Bölüm On Dört 🕊 Kalpte Açılan İlk Yara

48.5K 4.7K 6.4K
                                    




Bölüm Müziği:

Dedublüman – Dağılma

Yüzyüzeyken Konuşuruz – Kazılı Kuyum

Bol yorumlu bir bölüm olması dileğiyle.

Başlamadan önce bir güvercin emojinizi alırım. 🕊

Bölüm On Dört 🕊 Kalpte Açılan İlk Yara

Gece boyu içimde derin bir sıkıntı vardı, gözümü kapatıyordum, uyumaya çalışıyordum, biraz alıyordu gözlerim fakat bir türlü uykunun kollarına tamamen atılamıyordum. Bilincim hep açıktı. Birlikte uyuduğum Elif de benden farksız değildi, bir o yana bir bu yana döndü, bir ara kalktı sabah namazını kıldı, dakikalarca dua ettiğini duydum fısıltıyla sonra geri yattı ama asla uyuyamadı.

Sabahın ilk ışıklarında kulağıma çalınan telefon sesiyle uyumayı bir kenara bırakıp gözlerimi açtım. Mahrur harelerle sağıma baktığımda Elif'in namaz kıyafeti, baş örtüsüyle uzandığı yataktan bir hışımla sıçradığını gördüm, çalan telefon onunkiydi. Kirpiklerimi kırpıştırıp yatakta hafifçe doğruldum, arayanın abim olması ihtimaliyle heyecanlandım. Sırtımı yatak başlığına yaslayıp Elif'i incelerken esnedim. Telefonunu eline alır almaz sabredemeden, "Arayan kim?" diye sordum. Gittiğinden bu yana üç gün olmuştu fakat abimden hiç haber alamamıştık. Geceler bize zindan olmuştu, gün hiç doğmuyordu. Çalan her telefonda olduğu gibi bunda da abimin aramış olduğu umuduyla bakıyordum Elif'e.

Gözlerini ekrandan ayırmadan "Yabancı numara," dedi. Öyle söyleyince aklımda bin bir türlü felaket senaryosu yazıldı. Kalbim, büyük bir sıkıntıyla kasım kasım kasıldı, çarpıntısını kulaklarımda duydum. Elif de korkmuş olacaktı ki dudaklarını birbirine bastırıp yutkundu. "Hayırdır inşallah."

"Hayrolsun," dedim onun gibi. "Aç hadi."

Başıyla onayladı. Açma tuşuna basıp "Alo," dedi.

Karşıdan gelen sesi duyamadım. Ama Elif'in kaşları çatıldı, elini kalbine götürüp derin bir nefes aldı ve çatılan kaşlarıyla "Bilal!" dedi.

O an neredeyse ağlayacaktım, hiç iyi bir şey düşünmeden yatakta dizlerimin üzerinde doğruldum. "Abime bir şey mi olmuş?"

Elif beni duymadı. Telefonu titreyen elleriyle tutmaya devam ederken gözlerinden yaşlar süzüldü. O an daha beter hissettim, kalbim göğsümden çıkacak sandım, birkaç saniye içinde dünyam başıma yıkıldı sanki.

Elif, tüm gücü tükenmiş gibi yatağın üzerine oturmadan hemen önce "Şükürler olsun!" deyince zihnim büyük bir anlam karmaşasına tabi tutuldu. Ağlıyordu ama şükrediyordu. Üzgün duruyordu ama sesi mutluydu. Yaşlarıyla ıslanan dudaklarında titrek bir gülümseme canlandı. "Şükürler olsun, iyisin!"

Son kelimesi korkuyla atan yüreğimi bir anda yatıştırdı, yükselen omuzlarım inerken yeniden nefes alabildim. Şimdi gülümsüyordum ama bir an evvel abimin sesini duymak istiyordum. Bu yüzden Elif'in omuzunu sarstım ve "Hoparlöre al," dedim çarçabuk. Ardından sesimi duyurmak için "Abi!" diye bağırdım.

Elif'in de gülüşü genişledi. Yutkundu, burnunu çekti, tek eliyle gözlerini silerken telefonu kulağından çekti ve hoparlörü açtı. "Mihra," dedi abim uzaklardan gelen, iyi sesiyle. "Günaydın abim. Sen bu saatlerde uyanmazdın pek."

Sesini duyunca Elif'in neden ağladığını anladım; abimin iyi olduğunu bilmek beni rahatlatırken hasreti yüreğimi kavurdu. Sanki telefonun içindeymiş gibi yatağın üstünde dizlerimle telefona biraz daha yaklaştım, elimin tersiyle gözlerimi silerken ağlayışımı belli etmemek için gülümsedim. "Üç günde çok değiştim ben," diye espri yapmak istedim ama daha kurduğum ilk cümlede sesim titredi. "Yeni kararlar aldım."

İS KOKAN ZEYTİN AĞACIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin