Hürkan yoğun bakım ünitesinin camına başını yaslamış sevgilisini izliyordu. Emre'nin yüzünde birkaç kesik vardı, sol gözü morarmış ve şişmişti. Vücuduna bağlı bir sürü kablo vardı ve Hürkan hepsini sökmek istiyordu. Hiç yakışmıyordu ki ona bu güçsüz hali.
"Hürkan?"
Hürkan gözlerini zorlukla Emre'den ayırarak yüzü bembeyaz kesilmiş Ali'ye döndü. Arkasında Umut ve Kaan belirsizliğin endişesiyle bakıyorlardı yüzüne. Arkadaşlarını görünce içinden bir şeyler koptu sanki, gözyaşları zincirlerini kırarak ardı ardına akmaya başladı.
"Araç çok hızlıymış, viraj da çok keskin. Çok geç olana kadar virajı fark etmemiş. Benim yüzümden Ali. Ağlıyordu ondan görmedi biliyorum. Benden, ona hissettirdiklerimden kaçarken bu kazaya sürüklendi. Benim yüzümden..."
Ağlaması şiddetlenip hıçkırıkları artınca Kaan ileri atılıp sarıldı arkadaşına. Bir süre kollarında ağlamasına izin verdikten sonra geri çekilip omuzlarını kavradı. Onun da sesi titriyordu.
"Böyle düşünme. Nereden bilebilirdin ki Hürkan? Hem Emre sana kıyamaz ki. Bu halini görse ne kadar üzülürdü biliyorsun. Böyle mi çıkacaksın karşısına uyanınca? Hadi topla kendini, şu anki durum ne onu söyle bize."
" İç kanama yüzünden acil ameliyata almışlar gelir gelmez. Kanamayı durdurmaları biraz uzun sürmüş ama ameliyat başarılıydı dedi doktor. Mucizevi bir şekilde vücudunda kırık yok. Kafasına sert bir darbe almış, yüzünde de yaralanmalar var zaten. Şu an uyutmalarının en büyük sebebi o. İlk geldiğinde bilinci yerindeyken a-adımı sayıklamış... Yine beni istemiş yanında Kaan, sebebi ben olmama rağmen beni istemiş. Ben onu o kadar kırmışken..."
Hürkan yine bir ağlama krizine girmek istemediğinden susup derin nefesler aldı. Güçlü olmalıydı. Bu zamana kadar hep Emre güçlü olmuştu. İlişkileri için hep o savaşmıştı. 'Şimdi sıra bende sevgilim. Tekrar mutlu olmamız için ne gerekiyorsa yapacağım. Sen yeter ki aç gözlerini.'
O sırada Umut'un arkasından onlara yaklaşmakta olan Ömer'i gördü. Kıvırcık saçlı çocuk yanlarına ulaşır ulaşmaz nefes nefese kalmış bir şekilde durumu sordu. Hürkan'ın aynı şeyleri bir daha anlatmaya takati olmadığını bilen Ali Ömer'e son durumu anlatırken Hürkan çocuğun gözlerinden çok rahat okunan endişeyi fark etmişti. Ne zaman olmuştu bu? Ne zaman bu kadar bağlanmıştı bu ikili birbirine? Bunlar olurken o neredeydi? Emre'nin kırgın sesi yankılandı zihninde. "Benim yanımda değildin. Takipçilerinle ilgileniyordun." Pişmanlık ruhunu ezip geçmeye devam ederken Ömer'in cama yaklaşıp elini koymasını izledi. İçinde engelleyemediği bir kıskançlık baş gösterdi. O da cama yaklaşıp Ömer'in yanında durdu. Ömer gözlerini Emre'den çekmeden konuşmaya başladı.
"Biraz daha 'farkında' bakıyorsun. Bazı şeyleri anlamış ve kabullenmiş gibi. Gözlerinin açılması için Emre'nin bunları yaşaması mı gerekiyordu?"
"Evet bazı şeyleri anladım ama kafamda soru işaretleri de var. Benim bildiğim kadarıyla siz aynı ortama girince havadan sudan konuşan insanlardınız. Ne ara oluştu aranızda bu bağ? Emre sana ilişkimizden ve endişelerinden bahsettiğine göre benim bildiğimden çok daha yakınsınız."
Ömer öfkeli gözlerini Hürkan'a dikti. Hakkı varmış gibi bir de hesap soruyordu! Konuştuğunda kontrol altında tutmaya çalıştığı sesi buz gibiydi.
"Sen bir bok bilmiyorsun ki zaten! Senin bildiğin tek şey itibarın. Sadece onunla ilgileniyorsun. Hürkan, senin sevgilin gözlerinin önünde her gün daha çok içine kapandı. Fark ettin mi? Hayır! Sana ve takipçilerine bulaşmadığı sürece sorun yoktu tabii senin için. Görmek istemedin onun mutsuzluğunu, ruhunun yorgunluğunu. Senin Emre'den haberin yok ki benden haberin olsun!"
Hürkan yüzüne çarpan her gerçekle daha çok küçüldü. Haklıydı Ömer, biliyordu. Dünden beri kendisi de sürekli bunları düşünüyordu zaten. İlişkisini sağlama almaya çalışırken ortada bir ilişki bırakmamıştı sanki. İşin kötüsü iş işten geçene kadar da fark etmemişti. Hareketlerinin bedelini bu kadar ağır ödeyeceğini hiç düşünmemişti. Gözlerini tekrar önündeki çocuğa dikti.
"Biliyorum, haklısın. Ama her şey değişecek. Emre bir uyansın, her şeyi düzelteceğim. Gerekirse yalvaracağım ama bu ilişkiyi toparlamadan asla pes etmeyeceğim. Ben onu çok seviyorum Ömer. Her şeyden çok seviyorum."
Ömer samimiyetini ölçmek istercesine süzdü Hürkan'ı. Gördükleri onu tatmin etmiş olacak ki bakışları biraz yumuşadı. Tekrar Emre'ye bakarken fısıldadı.
"O zaman dua edelim de bizi çok bekletmesin. Uyanacak biliyorum, pes etmeyi bilmez ki. Uyanacak."
Ömer'in sözlerine bir can simidi gibi sarıldı Hürkan. Ne de olsa haklıydı. Emre güçlüydü, istediğinin peşinden gider, vazgeçmezdi. 'Hadi sevgilim. Yine vazgeçme bizden. Lütfen geri dön bana.'