İyi akşamlar.
Yaz tatili beklenmedik ve umduğumdan yoğun geçti. Bir yandan da Karanlığın Şehri ikinci kitapla uğraşıyorum biliyorsunuz. Biraz beklettim ama yine uzuun bir bölümle geldim. Okul açılmadan yeni dönem hediyesi gibi düşünebilirsiniz🕊💚
Lütfen bölümü okurken oy vermeyi ve paragrafları yorumlarınızla doldurmayı ihmal etmetin.
Twitterda #iskokanzeytinağacı veya #ikza hashtagleriyle attığınız tweetleri merakla okuyacağım.
Tiktoktan yaptığınız paylaşımları da kontrol ediyorum. Desteğiniz ve ilginiz için çok teşekkürler.
Bölümün +5 bin yorumu ve 3 bin oyu geçmesi dileğiyle.💚🫶🏻
Keyifli okunalar.💚
Instagram: suleavlamaz
Twitter: elusav1Bölüm Şarkısı: Sare Naeini - Jane Maryam (Bölümde bir yerde geçecek, o zaman şarkıyı açabilirsiniz.)
maNga-Göğe Dolduk
Bölüm Yirmi 🕊 Barut Kokulu Umutlar
Saat sabahın beşini gösteriyordu. Sırtımı yatak başlığına yaslamıştım, karnıma çektiğim dizlerimin üzerinde duran kitabın satırlarında geziniyordu gözlerim fakat gördüğüm yazılar değildi. Aklım öyle doluydu ki rahatlayamıyordum. Gözüme uyku girmiyordu. Dinlenmek istiyordum ancak kafamda dönüp duran düşünceler buna imkân vermiyordu. Elimi ağzıma götürerek esnedim, daha fazla okuyamayacağımı düşündüğümden romanı kapattım ve başımı çevirip odanın içine baktım. Sehra, yanımda sessizce uzanıyordu. Küçük ağzı her zamanki gibi aralık kalmıştı. Ayşe ve Gülnar da yer yatağında uykularının en derinindeydiler, suratları birbirine dönüktü. Gülnar'ın dudaklarından ince bir salya sızıntısı Ayşe'nin yastığına iştigal etmişti. Sabah yine bir tükürük kavgası yaşanması kuvvetle muhtemeldi.
Olacakları düşünüp belli belirsiz gülümsedikten sonra bakışlarımı odamızın açık penceresine iliştirdim. Sabah vakti yanaştıkça hava daha bir soğumuştu sanki. Akşam esen tatlı yel şimdi sert bir hâl almıştı, tiz çığlıklarla esen rüzgârın dokunduğu ağaçların hışırtıları duyuluyordu. Bir guguk kuşu belli belirsiz ötüyor, doğmak üzere olan güneşi kasabaya davet ediyordu.
Yeni bir gün doğuyordu.
Abimden yaklaşık bir buçuk aydır haber alamıyorduk ve Yusuf Agâh üç haftadır ortalıkta görünmüyordu. Onunla en son, telsizi kullanarak kendisine ay çok güzel dediğim gün konuşmuştum ve Ölüm Savaşçısı'nın sesini o gün bugündür duyamamıştım. Telefon sinyalleri arada bir gelip gidiyordu; telefon her çektiğinde Yusuf Agâh'ın WhatsApp profiline giriyor ve çevrimiçi olup olmadığını kontrol ediyordum. Tarih o akşamda takılı kalmıştı. Görevdeydi. Kötü düşünmek istemiyordum ama sadece abimi düşünmek bile kalbimi yoruyorken sevdiğim iki kişiden haber alamamak yüreğimi çok fazla yıpratıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İS KOKAN ZEYTİN AĞACI
Ficción General"Benim topraklarımda ölmek için özel bir nedene gerek yok." Mihra Elnurova, Türkiye'nin güneyinde yer alan, ufak bir Türkmen ülkesi olan Karahan'da yaşamaktadır. Sıcacık bir ailede büyüyen Mihra, hayatın sert ve acımasız yüzüyle henüz tanışmamıştır...