Bölüm yayınlamaya utanır mı insan? Ben utanıyorum cidden. Araya zaman girdikçe daha mahçup oluyorum. Okul konusundaki karışıklığım bitti. Derslerimi seçtim, bu nedenle artık daha çok burada olabilirim diye düşünüyorum ama söz verip tutamamaktan da korkuyorum açıkçası. Bir tek bu hikayeyi bir sona ulaştırmadan bırakmayacağımın sözünü gönül rahatlığıyla verebilirim. Anlayışınız için çok teşekkür ederim. İyi ki varsınız.
"Şey mi yapsak, 'Bize Yapılan Editleri İzliyoruz' diye video çeksek sonra bir kesitte ben sana dönüp çok tatlıyız lan desem sen de gülüp beni öpsen mesela? Ya da ben oyun videosu çekerken arkadan boynuma sarılsan yanağımdan öpüp gitsen bende gayet normalmiş gibi davransam? Dur dur şey de olabilir-"
"Hürkan! Yeter bir sakin ol. Yatağın ucunda dönüp duruyorsun gel yat hadi başım döndü."
Hürkan oflayarak ışığı kapattı ve sevgilisinin yanına uzandı. Çocuklar gittiğinden beri nasıl açıklayacaklarını düşünüyordu. Aklına gelen hiçbir fikir içine sinmemişti henüz.
"Ne yapayım hiçbiri içime sinmiyor."
Emre uzun boylu çocuğa sevgiyle baktı. "Gel bakayım sen şöyle." derken Hürkan'ı kendine doğru çekip başını göğsüne yaslamasını sağladı. Bir eliyle saçlarıyla oynuyordu.
"Canım, biz bir karar verdik evet, ama acelemiz yok. Bize en doğru gelen anda açıklayacağız. Sen söyle bakayım bu gerginliğinin asıl sebebi ne?"
Hürkan burnunu esmer çocuğun tişörtüne gömüp derin bir nefes aldı. Sonra da kendi kendine konuşur gibi mırıldandı.
"Açıkladıktan sonra yaşanacakları düşünüyorum sürekli."
Emre sesini doğal ve sıcak tutmaya özen gösterdi. "Fikrini değiştirdiysen eğer-"
"Hayır!" Hürkan aniden kalkıp sevgilisinin gözlerine baktı. Ne kadar ciddi olduğunu görsün istiyordu.
"Fikrimi değiştirmedim. Ayrıca bunu senin için yaptığımı da düşünmeni istemiyorum Emre. Bu kararı ikimiz de istediğimiz için aldık. Sonuçlarına da birlikte göğüs gereceğiz. Hem..." Parmak uçlarını Emre'nin yüzünde gezdirdi. "... sen yanımda olduğun sürece üstesinden gelemeyeceğim bir şey yok benim. Ben sadece sensiz kalmaktan korkuyorum sevgilim."
Emre uzanıp uzun boylu çocuğun dudaklarına bir öpücük kondurdu. Kısa süren öpücük Hürkan'ın huysuzlanmasına sebep oldu.
"Sen benim kafam dağılsın istemiyor muydun Emre? Bak kafamı dağıtman için harika bir fikrim var..."
Eğilip tekrar dudaklarını birleştirdi. Emre, yüzündeki gülümsemeyle ona karşılık verdi. Sonra biraz uzaklaştı.
"Fırsatçılık yapmadığına emin mi-"
"Şşş sus. Öp beni sadece, seni çok özledim."
Hürkan'ın sesindeki ihtiyaç Emre'nin muzip tavırlarının tutkuyla yer değiştirmesine sebep oldu. Esmer çocuk yattığı yerden doğrulup sevgilisinin üzerinde doğru eğilirken dudaklarını birleştirdi. Öpücük gittikçe şiddetlenirken Hürkan üstündeki çocuğun tişörtünü çıkarıp attı. Ona dokunmaya ihtiyacı vardı. Ruhundaki huzursuzluğu sadece onun dindirebileceğini biliyordu.
x
Saat öğlen ikiye yaklaşmıştı. Hürkan yukarıda uzun soluklu bir oyun serisinin son videosunu çekiyordu. Emre ise çektiği videolardan oluşturduğu vlogun yüklenmesini bekliyordu. Uzun bir bekleme süresinin ardından video yüklenince telefonu eline aldı ve ışıktan yararlanmak için pencerenin önüne geçip Instagram hikayesi için video çekmeye başladı. Merdivenlerden gelen ayak sesleri ise dikkatinden kaçmıştı.
"Merhaba arkadaşlar, sonsuza uzanan vlog serimizin yeni bölümü şu anda kanalda yayında, yukarı kaydırarak ulaşabilirsi-"
Boynuna dolanan kollar bir an donmasına sebep oldu. Aklı kavgalarına sebep olan o ana gitti. O da aynı bu şekilde Hürkan'a sarılmıştı. Deja vu hissi göğsünün sıkışmasına sebep oldu. Sonra aniden dün gece geldi aklına. Aldıkları karar, Hürkan'ın en iyi açıklama yöntemini bulmaya çalışması. Belli ki sevgilisi en güzel yöntemi bulmuştu. Hem ilişkilerini açıklamak hem de Emre'nin yaralarını sarmak için.
"Hürkan dur bir ya." dedi sırıtarak. Hürkan'ın gülüşünü boynunda hissetti. Sevgilisi boynuna bir öpücük kondururken konuşmaya devam etti. "Evet yukarı şeederek videoya ulaşabilirsiniz arkadaşlar. Simdi müsadenizle ilgi isteyen birileri var. Görüşürüz ve iyi seyirler!"
Hala kolları beline sarılı olan sevgilisine baktı yan gözle.
"Paylaşıyor muyum şimdi?"
"Evet sevgilim. En baştan olması gerektiği gibi."
Esmer çocuk göğüs kafesini döven kalbi ve titreyen elleriyle hikayeyi paylaştı. Arka arkaya gelen mesaj bildirimleri ona olayın gerçekliğini anlatırken telefonu koltuğa fırlattı.
"Bakmak istemiyorum mesajlara. Haklı olmandan korkuyorum. Bitmek tükenmek bilmeyen bir nefretin hedefi olmaktan korkuyorum. Daha doğrusu seni buna maruz bırakmaktan korkuyorum."
Hürkan ona anlayışla gülümsedi ve uzanıp ellerini sıkı sıkı tuttu.
"Pişman mısın?"
Emre başını kaldırıp sevgilisinin gözlerine baktı. "Asla."
"O zaman gerisinin bir önemi yok."
Esmer çocuk eğilip alnını sevgilisinin göğsüne yasladı. Uzun zamandır bu anın hayalini kuruyordu ama bastırmaya çalıştığı korkuları yok değildi. O sırada çalan telefonuyla hızla doğruldu.
"Ali arıyor. Efend- Lan dur ne bağırıyorsun kulağıma!"
"Oğlum insan bir haber verir it! Dm kutumun patlamasına hazırlıksız yakalandım."
"He Ali, he kardeşim ben de diyordum ilişkimi açıklarken yapmam gereken en önemli şey neydi. Sana haber verecektim tabii. Bende salak gibi nefes almaya falan çalışıyorum burada."
"Aman tamam be. Baktın mı hiç mesajlara?"
"Ali sanırım ben telefon, bilgisayar ne varsa hepsini güzelce bir yıkayacağım böyle çamaşır suyuyla falan. Çok kirlenmiş olmuyor böyle. Sonra bakarım mesajlara. Bence harika fikir."
O Ali'yle şakalaşırken Hürkan'ın telefonuna yönelişini fark etmedi. Uzun boylu çocuk titreyen ellerini kontrol altında tutmaya çalışarak açtı mesajlarını. Sonra açmamış olmayı umdu. Görmemiş olmak istedi. Haksız olmak istedi. Sessizleşen odayı fark edince kafasını kaldırıp sevgilisinin ona dikilmiş gözlerine baktı. Emre'nin yüzündeki oyuncu tavır yerini önce boşluğa sonra da derin bir üzüntüye bıraktı. Anlamıştı işte. O anlardı. Yine de sordu.
"Ne oldu Hürkan?"
Hürkan bir an için onu gördüklerinden sakınmak istedi ama buna birlikte göğüs germeye karar vermişlerdi bir kere. Elleri titreyerek telefonu Emre'ye uzattı.
Esmer çocuk telefonu sevgilisinin elinden aldı. Ekrandaki kelimeler beynine batarken, düş kırıkları kalbine batıyordu.
'Bunca zaman seni desteklediğime inanamıyorum. İğrençsiniz ve ölmeyi hak ediyorsunuz, ikiniz de!'