1

2.4K 172 366
                                    

BU SEFER SILMICEM
yorum yaparsaniz da mutlu olurum valla

"Buradaki ifadenin çarpanlarını nasıl bulacağız kim söylemek ister?"

Matematik hocamızın yine kendisi çözmek yerine bize sorduğu soruya karşılık yanımdaki Jisung'a baktım. "Bence sen istersin hm?" dedim gülümseyerek. Bana baktı ve "Az daha bağır Jeongin şirret karı da duysun." dedi.

Eh, hala ses tonumu ayarlamayı öğrenememiştim galiba. Haklı olduğunu düşündüğümden önüme döndüm. Hocaya cevap vermeye hiç niyetim yoktu. Tavırlarından hoşlanmıyordum. Tam karşısındaki ikinci sırada oturmanın tek iyi yanı bu taraflara çok bakmıyor olmasıydı o kadar.

Sınıftan uzun süre ses gelmeyince sevgili hocamız o meşhur sözlerimi söyledi.:
"Bu sınıfta gerçekten kimse derse gereken önemi vermiyor. Hepiniz boşa okuyorsunuz."

Gülümsedim. Bu sözü dersime girmeye başladığından beri söylüyordu. Jisung okulun ilk başlarında hocaya şaka olsun diye öylesine bir şey söylemişti ve kadın bütün ders boyunca bize nutuk çekmişti.

Yani, uğraşmaya değmezdi. Ondan nefret ederek stresimi tek bir yere boşaltabiliyordum o kadar. Zaten kendisi de aynı şeyi yapmıyor muydu? Stresli bir günün ardından sınıfta öğrencileri aşağılayarak kendini rahatlatan bir kadına saygı duymamı bekleyemezsiniz değil mi?

Ben kendi düşüncelerimle uğraşırken Jisung'un beni dürtmesiyle ne zaman omzuna yasladığım kafamı kaldırdım. Neredeyse uyuyormuşum amk.

Hocanın bana bakan iğneleyici gözleriyle 'Aha şimdi sıçtık' diye düşündüm. Uyuya kalmanın tam zamanını bulmuştum işte.

"Jeongin? Sanırım dersim seni çok da çekmiyor?" dedi gülümseyerek. Ben de gülümseyerek karşılık verdim. "Sadece önceden çalıştığım için sıkılıyordum o kadar."

"Yani buradaki herkesten üstün olduğunu düşündüğünden uyuyordun öyle mi?"

İç çektim. Bu kadın ciddi miydi?

"Hayır hocam. Sizin anlatımınızı beğenmediğim için uyuyordum."

"Ne?!"

Evet. Ben Yang Jeongin, 17 yıllık hayatım boyunca ilk defa sınıftan kovuldum. Ve disiplin cezası da aldım. (galiba. müdürün insafına kaldım şu an)

Bir tanecik hocam beni sınıftan kovup müdürümüzün odasına gönderdiğinde hiç sorgulamadan çıktım. Aslında şu an kendi kendime stres yapıp ağlamam ve pişmanım falan demem gerekiyordu belki de ama rahatlamıştım. O kadın gerçekten ona 'saygısızlık' yapmamı hak ediyordu. Müdürümüze de bütün yıl boyunca bize dediklerini anlatsam belki beni haklı bulabilirdi?

Yine de. Hemen müdüre gitmek gibi bir isteğim yoktu. Ne de olsa daha 40 dakikam vardı. Kütüphaneye gidip bir kafa dinlemekten bir şey olmazdı. Kitabımı yanımda alamamış olmam kötüydü gerçi.

Zemin kata indiğimde elinde keman çantasıyla sarışın bir çocuk gördüğümde durdum. Okulda böyle çocuklar vardı da benim mi haberim yoktu?

"Belki de yeni gelmiştir." dedim kendi kendime. Onun gibi mükemmel yüze sahip biri kesin popüler olurdu. Hocaların da ondan hoşlanacağından emindim. Arkadaş olmaktan zarar gelmezdi.

Ona doğru ilk adımımı attığım an arkadaş olma fikrinden vazgeçtim. Yanına gidip ne diyecektim ki? Selam, az önce dersten kovuldum da arkadaş olmak ister misin mi? Ya aslında çok soğuk bir tipse ve bana yargılayan bakışlar atarsa? Kemanist insanların hep aşırı disiplinli ve kuralcı olduğunu düşünürdüm. Beni kendi elleriyle bile müdüre götürebilirdi. Ya müdürün oğluysa???

lovers rock - hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin