Elim ayağıma dolaşırken ne yapacağımı bilemedim. İhtimalleri düşündüm. Siktir et ihtimalleri. Kameramı elimle kapatıp aramayı yanıtladım. Arama açıldıktan sonra hemen görüntümü ve sesimi kapadım. Ekranda yüzü belirdi. Dağınık saçlarıyla, uykulu gözleriyle ekrana beklentiyle bakıyordu.
"Ahhh yine mi şu kaçan kovalanır olayı?" Ne? Hiçte o taktiği uygulamıyordum. "Büyük ihtimalle bu deli niye beni bu saatte aradı diyorsundur. Diyor musun?" diye sordu merakla. Konuşma bölümüne girip hayır yazdım. Mesajımı görmüş olmalı ki yüzünde bir gülümseme oluştu ardından, "Güzel." dedi. Bir süre sadece öyle bekledi, boş boş ekrana baktı. Elinde bir kalem vardı, onunla oynuyor gibi bir şeydi. Elinde döndürüp duruyordu kalemi.
"Yaz... Ben ne diyeceğimi bilmiyorum. Ama söz veriyorum seni hatırlayacağım. Seni tanımak istiyorum, seni hatırlamak istiyorum, seni sevmek istiyorum. Ama kalbim başkasındayken seni sevebilir miyim bilmiyorum. Biliyor musun Yaz Çiçeği'nden vazgeçtim. Gelmiyor ve gelmeyecek. Sence ölmüş müdür? Ölmemiştir değil mi?" diyeceğim cevaba o kadar muhtaç görünüyordu ki ölmüştür belki diyemedim. Ölmemiştir yazdım. Derin bir nefes aldı. "Sana bunu söylemek konusunda kararsızdım ama şu an birini seviyorum. Ve o kişi bana, her şeyime ilaç olacak gibi geliyor. Bende ona ilaç olacağım. Birbirimizi iyileştireceğiz." gözümden bir damla yaş düştü ve o damlaların devamı geldi. Eğer o kişi Özgür'ü iyileştirecekse razıyım her şeye.
"Yaz? Benim için umut var mı?" tüylerimin diken diken olduğunu hissettim. Çok geçmeden ellerim titreye titreye yazdım.
@yıldızkülleri; Var, birtek senin için umut var Özgür.
"Peki ya sen? Senin için umut yok mu?" bilmiyorsun ki Özgür, ben kendimden umut etmeyi keseli çok oldu. "Anlaşılan konuşarak seni sıktım. Görüşmez üzere, Yaz. Umarım görüşürüz." dedi ve konuşma sona erdi.
Kendi kendime mırıldandım. "Görüşürüz Özgür. Umarım görüşürüz."
❤️🩹
"Size bir şey söylemem gerek." Ceren, telaşlı bir şekilde özellikle gözlerini bana dikti. Anlamayarak ona baktım. Hâlâ gözleri benim üzerimdeyken "Özellikle sana." dedi.
"Ay Ceren çatlatma da söylesene!" dedi Damla. Gözlerimi Zara'ya çevirdim, yüzünde sıfır mimikle Ceren'i inceliyordu.
"Kendimi biraz kötü arkadaş gibi hissediyorum ama bu beni kötü arkadaş yapmaz bence. Değil mi?"
"Ceren, ne olduğunu söyle de ona biz karar verelim." dedi Damla, haklı olarak.
"Ben Francis'ten hoşlanıyorum. Maysa, daha önce hiç Francis'i seviyorum demedi. Ben kendim gözlemledim biraz. Her ne kadar bize sevmiyor gibi yansıtsa da bence seviyor. Ama bize söylemedi hiç yani bu beni kötü arkadaş yapmaz."
"Bir de utanmadan bunu söylüyorsun. Ne yapalım alkışlayalım mı? Maysa'nın bunu söylemesi gerekmezdi. Zaten sen anlamışsın daha ne şey yapıyorsun?" dedi Zara sinirle. Haklıydı. Tamamiyle.
"Bu ne zaman oldu? Yani nasıl oldu?"
"Instagram dan yazdı bana. Konuştuk baya bir, her şey hakkında falan. Sonra bu sürekli olmaya başladı. Ve insan ister istemez hoşlanıyor." Herkes gibiymişim. Bana özel değilmiş. Herkese öyle davranıyormuş. Neden ben değilim? Adımın seslenildiğini duyunca kendime geldim. Daha demin kendimde değil miydim? Onların gözleri benim üzerimdeydi, benimse sızlayan ellerimde. Yine stresle ellerimi çizmiştim. Bunlarla birlikte panik atak geçirmekten korktum.
Diğerleri anksiyetemi bilmiyor, öğrenmelerinide istemiyorum. Birtek Zara biliyor. O da benim sıkıştığımı anlamış olacakki sızlayan ellerimi elleriyle sardı ve fısıldadı. "Güvendesin, buradayım, ben senin yanındayım. Derin nefes al ve ver. Gözlerini kapa, sadece şimdiyi düşün. Geçmişi boşver. Her şey yolunda." dediğini yapıp gözlerimi kapadım, derin nefes aldım ve verdim. Sadece şu anı düşündüm. Kafede oturup kahve içtiğimizi, güldüğümüzü, sohbet ettiğimizi düşündüm. Kendi kendime sayıkladım; Her şey yolunda. Her şey yolunda. Güvendeyim. Güvendeyim. Ellerimi bir anda soğuyunca Zara'nın ellerini çektiğini anladım. Kendime gelmiştim.
Gülümsedim ve güçlü görünmeye çalıştım. Daha demin hiçbir şey olmamış gibi davranıp, "İyi güzel." dedim sadece. Sonra Zara'nın kolunu tuttum, "Bizim artık kalkmamız gerekiyor, bir yere uğrayacağız da." ve kolunda çekip ayağa kaldırdım.
O da yalanıma profesyonel bir şekilde ayak uydurup, "Ah evet, unutmuşum ben. Senin hatırlattığın iyi oldu Maysa. Sonra görüşürüz." dedi ve masadan koşar adımlarla uzaklaştık. "Neden yalan söyledik ki şimdi?"
"Yalan değil aslında. Gerçekten bir yere gideceğiz." bu bir yere gitme fikri ani bir şekilde aklıma esmişti. Pişman olacağıma emindim ama yinede istiyordum.
"Nereye gidiyoruz?"
"Dövmeciye."
____________________________Finale son 7
Bölüm sıkıcı gelebilir ama inanın bu kadar yazabiliyorum. Artık bu kurguyu yazmak istemiyorum. Ama hemen final yapıp kurtulmakta istiyorum. Bu kurgu ağır geliyor bana