Herkese Merhaba deyip, daha fazla uzatmak istemiyorum. Bölüm sizindir. İyi okumalar :)
Bölüm şarkısı:
Charlie Puth - Attention
Rol yapmaya ne zaman başladığını bilmiyordu genç kız. Bu bir lütuf mu ceza mı onu da bilmiyordu. Günden güne sahteleşmenin, yapmacık bir hal almanın bir diğer değişle robotlaşmanın ne demek olduğunu sorsanız, omuz silkerdi. Bugüne gelirken, olduğu kişiyi ararken, tek düşündüğü hayatta kalmaya çalışmaktı. Diğer herkes gibi o da bir sonraki günün hayaliyle yaşardı. Nefes alma iç güdüsüyle, tutunduğu şey onun sahteliğiydi. Bundan zevk alıyor olması sadistçe miydi?
Babasının yanından bir an ayrılmazken, evlerinin salonunda olduğuna inanamıyordu. Bir yılı aşkın zamandır, telefonunun ekranına yansıyan piksellerden fazlasına sahip olamamıştı ama şimdi ona sarılıyordu. "İyi ki geldin baba. Sana çok ihtiyacım vardı." Erdem sorgulayan bakışlarını kızına çevirdiği sıradan Şenay elinde kahvelerle salona girdi. Baba kız ezelinden sırlıydılar bu sebeple Şenay geldiği anda sustular.
Kadın kahveleri masaya bırakıp, kızıl saçlarını düzelterek oturdu. Bacak bacak üstüne atarken, sözde kocasına, gülümsedi. Fakat Erdem bakışlarını ondan kaçırarak kızına odaklandı. "Zayıflamışsın sanki." İnatçı bakışlarını gözlerine odakladı. "Sırf takipçilerin için, o anlamsız diyetlere devam etmiyorsun değil mi?"
"Onlar anlamsız değil. Daha fit ve sağlıklı bir yaşam için." Fulya'nın her zamanki sebebine gülümsedikten sonra, sırtını sıvazladı. "Fulya, bizi annenle biraz yalnız bırakır mısın?" Genç kız tedirgindi. Babası bir şeyler mi öğrenmişti? Daha önemlisi kimden öğrenmişti? Erdem bu endişeyi yakalayınca tebessüm etti. "Sonrasında gelip, kasabanın bütün dedikodularını senden dinleyeceğim." Fulya'da babasına gülümserken düşündü, kendi karmaşasından kasabalıya sıra gelmiyordu ki...
Adımları basamakları arşınlarken içindeki meraka boyun eğdi ve sessizleşerek bekledi. Bu bekleyişte babası, kızının çoktan odasına vardığını düşünerek Şenay'a baktı. Kadın içini kemiren merakla bekliyordu Erdem'in sözlerini. Ellerini ovuşturan Erdem içinse, kararından ne kadar emin olsa da söylemesi zordu. Bütün cesaretini bir arada bulduğu anda hiç gevelemedi.
"Ben boşanmak istiyorum Şenay."
Şenay'ın dizinin üzerinde kenetlenmiş elleri şaşkınlıkla çözüldü. Sağ bacağına yük olmuş sol bacağı yere indi. Kadının yüzündeki korkuda, şaşkınlıkta barizdi. Bu sırada merdivenlerde sinmiş Fulya ise üzüntüyle gözlerini kapattı yere doğru çökerken ağlamak üzere olduğunun farkındalığıyla eli dudaklarını örttü. Koca evi dolduran sessiz bekleyişin ardından Şenay şaşkınlığını zor bir yutkunmayla örseledi.
"Sana da merhaba Erdem!" Böyle anlarda üste çıkmanın bir yolunu her zaman bulurdu. "Bu böyle mi söylenir?" Sonra bir anda yükseldi. "Nereden çıktı?" Erdem tüm iğnelemeleri es geçip gözlerini devirdi. "Nereden çıktısı mı var? Bizim en başından beri normal bir evliliğimiz yoktu. Ben artık bir yüzükle esir olmak istemiyorum."
Şenay ciddiyetle karşısındaki adamı izledi. Korkuları kendi sırlarını öğrenmiş olmasıydı ama durum farklı görünüyordu. "Başka birisi mi var?" Erdem cevap verip vermemek konusunda kararsız kalınca Şenay bunu yakaladı. "Başka birisi var!" dedi farkındalıkla. Ayaklanıp, Erdem'e arkasını döndü cama doğru yaklaştı. İçinde hissettiği bu yoğun kırılmışlık duygusu onu şaşırtmıştı. Yıllardır hiçbir şey hissetmediği bu adamın, hatta kendisi de başka birisine aşık olduğunu düşünmesine rağmen, bu fikrin onu neden rahatsız ettiğini anlamadı. Bir bakıma iyi bile olabilirdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİNVAL
Novela JuvenilBurası sırlar kasabası gibidir. Minval'e herkes cebinde bir sırla girer. Onu iyi sakla çünkü burada kimse sırların ortaya çıkmasını sevmez. Minval'in en büyük ironisidir bu. İnsanlar bir çok şeyi kaybedebilirdi. Çorabının tekini, tel tokalarını, ell...