Unutulacak Dünler

830 63 28
                                    

Kaan'ın vloglarında Hürkan ve Emre'nin iletişimini her gördüğümde içime dolan bölüm yazma isteği sonucu buradayım :D Ben küçük detaylarin hastasıyım ve Hürkan'ın arabasını Hürkan'dan çok Emre'nin kullanması shipper damarımı kabartıyor teşekkürler.

Bilincini kazanır kazanmaz Emre'nin ilk fark ettiği şey inanılmaz bir baş ağrısıydı. Gözkapaklarının ardından bile hissedebildiği güneş ışınları yüzünü ısıtmıştı. Gözlerini açmadan Hürkan'ın tarafına çevirdi başını. Hareket baş ağrısında bir pike sebep olunca yüzünü buruşturdu. Yaklaşık bir dakika baş ağrısının normale dönmesini bekledikten sonra gözlerini kırpıştırarak açtı. Kahverengi gözlerle karşılaşınca şaşırdı. Nadiren Hürkan kendisinden önce uyanırdı.

"Günaydın, bir şey mi oldu?"

Hürkan hafifçe gülümseyip başını sağa sola salladı.

"Günaydın sevgilim. Bir şey yok düşünüyordum sadece ama uyanırkenki tatlılığın dikkatimi dağıttı. Şimdi ağzını yüzünü ısıra ısıra sevmek zorundayım."

Esmer çocuk önce güldü daha sonra düşünür gibi bakındı etrafa.

"Yani eğer zorundaysan-"

Hürkan birden yaklaşıp ulaşabildiği her yeri öpmeye başlayınca gülüşüne engel olamadı. Bir süre boğuştuktan sonra Hürkan aniden geri çekildi. Bir dirseğinin üstünde yükselmiş, gözlerini sevdiği adamın yüzün ezberlemek istercesine her santiminde tekrar tekrar dolaştırıyordu. En sonunda yaklaşıp dudaklarını birleştirdi. Emre'nin eli istemsizce üstündeki çocuğun saçlarına dolandı. Ayrıldıklarında ciddileşmişti.

"Sende bir şey var. Ne olduğunu sorma ben de bilmiyorum çünkü ama sende bir şey var ve ben onun bağımlısıyım. Nasıl oluyor bu anlamıyorum. İnsan insanı böyle sevebilir mi?"

Hürkan'ın bakışları yumuşadı. Sevgilisine bir öpücük daha verip yataktan kalktı ve elini ona uzattı.

"Gel hadi. Sana söyleyeceklerim var."

Emre ona uzanan eli memnuniyetle kabul etti. Banyoya beraber gittiler. Uyandığında duşunu almış olan Hürkan Emre'yi duş alması için orada bırakıp aşağı indi. Sevgilisi de kendisi de kahvesiz uyanamadığından ilk işi kahve yapmak oldu. Emre'nin akşamdan kalma olduğunun bilincinde hafif bir şeyler hazırladı. En son ağrı kesiciyi de yanına alıp oturduğunda Emre ıslak saçlarıyla merdivenlerden aşağı iniyordu.

"Kahve kokusu alıyorum."

"Gel, başın çok ağrıyor mu?"

Emre yanına oturup omzuna doğru sokuldu.

"Uyandığımda ağrıyordu ama öptün geçti."

"O zaman kaldırayım bu ilacı ben."

"Ya Hürkan! İki dakika romantizm yaptırmıyorsun ver ilacımı."

Hürkan gülerek geri oturdu. Rahat bir sessizlikte bir şeyler atıştırdılar. Emre sevgilisini sıkıştırmak istemiyor, Hürkan ise düşüncelerini düzene sokmaya çalışıyordu. En son Emre ilacını içip keyif kahvesiyle geriye yaslanınca Hürkan ona döndü.

"Aslında bir saattir kafamda tekrar ediyorum cümleleri ama gözlerine bakınca aklım uçuyor işte. O yüzden içimden geldiği gibi anlatacağım. Emre, her şeyden önce özür dilerim. Bu bir ay içinde kaçıncı özür bilmiyorum. Beni neden sürekli affediyorsun inan onu da bilmiyorum ama bunun için her gün şükrediyorum. Bu seferki özürüm dün gece için. Deftere senden habersiz dokunmamalıydım."

Too Late ¦ mengolaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin