Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Ceren?" Hadi bakalım başlıyoruz. "Ersin mi? Selim mi? Francis mi? Hangisinden hoşlanıyorsun?" Lan noluyor? Benim Özgür'üm ne alaka? Ayrıca bir dakika bu salak hâlâ anlamadı mı?
Ceren bana baktı sonra yutkundu. Ağzını oynattı 'özür dilerim.' dedi. Kendini topladı, derin bir nefes aldı. Hayır, hayır, hayır. Lütfen bunu yapacak olma! "Francis'den hoşlanıyorum. Ama aramızda kalırsa sevinirim." Yapma! Kalp kırıklığıyla baktım Ceren'e. Hiçbir şey demeden odadan çıktım, salona geri döndüm.
"Ceren iyi mi?" diye sordu Damla.
"İyi bir şeyi yok. Gelir şimdi."
"Devam edelim o zaman." dedi Selim heyecanla. Selim şişeyi ortadan alıp çevirdi. Zara soruyordu Selim cevaplıyordu.
"Yine klasik bir soru olacak ve daha deminki soruyla aynı olacak ama hoşlandığın kişiyi söylemeni istiyorum..." dedi ve Ceren'e bakıp ekledi, "... lütfen sende Ceren gibi cevap vermemek için kaçma." Sonra bakışlarını Ceren'den çekti Selim'e çevirdi. Zara, bu masadaki çoğu kişiyi sevmiyordu. Benim dışımda. Evet, bu masadaki kişiler arkadaşımız ama sadece böyle ortamlarda arkadaşımız. Ve arada bilgi alışverişi falan yaptığımız arkadaşlar. Ama Zara benim için ayrı. Ben onun için ayrıyım. Zara'yla ilkokuldan beri arkadaşız yani tam tamına 13 yıldır.
"Ben..." derin bir nefes aldı. "Valla bıktım ya! Ne olacaksa olsun! Damla'ya aşığım ya. Ama o tabii beni görmemekte ısrarcı." Selim konuşması bitince bir anda utanmaya başladı. Yüzü kızardı.
"Ne?! Selim hiç hoş değil. Şakanın sırası mı? Söyle işte Zara'dan hoşlandığını." diye sitem etti Damla. Niye herkes bu kadar salak.
"Ne benden hoşlanması? Senden hoşlanıyor, Selim. Herkeste bunun farkında. Senin dışında." diye itiraz etti Zara. Evet, gerçekten Damla dışında herkes farkındaydı.
"Selim, doğru mu bu? Emin misin yani?"
Selim biraz düşündü, "Eminim sanırım ya?" dedi.
"Selim, sanırım derken? Emin misin? Değil misin?"
"Eminim anasını satayım!" Diye bir anda yükseldi Selim.
"Lafın gelişi Su Damla'm, lafın gelişi." Su Damla'm? Daha iyi bir lakap olamazdı (!)
"Yaa Su Damla'n mıyım gerçekten?"
"Lütfen artık şunu kesip bir sonuca varır mısınız?" dedi zara bıkkın bir şekilde.
"Bende seni seviyorum Selim."
"Ciddi misin?" Damla kafasıyla onayladı Selim'i ve Selim pat diye bayıldı. Cidden bayıldı. Acaba panik atak mı geçirdi?
"Artık oyuna devam edebiliriz." dedi zara. Şişeyi eline aldı ve çevirdi. Özgür, bana soruyor. Ben cevaplıyorum.
Direkt "Cesaret." dedim. Oyunlarda hep ilk cesaret diyen ben olurdum. Ve yine ben oldum.
Özgür biraz düşündü, sonra sorusunu bana yöneltti. "Bir gün boyunca bana doğruyu söyleyeceksin. Ne sorarsam sorayım. Bu görevin yarından itibaren başlayacak." lütfen düzgün sorular sor.
"Kabul." dedim. Ve oyun biraz daha böyle ilerledi. Sonra uykumuz gelince odalarımıza çekildik.
❤️🩹
Birinin beni dürtmesiyle sitem ede ede uyandım. Gözlerimi açtım ve beni uykumdan kaldıran gözlere baktım. Sürekli tepemde biten Özgür.
"Beni güzel uykumdan ayırmana sebep olacak şey neydi?"
"Unutmuş olamazsın?" Ben daha dün yediğim şeyi hatırlamıyorum. Sahi ben dün ne yedim? "Pizza."
"Efendim?" Nasıl bildi bu bunu ya? Yoksa Özgür... YOKSA ÖZGÜR ASLINDA GİZLİ ZİHİN OKUYAN BİR AJAN MI?!
"Dün pizza yedin. Bir makalede görmüştüm, genellikle insanlar bir şeyi hatırlamadığında öne bahane olarak 'ben daha dün ne yediğimi hatırlamıyorum.' bahanesini sürerlermiş. Sende hatırlamadın ve uzun uzun düşündün. Bende şansımı deneyim dedim. Tuttu mu?" Bu çocuk çok zeki.
"Evet onu düşünüyordum. Tuttu."
"Neyse hadi kalk. Soracak bir sürü sorum var. Bugün benimlesin." Ne yani, o benimlesin dedi diye onunla mı olacaktım? Tabii ki de evet.
"Tamam. Sen çık ben üstümü giyinip geliyorum." Üstüme uzun kollu, boğazlı beyaz bir crop. Altıma da bol siyah bir pantolon giydim. Odadan çıktığımda Özgür kapının önünde bekliyordu.
"Günümüz başlasın o zaman." ____________________________
Şunu söyleyeyim. Ben bu kurguyu çok fazla uzatıp sizi sıkmak istemiyorum bu yüzden 30 bölümlük bir kurgu olacak.