BÖLÜM ŞARKISI: Isak Danielson-Broken
{1 Yıl Önce 23 Eylül Gecesi
Genç kız suyun altında daha fazla kalamadı. Ellerinden destek alarak sırtını doğrulttu. Sebebi boğulmak üzere olması değildi, acıyı hissetmedi bile, sadece kulaklarını dolduran su onun birkaç saat önceki hatıralarını daha gerçek kılıyordu. Küvette küçülebildiği kadar küçüldü. Vücudundaki bütün yaraları hissediyordu fakat aynaya bakacak cesareti yoktu. Bacaklarına sarılmış kollarını biraz çözdü ve ellerine baktı. Manikürlü tırnaklarının arası toprakla dolmuş elleri çamurlu bir kir içerisindeydi. Küvetteki su kirlenmiş, kan ve toprakla karışmış, mide bulandırıcı bir hal almıştı. Genç kız lüks banyosunda gözlerini gezdirdi. Yerlere saçtığı yırtık ve kirli kıyafetleri, beyaz fayanslara elinin değdiği yerlerde kanlar ve çamurlar. Bu pislik onun gözlerini doldurdu yeniden. Gözleri yaşlarını akıtmak için kısıldı. Kendince düşündü, 'Artık bir pislikten ötesi değilim. Kirletildim ve dokunduğum her şeyi kirlettim. Bedenimi temizleyebilirdim bu lüks banyoda. Fakat izi kalırdı vücudumda. Ruhumda kirli. Aynalar yok artık. Ruhumu öldüreceğim, bundan sonra o da göremesin beni. Yaptıklarımın ve yaşadıklarımın bedelini ödeyeceğim. Bu kararlı bir ölüm ve benim için şimdi başladı.' Düşüncelerine hak veriyor ve küvette boğulmasa da düşüncelerinde boğuluyordu. Kimse yoktu. Neden kimse yoktu? Seslendiği ve baktığı her yer karanlıktı. Karanlık onun için korkutucu değildi, o karanlığa merakından bu haldeydi. Ama yalnızlık, çaresizlik ve aldığı kararlar onu bitiriyordu. Onu fikirlerinden caydıracak, düşüncelerinden koruyacak birisi gerekliydi ama koca bir yalnızlığa gömülmüştü. Seslendiği yalnızlık dönüşsüz bırakınca onu, çığlığı böldü bütün bir geceyi. O keskin çığlık kendi kafasına dayanmış bir silahtan fazlası değildi.}
Sesil öğlen saati geldiğinde toparlanmaya başladı. Öğlenden sonrasını ekecekti, Acar ile bu saatin uygun olduğuna karar vermişlerdi. Hemen arka sırada Berkay ve Fulya'nında toparlandığını fark eden Behzat kaşlarını çattı. "Neler oluyor?"
Sesil, Fulya'ya baktı. "Siz nereye?"
"Okan ile ilgili mesajlar atan kızı görmeye gideceğiz. Bana birçok dedikoduyu o veriyor, belki bildiği başka şeylerde vardır dedik." Fulya sözlerini bitirdiği anda Sesil Berkay'ı işaret etti. "Anlattın mı?" Fulya ellerini teslim olur gibi kaldırdı. "Sevgilimden bir şey saklamam ve ayrıca yardım ediyor."
"Dur ne? Sevgilin mi?" diye sordu yanlarına yaklaşan Beliz. Berkay ona gülerek onaylarken Behzat başka bir soru sordu. "Okan ile ilgili mesaj derken? Siz neyin peşindesiniz?"
Sesil kararsızlıkla düşünürken Berkay "Yardım edebilir." diye destekledi. Bunun üzerine Beliz'e bakan Sesil sordu. "Acar anlattı sana değil mi?" Beliz başıyla onaylarken Sesil'e olan öfkesinin su yüzüne çıkması için doğru bir zaman olmadığına kendini ikna etmeye çalışıyordu. "Ona da anlat o zaman." dedi 'O' diye Behzat'ı işaret ederken. "Yardım etmek istiyorsan, Beliz ile şu lanet olası kütüphaneye bir el at." diye de ekledi. Tam gidecekken arkasını döndü ve sınıfta yalnız olsalar da fısıldadı. "Yalnız tüm bunlar olurken öpüşmemeye çalışın olur mu? En azından şimdilik." Fulya ve Berkay gülmelerini bastırmaya çalışırken Sesil'in ardından sınıftan çıktılar. "Bizi böyle böyle öldürecek değil mi?" diye sordu Beliz. Behzat da başını onaylar anlamda sallayıp Beliz'e döndü. "Peki neler oluyor?"
*****
Sesil, Berkay ve Fulya okuldan çıkınca, Acar'ı kapıda motoruna yaslanmış halde buldular. Fulya'nın adımları birkaç saniyeliğine duraklayacak gibi olsa da Berkay onun elinden tuttuğunda bundan güç aldı. "Berkay ve Behzat da bize yardım edecek. Beliz bile bildiğine göre sorun olmaz herhalde." Acar, Sesil'in sözlerine göz devirdi. "Sana da günaydın ve ne istiyorsun şu kızdan." Sesil daha ona cevap veremeden Acar'ın bakışları el ele duran çifte döndü. "Tebrik ederim." Berkay gülerek omuzlarını şişirdi. Acar da onun bu haline sırıtıp sordu. "Siz nereye?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİNVAL
Teen FictionBurası sırlar kasabası gibidir. Minval'e herkes cebinde bir sırla girer. Onu iyi sakla çünkü burada kimse sırların ortaya çıkmasını sevmez. Minval'in en büyük ironisidir bu. İnsanlar bir çok şeyi kaybedebilirdi. Çorabının tekini, tel tokalarını, ell...