla dolu bakan bir çift göz görüyordum. Elimi çektiğim gibi geri adımlar atıp gözlerimin içine baktı.
"Sen- Sen insan mısın! Deminki çocuk olamazsın! Bu güç..."
"..."
"Cevap versene! Bu karanlık aura bir insana ait olamaz-"
Sözünü bitirmesine izin vermeden bir göz kırpımıya önünde belitdim. Elim doğrudan Yarasa'nın boyuna gidiyordu, kaslarım sanki benden izin almadan hareket ediyordu. Ona öfkemi kusmak istememe rağmen konuşamıyordum. Vahşi bir yaratıkmışım gibi sadece hırlıyordum.
"SEN O BÜCÜR DEĞİLSİN!!"
"Haklısın! Ben iblis Litch. Şimdi seni geldiğim yere, cehennemin derinliklerine göndereceğim!"
Diye Litch ağzımı kullanarak konuşturdu.
"İblis mi? Nedir bu, bir tür şaka mı?! Her neysen bırak beni!"
"Yıllar sonra elime bir oyuncak verdiler ve onu öylece salayım mı? Asla!"
Dedi ve kontrolü devralıp Yarasa'ya sert bir yumruk indirdi. Darbenin etkisiyle fırlayıp sütuna çarpıp onu parçaladı. Ardından kontrol tekrardan bana geçti.
Hançerimi yerden alıp hızla fırlayarak karnını deştim. Tam bu sırada kollarımdan tuhaf bir madde çıkıp Yarasa'nın üzerine doğru ilerlemeye başladı. Hızla hançeri atıp kellesini kavradım. Ardından havaya kaldırıp saray duvarlarına götürdüm."N- Ne yapıyorsun? Anlaşabiliriz! Baban hakkında bilgi verebili-"
Yine sözünü bitirmesine izin vermemiştim. Zar-zor görüyor, duyuyordum. Dediğini bile anlamamıştım. Yarasa'yı var gücümle duvara fırlattım, duvarı parçalayıp doğrudan önündeki kuleye savruldu. Kontrolün bende mi, yoksa Litch'te mi olduğunu bilmiyordum. Tek bildiğim onun ölümünün kesinliği idi. Ben ne olduğunu anlayamadan Yarasa'nın önünde belirdim. Havada süzülüyordum. O ise yarı baygın halde nefes almaya çalışıyordu. Kolundan kavrayıp havaya kaldırdım.
Her ne kadar belli olmasa da, deli gibi acı çekiyordum. Litch'in enerjisi fazla ağırdı.
"Haa? Çok zayıfmışsın, seninle nasıl eğleneceğim ki!"
"D- Dinle beni iblis. Eğer gitmeme izin verirsen bir daha geri dönmem!"
"Ha? Hâlâ konuşabiliyor musun? Madem bu kadar gidip gelmemek istiyorsun, sana istediğini vereyim! Yan ve kül ol!"
Dedi Litch, "Cehenneme tek gidişlik bilet!" Diye ekleyerek.
Bir anda Yarasa'yı tuttuğum elim tutuşup yanmaya başladı. Alev hızla kolundan tüm vücudunu kapladı. Çığlıklar içine yanıyordu, ben ise sessizce izliyordum. Tamamen kül olana kadar bekledim.
"Nasılmış? İlk kez birini öldürdün."
Diye sordu Litch.
"Tek hissedebildiğim acı, başka bir şey hissedemiyorum!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alvin'in Macerası
Adventure[Bir süreliğine rafa kaldırdım] Kurgusal bir evrende geçen "Alvin'in Macerası" isimli hikayenin, baş karakteri olan Alvin Flores'in başına gelen, bir takım kötü olaylardan sonra, intikam arayışı için yola çıkar. Fakat bu yolda yeni amaçlar edinir, y...