25. HİSLER VE DÜŞLER

6.3K 455 108
                                    

Hellooo

Görüşmeyeli uzuun zaman oldu, umarım hepiniz iyisinizdir. Biliyorum çoğunuz bana kızgın ama (bana göre) geçerli nedenlerim vardı. Açıkça söylenemeyecek ama yazmaya değil moralim, vaktimin bile olmadığı bir zamandan geçtim maalesef. Bunun için hepinizden özür dilerim tekrar ve tekrar.

Sizi daha fazla tutmadan bölüme alayım o zaman artık. Okurken bol bol yorum yapmayı unutmayın hem hasret gidermiş oluruz.

Keyifli okumalarr

🍂





25. HİSLER VE DÜŞLER

Sezen Aksu - Bu Gece
Mavi Gri - İlaç Ol Yaralarıma

Abimin keşkesi, benim kimsesizliğim olmuş gibi hissediyordum. O bana öylece sırtını dönüp aksaya aksaya giderken dış kapı çarpana kadar odasına gidiyor sanıyordum. Çelik kapı sertçe çarparken bütün evi sallamıştı. Dilinde tuttuğu, bana kızarken beni kırmamak için sakındığı kelimeleri ellerinden sakınamıyordu. Biliyordum, evin içinde olmasam o kapıyı çarpmakla kalmaz parçalardı bile.

Gitmişti.

Beni koca evde, onun için kaldığım koca evde bir başıma bırakıp gitmişti.

Gözyaşlarım tıkanmış gibiydi. Boğazımın tam ortasında bir şelale doğmuş usul usul göğsüme akıyordu ama göz yaşlarım akmıyordu. Kalbim sıkışıyordu ama aldığım nefesler bile huzurlu bir uykunun kollarındaydı. Bunun adı neydi? Kabullenmek miydi? Olamazdı, ben abimi kaybetmemiştim. Babamı kaybetmiştim, annemi kaybetmiştim ama abimi kaybetmezdim.

"Akser..."

İsmi dudaklarımdan bir ölünün çektiği son şehadet gibi dökülmüştü dudaklarımdan. Gözlerim bir anda gözlerine çıktı. Endişeyle bana bakan gözlerinin geri kalanını göremiyordum bile. Her şey silinmiş, zaman durmuştu adeta. Şu an sadece onun gözlerinden ibaretti. İlk defa onun gözlerini görmek istemedim çünkü gözlerinde kendimi görüyordum. Abisinin terk ettiği o kadından nefret etmek istiyordum ama Akser o kadını seviyordu.

Şimdi bir mucize olsa bedenimi ikiye bölseler bir yanım koşa koşa hiç düşünmeden abimin arkasından gider diğer yarısı Akser'in göğsüne sığınırdı ama o mucize gerçekleşmiyordu. Mucizelerin sadece masallarda gerçek olduğunu ve masalların da birer yalan dünyası olduğunu kabul etmek için bir hayli büyüktüm. Bu yaşıma kadar kendimi her zaman mucizelerle kandırmıştım. Sahte umutlar beni kötülüklerden koruyacağını sandığım yorganımdan farksız olmuştu her zaman.

Abimin peşinden çaresizce koşarken benim için mucizelerin babamla birlikte toprağın altına girdiğini kabullenmiş bir kız çocuğuydum. Ayaklarım dolana dolana merdivenlerden inerken artık annemden korkup altına girdiğim yorganın içinde babamın bir anda kapıya geldiğini hayal etmiyor, annemin karşısında dimdik duruyordum. "Abi!" diye bağırdım apartmandan henüz çıkmamışken. Sesimin büyük kısmı apartmanda kalmış, her bir katta misliyle yankılanmıştı.

Apartmanın bahçesinden çıkmak üzere olan abim durdu. Başını bana değil havaya çevirirken İzmir'e sonbahar geldi. Düzensiz aralıklarla düşen tok damlalar saçlarımın arasına sertçe çarparken abim gülümsüyordu. "Benim karşımda durabilecek kadar mı gerçekten?" Islanan yüzünü bana çevirdi. Dudaklarındaki tebessüm kırıktı. Cevap veremedim. Vereceğim bir cevapta onu tamamen kaybetmekten korktum.

MERMİSİZ VURGUN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin