"Dido! Aç şu kapıyı yoksa ben havlu ile açacağım."
"Tamam, tamam kes."
Saçlarımı toplamaya çalışırken koşar adımlarla kapıya gidiyordum. Sabahın köründe kimin geldiği hakkında hiçbir tahminim yoktu ama ısrarla çaldığı zille ilgili sinirlerimi yatıştırabilecek planlar yapıyordum.
"Ay tamam be patlama sende sabah sabah."
Tokayı son kez dolayıp kapıyı bütün gücümle açtım. Bilerek yaptığım bir şey değildi, sadece o an için içimde biriken sinir bu şekilde dışarıya çıkmıştı. Kapı hızla açılıp duvara çarptı. "Kapısız bir evde yaşamak riskli bir deneyim olur." Ağzım açık karşımda ilk defa eşofman ve tişörtle gördüğüm yüzbaşına bakarken o benim aksime keyifli gözüküyordu.
"Sana da günaydın Didem."
Gözlerimi kırpıştırıp gözlerine baktım. Algılarım sanki kapanmış gibiydi. Sadece gözleri vardı. Yine. "Kimmiş?!" Abimin odasından ulaştırmaya çalıştığı sesi ensemden tutup beni âna attı. Kapının ağzından çekilip elimle içeriyi gösterdim. "İçeri geçmez misin?" Gözleri birkaç saniye içeride dolaşsa da cıklayıp elinde tuttuğu poşeti uzattı. "Bu ne?" Merakla gözlerimi eczane poşetinde gezdirdim. Hamilelik testi mi almıştı yoksa.
"Alnını çarpmıştın ya hani onun için dün akşam araştırıp en iyi gelen kremi aldım sabah koşuya çıktığımda." Ne diyeceğimi bilemez halde kalırken yüzündeki gülümsemenin yerini alan mahcubiyeti izledim. Sahiden araştırıp sabahın bir köründe krem mi almıştı?
"Kimmiş yavrum sabah sabah?" Abimin bıkkın sesi yaklaşırken kapıdan çekildim. Yüzbaşını görünce birkaç saniye afallayan abim hızla toparlanıp elinde saçını kuruttuğu havluyu bir kenara fırlattı. "Hoşgeldin Akser, geçsene içeriye." Abim bana yandan bir bakış atıp yüzbaşını içeriye davet etti. Omuz silktim. Ben zaten davet etmiştim.
"Yok gelmeyeyim. Küçük hanım dışarıya çıkıyor anladığım kadarıyla, sen de pek müsait gözükmüyorsun gözüme. Sonra müsait bir zamanda Aleda ile beraber geliriz."
"İyi, sen bilirsin görüşürüz o zaman. Alttan alttan soğuk geliyor doğabilecek çocuklarım donmadan gidiyorum." Abimin terbiyesiz söylemelerine onun yerine ben utandım. "Ya senin terbiyen nerede acaba? Adam yüzbaşın, yüzbaşın!" diye fısıldadım yüzbaşının duyamayacağı bir tonla. Sadece gözlerini devirdi ama gitmedi.
"Yüzbaşım tesistede de böyle mi bu?"
"Elinde sarı bezle koca tankı temizlemek istemediği sürece böyle değil." Ağzım açık kaldı. Yıllar önce gördüğüm tankın boyutlarını kafamda tarttıktan sonra ise büyüyen şaşkınlığımı mümkün olduğunca elimin ardına gizlemeye çalıştım. Güldü. Gülerken kısılan gözlerinin kenarında oluşan küçük çizgiler sanki birer uçurumdu ve dokunsam ben de o uçurumdan düşecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERMİSİZ VURGUN
Teen FictionHayatı bir gecede değişen Yüzbaşı ve Didem... Yaralanan abisi için endişelenen Didem Kopmaz abisinin göreve gitmesini istemediği için gizlice abisinin komutanına yazar. Askeri için endişelenen Yüzbaşı hiç düşünmeden evlerine gelirken ikisininde bir...