9. İHTİMALLERİN ZEHRİ

25.4K 1.2K 391
                                    

Merhabalaar

Ara 2 haftayı geçti ama geç olsun güç olmasın diyelim.

Başlamadan önce oy verirseniz çok sevinirim.

Bol bol yorum yapmayı unutmayın.

Keyiflice okumalar.

Gök Nerede - Mabel Matiz Bana Da Sorma - Güncel Gürsel Artıkyay

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gök Nerede - Mabel Matiz
Bana Da Sorma - Güncel Gürsel Artıkyay

🍁

Büyük bir şaşkınlık bedenimi ele geçirmişken sadece çöktüğüm yerde kalmak istiyordum. Öyle bir şaşkınlıktı ki hissettiğim, birisi karşıma çıkıp abin aslında abin değil dese bu kadar şaşırmazdım. Kafamdan binbir soru geçiyor, binbirinin de ucu aynı adama dayanıyordu. Bana bakmış mıydı? Bana baksa fark ederdim. Onun zifiri siyah gözleri ne zaman beni bulsa bedenim deliniyor gibi hissederdim, yine öyle hissederdim baksaydı. Diana'nın saçmalamış olduğunu düşünmek istiyordum ama ilk karşılaştığımız andan beri üzerimizden çekilmeyen bakışlarından bir şey kaçmayacağını fark etmiştim. Belki de yanlış yorumlamıştı. İnsanlar konuşurken yüzüne bakmak gerekirdi ve Yüzbaşı'da ben konuşurken fark ettirmeden yüzüme bakmıştı ve o da gözlerinde gördüklerini yanlış anlamıştı. O gözlerde ne olduğunu biliyordum. En az bende olduğu kadar yaşanamayanların kırgınlıkları ve sözlerin kesiklerinden sızan kanlar vardı. Eğer gözlerinde hala onlar varsa bu pek ala yanlış anlaşılabilirdi. Peki ya doğruysa? Bunu düşünmek bile istemiyordum.

Oturduğum koltuk, içinde bulunduğum balkon dar gelmeye başlamışken hışımla koltuktan kalkıp balkondan çıktım. Ev nispeten boş sayılırdı. Abim vardı, horultusu buraya geliyordu. Ben vardım, içimdekiler dışarıya çıkıp vücut bulsalar ev tıka basa dolardı. Büyük, koşmaya yakın adımlarla odama gidip dolaptan elime geçen ilk uzun ama ince hırkayı alıp anahtar ve telefonumu şortumun cebine sıkıştırdım. Odamdan çıkan adımlarımın direkt olarak hedefi evin kapısıydı. O adımlara uyup kapıyı açtım, eşiğin dibinde duran ayakkabılar beni kısa bir an eski bir anının içine çekerken kendimi can havliyle o anıdan kurtarıp yarım yamalak spor ayakkabılarımı giyip ses çıkartmamaya özen göstererek kapıyı kapattım. Abim duysa muhtemelen izin vermezdi ama gitmek zorundaydım. İçimi dökmezsem içim beni öldürecekti.

Binadan koşarak çıkarken loş sokakta adımlarımı yavaş ama tempolu tuttum. Adımlarım seri bir şekilde ilerlerken tedirginlikle sürekli etrafımı kontrol ediyordum. Çevremde kimse olmadığını biliyordum, sadece içimde öyle bir şüphe vardı ki bedenimi ele geçirmiş gibiydi. Adımlarımı daha da sıklaştırırken telefonumu açıp direkt olarak Ruken ile olan mesajlarımızı buldum.

Didem: Kapıyı açman lazım

Didem: İyi değilim

2 bina ötesindeki evlerinin önüne gelmişken sabırla binanın önünde beklemeye başladım ve yalnızca saniyeler geçmişti ki gece kuşum mesajı görmüştü. Bir şey yazıyor gibi görünse de yazmadı ve sadece 1 dakika içinde binanın kapısının otomatikten açılışının sesi geldi. Ağır kapıyı var gücümle itip kendimi içeriye atıp direkt olarak merdivenlere yönelip dördüncü kattaki evlerine koşar adımlarla çıktım. Nefesim daralıyordu ama nefesim içimdekiler benimle kaldıkça daha çok daralıyordu.

MERMİSİZ VURGUN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin