Bölüm 2

372 13 1
                                    

Uçağın bana ayrılmış koltuğuna oturup kafamı koltuğa yasladım. Cam kenarını Oğuz almıştı. Yanımda ise Polat vardı.

Hayatımın belkide dönüm noktalarından biriydi. Ben bugün o karanlığı içime kabul ediyorum. Hislerime kabul ediyorum. Bedenime ve ruhuma, şimdime ve geleceğime. Kirliliği kabul ediyorum. Geçmişte de temiz değildim. Hiç olmadım. Ben doğduğum andan itibaren kirliydim. Aslaner soyadı yeter...

Ceylin Oflaz olsaydın madem? Bu kadar yakınma neden? O temizdi. Hayır o salaktı. Aciz, güçsüz ve korkaktı. Annesini ve annesinin kızını ezdirecek kadar korkaktı. Çok hatalıydı. Annesi gelse utanırdı ondan. Bu yüzden içinde ki derinliklere hapsettiği annesinin koruyucusu Turna uyanmıştı ya.

Ben teslim oldum ilk. Karanlık benim ilk başlarda kabullenemediğim gerçeğimdi. Elbet bulacaktı beni. Er ya da geç. Suçlayamam. Kapıyı araladım. Siyah ışık aydınlığıma o aradan sızdı bi kere. Kapıyı kapatsam bile o ışık oraya sindi. Yavaş yavaş büyüyecek. O yüzden sonuna kadar açıyorum kapıları. Göbeğine doğmuşum bu dünyanın. Sıramın gelmesini bekledim sadece. Ben diğerlerinin aksine kaynak yapmadım. Hep sıramı verdim. Nezaket olsun diye değil, bildiğimden. Geciktirdiğimden. En fazla bu kadar olmuştu. Ardımda sıramı vereceğim kimse kalmamıştı işte. Şimdi sıra bende. Hazır mıyım felaketlere kendimin celladı ve başkalarının celladı olmaya? Korkuyor muyum? Çok...
İstiyor muyum? Çok...
Neyden korkuyorum sahi ben? İçeriye kabul ettiğim karanlıktan mı? Zaten bana bulaşacağını bildiğim kirden mi yoksa kendimden mi? Turna Aslanerden...

Aslener soyadı yeter...

Benim kaderim önceden çizili. Doğduğum andan itibaren gözüme soka soka anlattılar bana. Bak dediler;
Sen busun. Sike sike yürüyeceğin yol bu. Şimdiden alış ve yürü o yolu.

Kabullenmedim ama içimde bi köşede kabullenmiştimde. Şimdi ise içten içe o kabullendiğim yolun başındayım. Adımlarım ürkek ama emin. Küçüğüm oysaki. Ben o yolu yürümek için çok küçüğüm. 'Ağır gelir, dedim. 'Altında ezilmezsin ya' dediler.' Çünkü zaten kanımda vardı bu kaderi kabulleniş. Ataların kabul etti sana seçenek kalmadı.

Polat'ın verdiği evraklara bakındım. Bir şey anlamıyordum. Olayı henüz çözemediğimdendi. Aklıma gelen şey ile evrağı bırakıp yan koltukta oturan Polat'a kafamı çevirdim.

'Onu bunu bırak. Kolejde bi kız var. Deren, Deren Aksu. O kız ile görüşün.'.dedim

'Ne için?'

'Ben Muğla' da iken orada olanlar hakkında bize bilgi verecek biri lazım. O kız en uygun kişi.'

'Tamam. Bizim çocuklardan biriyle konuşurum ayarlar.'

'Dikkat edin. Kız ürkek biri. Kızla konuşacağız deyip bok etmesinler. Ona göre.'

'Tamamdır. O iş bende. ' dedikten sonra kızın adını bi kağıda not aldığını gördüm.

'Ha bi de ne olursa olsun o kızı ikna et. Yoksa seninle serivenimüz buraya kadar sürer.'

'Bana güvenmen için ne yapmam gerekiyor? '

'Bir şey yapmana gerek yok. Ben kimseye güvenmem.'

'Öyle mi? Hatırlatırım bunu' dedi keyifli bir kıkırtı ile. Bu çocuğun en büyük sorunu kesinlikle karşısında ki kişiyi ciddiye almayışıydı. İstesem şimdi işine son verirdim. Bu laubali tavırları cidden sinirlerimi hoplatıyordu.

'Polatcım çok rahatsın.'dedim dalgaya vurarak sonra devam ettim.

'Eğer biraz daha bu gereksiz laubaliklerine devam edersen dediğimi yaparım. Unutma ki ben senin iş verenenim. Şansını fazla zorlama bence. Güven konusuna gelirsek güvenimi kazanacağına inanıyorsan bunu işini yaparak kanıtla. Seninle samimiyet kurmaya hiç niyetim yok. Anlatabiliyor muyum? İşinle meşgul ol benim güvenimin sana şuanda şu şartlar altında hiç bir boka yaramayacak.' Diyerek hızla konuştum. Sözlerimden sonra koltuğunda yayılarak oturan Polat oturduğu yerde dikleşti. Sonra eline bi kaç evrak alıp inceledi. Evraklara bakarken sesini duydum.

TurnaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin