28

323 42 64
                                    


bir hafta sonra

Gülümseyerek bana kitap taşıyan Soobin'den kitapları aldım. Merdivene kitapları yerleştirmem için beni çıkarmışlardı. Soobin ise uzun bir inatlaşma sonucu bana kitapları getirerek yardımcı olacak kişi seçilmişti. İkimiz yalnızken Hyunjin'in kesinlikle karşı çıktığını söylemişti.

"Benden kesinlikle hoşlanmıyor." demişti bitkince. "Tamam zengin, yakışılıklı ve her şeyde yetenekli. Ama bu bana böyle istediği gibi davranacağı anlamına gelmezki!" Başımı sallamıştım. "Seninle çok konuşmadı, yakın değilsiniz ya ondan öyle davranıyordur. İlk tanıştıklarında Chan Hyung'un yüzüne bile bakmamıştı."

Açıkçası umrumda değildi. Hyunjin istediğinden nefret edebilir, kavga edebilirdi. Benimle etmiyordu sonuçta. Yüzüme bile bakmıyordu. Bay Kim ile kütüphanede yaptığımız küçük ve şok edici konuşmadan sonra onunla nasıl bu konuyu konuşabileceğimi düşünüp durmuştu. Aklıma hiç bir fikir gelmediğinden de fırsat yaklayana kadar susmaya karar vermiştim. Fırsat ise gelmek bilmiyordu. Ne zaman Hyunjin'i yalnız yakalasam beni gördüğü gibi kaçmaya başlıyordu. Geçen gün kantinde beni görünce sandiviçini bırakıp kaçmıştı.

Üzülüyordum evet fakat daha çok sinirleniyordum ona. Bu kadar abartması benden böyle kaçması saçma ve abartı geliyordu. Derdi ne ise konuşup halledebileceğimize emindim. En azından beni anlayacağını düşünüyordum. Onun deli gibi sarhoş olduğu bir gece yaptığı şeyden sorumlu tutulmak kırıcı ve mantıksız geliyordu. Chan Hyung ile konuşmamı duymuş olmasına rağmen beni böylece bırakması, neden çekindiğimi bile düşünmemesi acıtıyordu.

Tanıdığım Hyunjin, böyle bir şey yapmazdı. Hyunjin beni dinler, anlamaya çalışırdı. O mükemmel arkadaş olmalıydı. Ne olursa olsun yanımda olduğunu hissettirecek o kişiydi Hyunjin. Benim başkam, kaybolduğumda yolu gösteren yıldızımdı. Şimdiyse yıldızlar bile küsmüştü geceye. Sonsuz bir karanlıktan başka bir şey yoktu. Korkunç dehşet verici bir karanlıkta yapayalnızdım ve kaybolmuştum.

Kitapları raflarına geri koyduktan sonra merdivenin en son basamağına oturdum. Diğerleri işleri hallederken ayakra durmaktan sıkılıyordum ve en sonunda bu oturma şeklini bulmuştum. Aslında bana göre gayet havalıydı da. Soobin de ikimizin yalnız olduğu bir ara bunu söylemişti. İkimizin kafasının benzer çalıştığını görmek iyiydi. Hala arkadaş edinebiliyorsun Yang Jeongin, aferin.

"Jeongin! G8'deki ansiklopedileri verir misin?" Bilgisayar başındaki Jisung'un seslenmesiyle duruşumu düzelttim.

"Tabii!"

Felix başını kaldırdı. "Jeongin, orası biraz yüksek değil mi? Sen düşersin. Bırak ben çıkayım. Sakatlık çıkarmaya gerek yok."

Jisung Felix'e göz devirdi. "Bunu da yapabilir bence. O kadar da sakar değilsindir diye düşünüyorum Jeongin?"

Gülümsedim. Beni fazla küçümsüyorlardı. "Bana bırakın."

Merdiven G'lerin olduğu rafa yakın sayılırdı. İnip daha yakına taşımama gerek yok gibi görünüyordu. Yavaşça bir basamak saha çıktım ve gözüme kestirdiğim kalın kitaplara uzandım. Kitapları rafından almak için düşündüğümden çok uzanmıştım. Üç ağır ansiklopediyi elime aldığımda merdiven hafifçe sallanmıştı. Ve dürüstçe söyleyebilirim ki, bu sallanma beni fazlasıyla korkutmuştu. Kitapları kollarım arasına aldım ve şaşkınlıklıkla kütüphaneye küçük bir göz gezdirdim. Hepsi birbirinden meşgul görünüyordu hiç birinin beni gördüğünü sanmıyordum. Yani hiç kimse yardıma gelmeyecekti. Elimdeki kitapları kolumun arasına sıkıştırdım ve sonuncusunu almak için son bir denemeye giriştim. Diğerlerinden biraz daha uzaktaydı ama kesinlikle alacaktım. Nedensizce diğerlerine ihtiyacım olmadığını kanıtlamak istemiştim. Kitabı almam ile merdivenin sallanması bir olmuştu. Bu sefer ilkinden de sert bir sallantıydı. Ben bir yere tutunamadan da ayağım kaymıştı bile. Ayağım raf ve merdivenin basamakları arasında sıkıştığı için düşmemiştim. Kolum ve bacaklarım ağrıyordu onun dışında ise hiç bir sorunum yoktu.

lovers rock - hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin