Herkese merhabalar.
Ülkemizde yaşanan deprem felaketi nedeniyle herkes gibi ben de oldukça buruk ve ruhsuzum. Deprem bölgelerinde yaşayan akrabam ya da doğrudan kan bağım olan biri yok belki ama haberi aldığım ilk günden beri kalbim uykudayken de uyanıkken de hep oradakilerleydi. Sizlerleydi. Hâlâ öyle.
Umarım biraz olsun toparlamışsınızdır.
Bir okurum vardı, ismi Sezen. Arkadaşımın kuzeniydi, Hatay'da yaşıyordu, beni çok seviyormuş. Telefonda konuşturmuştu arkadaşım bizi, sesindeki o mutlu, çekingen tınıyı hiç unutamıyorum, Hatay fuarında buluşacaktık ve ben ona Karanlığın Şehri'ni verecek, imzalayacaktım. Hepsi hayal olarak kaldı. Sezen'i depremde kaybettik.
Bu bölümü Sezen'e ve artık aramızda olmayan adını bilmediğim tüm okurlarıma ithaf ediyorum.
Hepinizi çok seviyorum. Ne yazacağımı bilemiyorum kelimeleri kaleme alırken bile yüreğim daralıyor... Kalplerimize şifa diliyorum.
Kendinize çok iyi bakın.🕊️💚
Başlamadan evvel hepimize umut olması amacıyla bir güvercininizi alırım. 🕊️
Bölüm Yirmi Yedi 🕊️ Kederi Gölgeleyen SevinçlerHayatın tüm düzenini bozmaya tek bir sallantı, tek bir ses, tek bir çığlık yetermiş.
Bu akşamüzeri, dünyanın en mutlu insanıydım. Yüreğim dışarıdaki soğuk havaya rağmen bahar yerine dönmüş, içerisinde çiçekler açmış, kuşlar uçuşmaya başlamıştı. Ve o mutluluğu bir süre kimsenin bozamayacağını düşünüyordum, tüm hücrelerim sevinç doluydu, kalbim neşeyle atıyor ağzım güzel haberleri yakınlarıma duyurmak için can atıyordu.
Tek ses.
Tek patlama sesiyle tüm mutluluğum geri planda kaldı. Kuşlar korkup kaçıştı, çiçekler birden soldu. Gönlüm kapkaranlık bir kasvete bulandı, tüm azalarım tir tir titredi. Göğsüm yüreğime dar geldi.
Pencereden gördüğüm insanların korku içerisinde koşuşturmalarını seyrederken donup kaldım. Hiçbir şey yapamadım. Gözlerim sızlıyordu. Bu sahneyi daha önce yaşamıştım. Üstünden çok zaman geçmemişti, o dehşet verici bombaların, silahların, kan kokusunun kasabamıza uğramayacağını umut etmiştim hep. Ve şimdi, topraklarımıza o kirli eller musallat olmuştu.
Yüreğim ağrıyordu.
"Abla!" dedi Ayşe ağlayarak. "Abla ne yapacağız? Annemler pazar yerindeydi, ne yapacağız!"
"Ben gidiyorum!" Gülnar'ın sesini duyduğumda başımı çevirip ona baktım. "Burada böyle bekleyemem."
"Ben de," dedi Ayşe. Belki onları durdurmamdı doğru olan ama yapamadım çünkü ben de evde duramazdım. Bir an evvel ailemin yanına gitmek istiyordum, bir şekilde onlara ulaşmak istiyordum. Canımı tehlikeye atmak umurumda değildi. Kız kardeşlerimle birlikte koşarak evden çıktık. Bahçeye indiğimizde tam o sırada içeri giren Yasir'le karşılaştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İS KOKAN ZEYTİN AĞACI
General Fiction"Benim topraklarımda ölmek için özel bir nedene gerek yok." Mihra Elnurova, Türkiye'nin güneyinde yer alan, ufak bir Türkmen ülkesi olan Karahan'da yaşamaktadır. Sıcacık bir ailede büyüyen Mihra, hayatın sert ve acımasız yüzüyle henüz tanışmamıştır...