⁹Yeraltı Ormanı 1

140 30 46
                                    

Zales'in sözleri Mavera'nın dikkatini çekmişti. Ona sözlerinin ne anlama geldiğini sormak istemişti fakat bitmek bilmeyen tehlikeler silsilesine biri daha eklenirken buna fırsat bulamadı. İçerisinde bulundukları yapı ışıktan yoksun olduğundan dolayı görebildikleri tek şey karanlıktı. Buna karşın yer şiddetli bir şekilde sarsılıyordu. Belki de içinde bulundukları yer bir bina bile değildi. Gökyüzünde şuursuzca uçan ve üstlerine bir yağmur gibi yağan kuşlardan kurtulurken düşünmeye pek fırsatları olmamıştı. Şimdi karanlığın ortasında, geldikleri kapıyı bulamıyorlardı.

Eğer bir kapıdan içeri girmişlerse tabii.

Sarsıntı git gide şiddetlenirken sert zeminin çatlama sesleri kulakları doldurdu. Küçük bir çatlak ayaklarının altından geçti. Ardından gelen diğer çatlaklar ilkini destekledi.

Tavan bu sarsıntılara karşı daha fazla dayanamayıp çökmeye başladı. Mavera telaşla Zales'i arıyorken zemin ayaklarının altından çekiliyor ve genç kızın dengesini bozuyordu.

"Zales?!"

Çatlaklar büyüyüp geniş çukurlar oluşturmaya başlamışlardı. Mavera bir tanesinden kaçınıp Zales'e seslense de gürültüden sesi ona ulaşamamıştı. O çukurlardan kaçmaya çalıştıkça, hepsi kendini takip edercesine peşinden gelmeye devam ediyordu. Açılan çukurlar daha çok derinleşiyor ve Mavera'nın etrafını sarıyorlardı.

Çukurların derinliğinden gelen renkli ışık hüzmesi çevresini biraz da olsa görmesini sağlamıştı. Etrafını derinliği belli olmayan çukurlar sarmıştı. Küçük bir toprak parçasının üstünde öylece kaldığını fark etti. Fakat nihayet sarsıntı durmuştu. Sarsıntının durmasıyla çatlaklar da büyümeyi bırakmıştı. Bu sakinlik tedirgin ediciydi. Uzaktan gelen sese dikkat kesildi.

"Zales?"

Öksürük sesi daha yakından gelmeye başladığında Zales de karanlığın içinden yerdeki çatlaklardan kaçınarak çıkageldi.

"Lanet olası tavan üstüme çöktü. Birkaç kayayı yumruklamak zorunda kaldım." Üstündeki tozları silkleyerek homurdanmaya devam etti. Gözleri Mavera'ya döndüğünde ise tek kaşını kaldırıp başını hafifçe yana eğdi.

"Senin orada ne işin var?"

Dört bir yanı derin çukurlarla kaplı olan Mavera düz bir ifade ile yanıt verdi.

"Çiçek topluyorum görmüyor musun?"

Çırılçıplak toprak, çukurların arasından gelen ışık hüzmesiyle belli oluyordu. Mavera açıkça kendisiyle dalga geçiyordu. Zales buna alaylı bir üslupla güldü.

"Tek yapman gereken oradan atlamak." dedi yapamayacağını bile bile. Sadece onunla biraz oynamak istiyordu. Genç kızın tepkilerini görmek istiyordu.

Derin çukurlardan gelen tüyler ürpertici sesten sonra genç kız cevap verdi.

"Bunu yapamam, burası benim için fazla geniş."

Zales dudak büktü. "O hâlde sana iyi şanslar." deyip arkasını dönerek uzaklaşmaya başladı. Gerçekte sadece onu kızdırmaya çalışıyordu.

Ancak çatlaklardan sızan ışıklar oynaştı, toprak yerinde sallandı. Ve Mavera'nın ayakları altındaki toprak parçalara ayrıldı. Genç kız kendini havada buldu. Çukurun içine doğru düşerken son anda Zales'in kendisine doğru koştuğunu gördü.

Genç kızın ardından Zales fazla düşünmemişti. Bunun için zamanı da yoktu zaten. Aşağı atlarken kendisine büyük kaya parçaları da eşlik ediyordu. İçinden Mavera'nın bu parçalar altında ezilmemiş olmasını umdu.

Ruh MimarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin