Bugün okul vardı. İçimden gitmek hiç gelmiyordu ama onların eğitim hayatımı bozmasına izin veremezdim. Ayrıca yanımda Özgür'de var. Tek değilim.
Özgür'ü arayıp uyandırdım ve ikimizde giyinip birlikte okula gittik. Zara'yla her zaman konuştuğumuz yerde o şimdi Ceren'le konuşuyordu. Ve Damla'yla. Olsun Maysa. Üzülme. Cesaretimi topladım ve onların yanına gittim. "Hadi yüzüme de söyleyin." Üçünün yüzü de bana döndü. "Derdiniz neydi benimle anlatın. Dinliyorum."
"Bilmemezlik numarası yapma, Maysa." dedi Ceren. "Zara'nın arkasından konuşmadın mı benim yanıma gelip?"
"Ne diyorsun Ceren? Ne arkadan konuşması?"
"Hâlâ bilmemezlikten geliyor. Yalan söyleme. Ayrıca hadi diyelim bunu yapmadın. Özgür'ün ilgisini çekmek için Zara'yı da mı kullanmadın? Kullandın." Ben gerçekten olanları anlamıyordum. Olanlar hakkında hiçbir bilgim yoktu.
"Sen..." dedim ve sustum. "İkinizde iğrençsiniz." diyip Özgür'le birlikte yanlarından ayrıldım. "Sende onlar gibi mi düşünüyorsun?"
Yüzümü avuçları arasına aldı ve gülümsedi. "Hayır."
"Tek sen varsın biliyorsun değil mi?"
"Biliyorum." dedi ve ayrılıp sınıflarımıza geçtik.
💔
Özgür'le birlikte okuldan eve dönüyorduk. O an aklıma beni gülümseten bir soru geldi. "Özgür, ben aptal mıyım?"
"Hmm bir düşüneyim. Bunu sorduğuna göre, evet."
"Genelde aptallar hayır dermiş. Sen aptal mısın?"
"Evet."
"Yaa ama bozdun!" dedim yalancı kızgınlıkla.
"Zaten baştan bozuktu. O soruyu benim sormam gerekiyordu." sonra yürümeye devam ettik ve Özgür bana bir anda sarıldı. İlk başta saşırdım ama sonra sarılmasına karşılık verdim.
"Bu ne içindi? Bir günlük ömrüm mü var yoksa?!"
"Maysa... gerçekten kimse sana hiç durduk yere sarılmadı mı?"
"Bilmiyorum ki."
"Sana demiştim ya, ben eğer içimden-" dedi ve onun sözünü kesip devam ettim.
"Gelirse ben durduk yere sarılırım. Sormadan hemde. Arada bir yapasım var, demiştin."
"Sende daha deminkiyle aynı şeyi demiştin." ikimizde güldük. "Maysa, seni gerçekten özlemişim. Daha doğrusu bizi özlemişim."
"Bende bizi özlemişim. Vizeler başlıyor." dedim.
"Maysa, gerçekten anı bozmak zorunda mıydın? Lanet olasıca vizeler."
"Aynen öyle. Lanet olasıca vizeler." telefonumun çalmasıyla Özgür'le olan konuşmamız bölündü. "Bir dakika." dedim ve yürümeyi bıraktık.
M📞 -Efendim anne?
D📞 -Maysa, eve gelir misin?
Annem ağlıyordu. Annem yine başkası yüzünden ağıyordu. Kim ağlatmıştı onu.
M📞 -Anne gelirim de, ne oldu?
D📞 -Maysa lütfen. Sadece gelir misin?
M📞 -Tamam, geliyorum anne.
Ve konuşmayı sonlandırdık. "Birazcık daha hızlı yürüyebilir miyiz? Hemen evde olmalıyım. Annemin bana ihtiyacı var." dedim ve Özgür de beni anlayışla karşıladı.
💔
Eve geldiğimde her yerde annemi aradım. Ama bulamadım. "Anne?" diye seslendim ama sesim sadece evde yankı yaptı. Kendimi ailesinin unuttuğu, kaybolmuş, o çocuk gibi hissediyorum. Sanırım bakmadığım bir banyo kalmıştı. Banyoya girince gördüğüm manzara ile şok yaşadım. Annem intihar etmişti. Annem kendini öldürmüştü. Tutamadığım tiz çığlık banyonun içinde yankı yaptı. Küvetin içindeki annemin bedenine sarıldım. "Anne lütfen uyanır mısın?" uyanmadı. Annemin nabzını konrtol ettim ama atmıyordu. Ne yani şimdi benim annem öldü mü? Hayır. Çok geç kaldım. Çok geç kaldım. Anne, lütfen benden gitme. Sana çok geç kaldım. "Anneciğim lütfen kalk. Üzüyorsun beni." göz yaşlarım annemin bedenine düşüyordu. Çantamdan telefonumu çıkarıp ambulans çağırdım ve o ambulans gelene kadar sadece anneme sarıldım. Bende farkındaydım bunun vedamız olduğunun.
💔
Annemi kurtaramadılar. Çok kan kaybetmiş. Şimdi de olay yeri inceleme ekibi gelmişti, evi inceliyordu. Şüpheli bir ölüm müydü yoksa intihar mıydı ona bakıyorlar. Bende onların başlarında bekliyordum. Şu an banyoyu inceliyorlardı.
Polislerden bir tanesi aynaya yöneldi. Bir kağıt parçası vardı. Aldı ve açtı. Kağıda dikkat kesildi. Başını kağıttan kaldırınca bana döndü. "Sen Maysa olmalısın. Annen bunu bana bırakmış." titreyen ellerimle birlikte kağıdı aldım. Eğer annemin yazdığını bilseydim kağıt parçası der miydim hiç? Kağıda dikkat kesildim.
"Benim küçük bebeğim. Çiçeğim. Biliyorum bu zamanlar senin için çok zor olacak ama sen yaparsın değil mi? Sen benim güçlü kızımsın. Maysa, artık ilerlemiyordu. Baban beni sürekli aldatıyordu. Bir şekilde senin için katlanıyordum ama öğrendim ki babanın başka bir kadından çocuğu olmuş. Boşanıyordu benden. Bu son noktaydı, Maysa. Beni anlıyorsun değil mi, kızım? Annen artık bu Dünya ile başa çıkamadı. Ama sen yapacaksın. Daha psikolog olacaksın bebeğim. Maysa, sana açıkça konuşmak istiyorum. Bu bir intihar değil. Cinayet. Benim cinayetim. Katili de Önder Yener. Baban demeye yüreğim el vermiyor ama baban olacak kişi. Benim ruhumu öldürdü. Ruhum öleli çok olmuştu. Bugünde bedenim öldü.
Sevgilerimle annen"
Akan göz yaşlarım sele dönüştü. Anne ben sana iyi gelmemişim. İnsanlara nasıl iyi geleyim? Dayanamıyorum. Bu çok fazla değil mi? Annemi hep babamı tehtid ederken görürdüm. Bıçağı koluna dayayıp, eğer aldatmaya devam edersen öldürüm kendimi, diyordu. Bunu annemle konuştuğumda sadece babamın gözünü boyamak için olduğunu söyledi. Ona inanmıştım. İçimde hep bir korku vardı ama inanmıştım. Anne lütfen geri dön. Sen olmazsan ben psikolog olamam. Senin için oldum ben psikolog. Bedenim olanları taşıyamadı ve kendimi yerde buldum.
__________________________Eskiden arkadaşımla konuşurken şey diyordum. İşte, "Ben aldatılsam umrumda olmaz. Hem ben değil o kaybeder." diyordum ama çok yanlış düşünmüşüm. Şimdi anlıyorum. Aldatılmak sadece sevdiğiniz kişinin başkasıyla olması değil. Aldatılınca insanlar kendini yetersiz buluyor, paranoya oluyor, eğer evlilerse mutlu bir evlilik olmuyor. Ki seni aldatan kişiyi seviyorsan daha çok büyük bir sorun. Asla atlatamıyorsun. Hiç aldatılmadım ama biliyorum.