BÖLÜM ŞARKISI: Adele- Lovesong
Bir vazo çiçekleriyle birlikte karşıdaki duvarı boylarken Saliha saniyelik daldığı uykudan uyandı. Bunun geleceğini tahmin etmişti. Kızı başa dönüyordu. O geceden sonra ilk birkaç gün ifadeler ve polislerle geçmişti. Sonrasında ise sessizlik. Saliha krizin geleceği an için başında beklemişti bütün hafta. Fakat Sesil ne tek kelime etmiş ne de tepki vermişti. Öylece yatağında oturmuş susmuştu ve işte şimdi sabahın bu erken saatinde ilk parçalanma olmuştu. Daha doğrusu Sesil'in içinde artık parçalanacak bir şey kalmamıştı da eşyalara sataşmıştı.
Makyaj aynası bir parfümle parçalara ayrılırken Saliha, kızını tutmaya çalıştı. Fakat başarısız oldu. Ata odaya daldı ve karısını uçuşan eşyaların arasından alıp odadan çıkardı. "Bırak parçalasın." Ata sarıldığı karısıyla birlikte kapıya yaslanıp çökerken gözyaşlarını tutamıyordu.
Asu da pijamalarıyla odanın önünde bittiğinde o da yere çöktü. Aradan geçen zamana rağmen Sesil'in çığlıkları da parçalanma sesleri de kesilmeyince Saliha, Behzat'a mesaj atmakta buldu çareyi.
Aradan 1 saat geçtiğinde sessizlikten artık parçalanacak bir şey kalmadığını ve Sesil'in sessizliğe geri döndüğünü anladılar. Ata kapıyı açıp kızını cam parçaları arasında yere çökmüş halde buldu. Hızla yanına varıp ona sarıldı ve yerden kaldırarak yatağına bıraktı. Saliha gelene kadar kızının saçlarını okşadı. Beste'nin başına gelenin kızının başına gelmesi düşüncesine tahammül edemezken Saliha odaya girdiğinde de kendisi hemen çıktı.
Kapının dışında Asu onu durdurdu. "Baba iyi misin?" Ata başını sallamakla yetindi. "Baba ben, kendimi çok suçlu hissediyorum." dediğinde Ata ona sarıldı. "Hayır, bu senin suçun olamaz. O şerefsiz seni kullandı sadece. Sen bunu hak etmedin. İyi olduğun için şanslıyız."
Kapı çaldığında birlikte aşağı indiler ve Behzat ile birlikte gelen kalabalıkla Asu şaşkına döndü. "Herkese mi söyledin?"
"Evet çünkü biliyorum ki geçen seferin aksine Sesil yalnız olmak istemeyecek." diye savundu Behzat kendini. "Şimdi onu görebilir miyiz?"
"Saliha yanında, o gelene kadar bekleseniz daha iyi olur." dedi Ata.
Acar motoruyla Yüzkü'lerin bahçesine giriş yaptığında kızının camında dayanan Saliha onu fark etti. "Acar nereden duydu?" Sorusuyla Sesil, Acar'ın geldiğini anlayıp yataktan yavaşça kalktı ve ayaklarına cam batabileceğini umursamadan annesinin yanına geçip dışarıyı izledi. Acar motorundan o kadar telaşlı inmişti ki tutacağı indirecek zaman bulamayarak yere devrilmesini sağlamış ve giriş kapısını doğru koşmuştu. Acar, Sesil'in görüşünden çıkınca kız tekrar yatağına döndü ama Saliha, Acar'ın kızının üzerinde bir tepkiye sebep olduğunu fark etmişti.
Acar içeriye girdiğinde telaşla seslendi. "Sesil nerede? Odasında mı?"
Acar'ı burada gören herkes gibi Asu da oldukça şaşkındı. "Senin burada ne işin var?"
"Sesil'i göreceğim!"
"Şu an ona iyi geleceğini sanmıyorum." dedi aralarındaki şeyin adını bile koyamadıklarından ve bir Kor olarak krizi tetikleyebileceğinden.
"Burada olduğuma ve bir şeylerden haberim olduğuna göre onu görmeye hakkım var."
Ata iki genci susturmak için otoriter bir cümle kurmak isteyerek ağzını açacağı sırada salonda Saliha'nın sesi yankılandı.
"Acar!"
En az Ata'nınki kadar otoriter sesiyle tüm kaosu susturmuş ve ilgiyi üzerine çekmişti. Ardından başıyla Acar'a yukarıyı işaret ettiğinde bu bir emirdi. Asu dahil herkes şaşkınlıkla Saliha'yı izliyordu ama o ne yaptığına emindi. Acar merdivenleri koşar adım tırmanırken, Saliha'nın gözleri salondaki yeni kıza kaydı ve anında kaşları çatıldı. "Senin ne işin var burada?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİNVAL
Dla nastolatkówBurası sırlar kasabası gibidir. Minval'e herkes cebinde bir sırla girer. Onu iyi sakla çünkü burada kimse sırların ortaya çıkmasını sevmez. Minval'in en büyük ironisidir bu. İnsanlar bir çok şeyi kaybedebilirdi. Çorabının tekini, tel tokalarını, ell...