MRB MRB
aslinda 27. bolum bambaska bir seydi ama cok guzel seyler yazdim bunlar tek sayili bir bolume denk gelmesin diyip bu gecis bolumunu yazdim umarim begenirsiniz
yorum yapmayi da unutmayiniyi okumalar<3333
chan
mezuniyet balosu gecesi"Evini biliyorum Yeonjun. Minho'yu aldıktan sonra seni de almaya geleceğim" Odada arabamın anahtarlarını ararken bir yandan da Yeonjun'u ben gelene kadar hazır olması için sıkıştırıyordum. Üçümüzün de baloda bir eşi yoktu bu yüzden beraber gitmeye karar vermiştik. Arabası olan tek kişi olduğumdan da hepsini alma görevi bana düşmüştü. Eğer ben gelene kadar hazır olurlarsa onları arabayla alacağımı söylemiştim.
Ehliyetimi alalı iki ay olmuştu. Sevgili arkadaşlarım sağ olsun bu iki ay boyunca zaten kendi şoförü olan Hyunjin, ve benden bir şey istemeye çekinen Jeongin dışında hepsinin şoförlüğünü yapmıştım. Özellikle Jisung ve Yeonjun, markete gitmek için bile beni çağırıyorlardı. Benzin parasını vermek ve yemek ısmarlama şartıyla isteklerini kabul etmiştim.
Araba ve ev, annemden kalan son şeylerdi. Kendimi bildim bileli çok hastaydı. Hannah liseye başladıktan sonra daha da kötüleşmişti. O kadar kötüydü ki, çalışamayacak hale kadar gelmişti. Sonuç olarak ben okuldan sonra ek işlere gitmeye başlamıştım. Hannah da teyzemin yanına Avustralya'ya gitmişti. Onu en son uçağa binmeden önce görmüştü. Cenazeye gelmek istememişti. Annem'in zihnindeki gibi kalmasını istiyordu. Haklıydı da. Annemin yavaş yavaş mum gibi erimesini izlemek büyük bir işkenceydi benim için. Öldüğünde hiç bir şeyin asla eskisi gibi olmayacağını düşünmüştüm. Daha fazla gülmeyeceğimi, hayata devam edemeyeceğimi düşünmüştüm. Okula gitmeyi bırakmıştım. Atılmak, ya da sınıfta kalmak umrumda değildi. Teyzem onun yanına gelmem için uğraşıyordu. Bense inatla annemin evinde kalacağımı söylemiştim.
Son zamanlarda bunu çok fazla düşünüyordum. Eğer teyzemi dinleyip Avustralya'ya gitseydim neler olacağını merak etmeden duramıyordum. Jeongin ile kütüphaneden hiç tanışmasaydım büyük ihtimalle hala aynı durumda olurdum. Korede ya da Avustralya'da fark etmezdi. Beni tekrardan gülümseten, hayata karışmamı sağlayan kişiydi Jeongin. Kendi sorunlarını her zaman kenara atıp benimle ve diğerleriyle ilgileniyordu. Jeongin olmasaydı küçük arkadaş grubumuzun ayakta duracağını düşünmüyordum.
Ondan hoşlandığımı düşünme nedenlerimden biri de buydu. Jeongin nazikti, etrafındakileri her zaman önemsiyordu. Komikti, kitap okumayı severdi. Zevklerimiz de birbirine benziyordu. Diğerlerine göre onunla daha yakındım. Onun da bana yakın olmasını, kendini açmasını istiyordum. Çoğu zaman korkularını anlayabiliyordum. Minho'nun sınıfta kalma ihtimalini öğrendiğimizde bir çözüm üretmek için kendini parçalamıştı. En sonunda kendini daha fazla yıpratmaması için Minho'ya notlarında yardım edeceğimi söylemiştim. Böylece Minho ile zaman geçirmeye başlamıştım. En sonunda çok yakın olduğumuzu hissettiğimde Minho'ya birinden hoşlandığımı düşündüğümü söylemiştim. Hislerimi farketmeme yardımcı olabileceğini söylemişti. Kim olduğunu ise bugün söyleyecektim.
Odağımı düşüncelerimden yine yola çektim. Minho'nun evine yaklaşmış sayılırdım. Bulduğum ilk boş yere park ettim. Yavaşça Minho'nun evinin önüne gittim ve üzerimi düzelttikten sonra kapılarını çaldım. Minho'nun annesi kapıyı gülümseyerek açtı. Bir şey dememi beklemeden bana sarılmasıyla şaşırmıştım. "Minmin'nin arkadaşı sensin demek!"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
lovers rock - hyunin
Ficción Generaliçine kapanık, arkadaşlarıyla problemleri olan jeongin, okula yeni gelen hyunjin ile tanışmasıyla hayatında yenilikler yapmaya karar verir - another day - slow update!! | hyunin düz yazı