Bölüm Bir 🕊 Ansızın

155K 11.2K 26.1K
                                    

Yeni bir hikayenin ilk bölümüyle karşınızdayım ve inanılmaz heyecanlıyım. Umarım beğenirsiniz.

Oylamayı, yorum yapmayı ihmal etmeyin lütfen. Heyecanımı benimle paylaşırsanız çok mutlu olurum.

Twitter'dan  #iskokanzeytinağacı etiketiyle atacağınız tweetleri de merakla bekliyorum.

Sizi seviyorum, keyifli okumalar.

Başlamadan önce bir güvercin emojisi bırakır mısınız? 🕊

Instagram: suleavlamaz
Twitter: sulisindunyasi

Bölüm Şarkıları (Şarkılar İs Kokan Zeytin Ağacı Spotify ve Youtube çalma listelerinde mevcut):

Toygar Işıklı - Tatlı Günler

Sara Naeini | Del Yar

 Sara Naeini | Del Yar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm Bir 🕊 Ansızın

6 Temmuz Pazartesi

"Temmuz ayının ilk pazartesisi" zihnimin tozlu sayfalarına derince kazınan ve ömür boyu çıkmayacağını bildiğim ilk gün.

Sıcak, tepede alev alev yanan güneşin toprağın rengini daha da kızıla çaldığı bir sabah. Evin içinde yoğun bir kızartma kokusu hakim, tenceredeki kızgın sıvıyağın çıkardığı küçük küçük patlama sesleri duyuluyor, bu ses bana huzur veriyor.

Evimiz sağlam, ocakta pişecek bir yemeğimiz var, ailem hayatta -bunun için şükretmediğim bir gün bile yok- karnım doyacak.

Çok sıkı bir programla çalışan babamın evde olduğu günler bizim için güzel ve özel olurdu. Maaile yaptığımız kahvaltıların tadı damağımızda kalırdı, ortada sadece birkaç dilim domates olsa bile değişmezdi bu, biliyordum. Babamın, ayaklarını karnına koyarak havalandırdığı küçük kız kardeşim Sehra'nın minik dudaklarından yayılan şen kahkahalarsa bunun en büyük ispatıydı. Babam eve geldiğinde tüm yorgunluğunu, yaşadığı olayların, gördüğü vakaların hüznünü, sıkıntılarını silkelerdi kalın ceketinin yakalarından, bize getirdiği en güzel ve özel şey, samimi gülüşü, ilgisi, tatlı sözleri olurdu, bu yeterliydi. Fakat arada sırada cebinden çıkardığı bir paket çikolata da ağzımızın tadını arttırmıyor değildi.

Onları temaşa haliyle izlemeyi seviyordum, ailemin her üyesi benim için fazla değerliydi, kendi canımdan bile. Öyle ki, annem patatesleri doğramayı bitirip başını bana çevirerek, "Orada ne bekliyorsun Mihra, gel de sofrayı hazırlamama yardım et," demese daha dakikalarca olduğum yerde durup bu dünyanın en güzel manzarasını seyredebilirdim.

İS KOKAN ZEYTİN AĞACIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin