"Anlamıyorsun değil mi?! Bir türlü beni anlamıyorsun!"
"Evet Hürkan anlamıyorum! Takipçilerini kaybetmek istemediğin için birbirimizi doya doya sevemememizi anlamıyorum ve sanırım asla anlamayacağım."
Emre karşısındaki adama ulaşmaya çalıştıkça daha da battığını düşünüyordu. Ama çok saçmaydı! Olay Hürkan story çekerken Emre'nin yanına gelip boynuna sarılmasıyla başlamıştı. Sevgilisini kendisinden uzaklaştırırken videoyu silmiş, sonra da delirmişti.
Hürkan ilişkilerinin imasını bile görmek istemiyordu sosyal medyada. Bunun için de elinden geleni yapıyordu. Başka insanlarla çıkan dedikoduları güçlendirmeye kadar gitmişti bu uğraşları. Emre başta sineye çekse de sevgilisinin gün geçtikçe artan paranoyası karşısında daha fazla sessiz kalamamıştı. Bu da onları içinde bulundukları kavgaya getirmişti işte.
"Emre ne alakası var bizim birbirimizi sevmemizle insanların ilişkimizi öğrenmesinin? Başkaları bilmeden biz birbirimizi sevemiyor muyuz? Şov mu bizim ilişkimiz senin için?"
Emre'nin gözleri şaşkınlıkla büyürken ayakları bir adım geri gitti.
"Ne? Sen ne dediğinin farkında mısın? Seninle 'şov' için mi beraber olduğumu düşünüyorsun?"
"Ne düşünmeliyim?! Sürekli aynı konuya dönüyoruz!"
"Çünkü gerizekalı, sen kafayı bozdun! Çıkan bütün dedikoduları körüklüyorsun Hürkan. Geçen yaptığın videoda bilerek Merve'nin adının gözükmesini sağladın lan sen! Hemde her kesitte! Ne yaptığının farkında değil misin cidden? Sen bizi açıklamama derdinde değilsin artık, bizden üstü kapalı bahsedenlere bile tahammülün yok!"
Hürkan bir an duraklasa da bu konudaki takıntısını kabullenmek istemiyor gibi görünüyordu. Emre ise sevgilisinin sesindeki öfkeye şaşırıyordu. Bu kadar büyük tepkiler vermesi normal miydi? Kendisi mi abartıyordu yoksa? Hürkan'ın buz gibi sesi dikkatini tekrar ona vermesini sağladı.
"Biliyor musun Emre, haklısın. İstemiyorum kimsenin bizi bilmesini. Senden bunu anlamanı beklemiyorum ama ben, beni seven ve takip eden bir milyondan fazla insanı hayal kırıklığına uğratamam. Çizdiğim imajı mahvedemem."
Emre'nin gözlerindeki ateşin yavaşça sönmesini izledi Hürkan. Sanki birden uzun zaman önce yıktığı duvarlarını kuşanmıştı. Yine de söylediğinden dönmeyecekti. Haklıydı çünkü!
"Bak ne diyeceğim Hürkan. Çok kıymetli takipçilerinin ne düşündüğünü bu kadar umursuyorsan, seni bu yükten kurtarıyorum. Git ve gururla 'sevgilim' diyebileceğin birini bul. Çünkü ben artık kimsenin küçük sırrı olarak kalmak istemiyorum. Sevdiğim adamın elini tutmak istiyorum anladın mı? O yüzden en iyisi herkes kendi istediğinin peşinden gitsin. Hoşçakal."
Arkasında donup kalmış bir Hürkan bırakarak kapıya yöneldi. Üstüne montunu, ayaklarına botlarını geçirirken cebindeki telefonu ve arabasının anahtarını kontrol etti. Gözleri yanıyordu ama ağlamayacaktı işte. Arabaya binene kadar ağlamayacaktı!
Hürkan'ın adını seslendiğini duysa da durmadı. Kendini dışarı atıp merdivenlerden hızla aşağı indi. Arkasından gelen ayak sesleri yoktu. Zaten Hürkan başkalarının görebileceği yerde Emre'nin peşinden koşmazdı ki. Allah korusun, ya anlarsa gören? Hayatta gelmezdi! Emre bunları düşünürken sinirle güldü. Sonunda ulaştığı arabasına bindi ve hiç vakit kaybetmeden arabayı çalıştırdı.
O sırada çalan telefonu dikkatini çekti. Hürkan'ın aradığını görünce telefonu tamamen kapatıp yan koltuğa fırlattı ve saatin geç olmasının verdiği rahatlıkla boş caddelerde bütün sinirini gaz pedalından çıkarır gibi yol aldı. İstikameti belli değildi ama uzun bir süre durmayacağı kesindi.
Dayanamayıp yeni hikaye yazan ben yapmışlar. Kaç bölüm olur bilmiyorum ama çok uzun olmasını beklemiyorum. Biraz akışına bırakacağım bir hikaye olacak. Bölümlerin arasını çok açmam genelde. Hiç Görmedin'i okuyan varsa bilir, büyük çoğunluğunu üç gün gibi kısa bir sürede yazıp yayınlamıştım. Bu kez o kadar hızlı olmasa da yine çok bekletmem diye düşünüyorum. Yorumlarınız kıymetli, esirgemeyin lütfen. Teşekkürler ✨