HATIRALAR KUMARI-2

51 18 3
                                    

Bölüm Şarkısı: People You Know- Selena Gomez

Zehirli hatıralar unutulmayı kendilerine hak görmezler. Detaylar silinir ama acısını vereceği sivri dişleri hiçbir zaman körelmez. İşte bu insan beyninin hatıralarıyla oynadığı kumardan kaybederek kalkışıdır. Ya da bir kabulleniş.

Fulya, nemli gözleri ve Acar'ın yankısını bıraktığı sözleriyle tırabzanlara tutunmuş, yüzünü göle dönmüştü. Benliği yanındaki hareketlilikle günümüze döndü. Berkay'ın ona bakmayarak dirseklerini tırabzanlara yaslandığını gördüğünde acıyla tebessüm etti. "Buradasın."

Berkay ona bakmamaya ısrarcıydı. Titreyen ellerini sıkarak gizlerken derin bir nefes aldı. "Buradayım çünkü iyi olmadığını biliyorum." Sözlerinin aksine, Fulya'nın nasılda hiçbir kötü gününde kendisinin yanında olmadığını hatırlayarak başını eğdi.

"Ve sen bunu her seferinde nereden biliyorsun?" Ne zaman kendini yerlere yıkılacak hissetse ya da o yerde olsa, Berkay'ın elinden tutup kararlılıkla kaldırmasına gönderme yapıyordu.

Berkay ona döndü. "Bunu sadece hissediyorum." Bu kez bakışlarını kaçıran Fulya'ydı ama Berkay onun tırabzanı sıkan elini parmağının tersiyle narince okşarken devam etti. "Uzun bir süredir içinde taşıdığın ağır bir yük var. Ne olduğunu bilmiyorum ama seni tükettiğine eminim." Fulya'nın yeniden dolan gözleri ona döndü. "Bir gün kendini anlatmaya hazır hissedeceksin ve ben seni bekliyor olacağım."

Fulya bu kez istekle bıraktı gözyaşlarını. Durdurmaya, gizlemeye çalışmadan. Hırssız, sadece acıyla. Berkay'a bakarken onu ilk gördüğü ve karşısında ilk kez ağladığı günü hatırladı.

{1 Yıl Önce 23 Eylül Kış Balosu

Fulya yanından geçmekte olan genç kızı kolundan yakaladı. Beste bu ani temasla durdurulmanın şaşkınlığıyla onu tutan kişiye döndü. "Fulya?" dedi şaşkınlıkla. Genç kızın sarhoşluğu yüzünden okunuyordu. Beste'yi şaşırtan da durdurulmak değil, Fulya'nın o ifadesiydi zaten.

"Çok mutlu görünüyorsun." Cümleleri yayvan ve biraz pusluydu ama ağzından tükürür gibi çıkmıştı. Beste neler olduğunu anlayamadı. Okulun loş ışıklı koridorunda etrafına bakındı, Fulya'yı emanet edecek birilerini arayarak. Fakat koridor ıssız görünüyordu. Şans bu ya oradan kimse geçmiyordu o an için.

Beste, Fulya'nın sarhoş ifadesine döndü. "O da ne demek?" diye sorarken gülümsüyordu. Aslında Fulya'nın bu samimiyeti de onu oldukça şaşırtmıştı. Çünkü normalde böyle bir yakınlıkları yoktu. Fulya'nın bu tavırları absürt kaçmıştı.

"Hiçbir şeyden haberin yok!" Fulya öfkeyle itti Beste'nin kolunu. Gözleri dolarken, sahiden de her şeyden habersiz kızın üzerine yürümeye başladı. Başını omzuna eğdi. "Bizim mükemmel bir ailemiz yoktu. " Derin bir iç çekerken, başını da dikleştirdi ve gözlerinden yaşlar akmıyor gibi davranarak Beste'ye işaret parmağını doğrulttu. "Ama senin baban, yuvamızı yıkıyor."

Beste'nin sırtı artık arkasındaki duvara değmişti. Kaçacak yeri yoktu. Suçlayıcı sözlerinden hiçbir şey anlamazken kaşlarını çattı. "Neyden bahsettiğini anlamıyorum Fulya. Babamı neyle suçluyorsun? Açık konuş." Fulya hala ağlıyordu. Göz yaşlarının arasından koridorda yankılanacak bir kahkaha attı. "Açık konuşayım öyle mi?" Kollarını iki yana açtı. "Peki ama göz yaşlarından beni sorumlu tutma prenses."

Elleri hırsla gözlerinden akan yaşları sildiğinde, yeniden Beste'den biraz uzaklaştı. Gözlerinin içine bakarak, tıpkı kendisi gibi onun da yıkıldığını ve parçalandığını görmek istedi. "Baban, annemle yatıyor."

MİNVALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin