Elimdeki dosyanın kapağına son kez göz gezdirip kafamı kaldırdım. Yoldan geçen siyah arabanın yoldan geçişini izledim. Birazda yağmurun asfaltta çıkardığı seslerin arabanın çıkattığı sesi dinledim. Maskemi yüzüme çekip gözlüğümü taktım. Yanımda oturan Polat'a baktığımda onunda beni izlediğini gördüm.'Baban şaşıracak.'dedi. Kafasını cam kenarından yola çevirmişti. Araba durduğu gibi sigara yakmıştı. Sigarasından çekti.
'İpin ucu beni bile şaşırttı. Bilgin Kardeşler yürek yemiş.'dedim. Sesimde ne alay ne de şaşkınlık vardı. İlk başta sektörde bilinen eli kolu uzun biri yaptığından emindik ama Bilgin Kardeşlerin yapması beklenmedikti. Bilgin kardeşler sektörde adı geçen en büyük dördüncü isimdi. Karademir çetesinde ki Yağmur'un da abileriydi. Biraz da bu yüzden beklenmedikti. Yağmur Karademir çetesinde üye olmasının yanı sıra temsilciydi. Bilgin Kardeşlerin okulda sonradan aldığı çok küçük bi hissesi vardı. Karademirler ve Bilgin Kardeşler birbirini severdi, iş hariç. Boran ve Bilgin Kardeşlerin dostluğuda bilinirdi. Aslında bu meselenin onlarla alakası yoktu. Sadece bu kadar büyük bi mafyaların bizim malların formülüne ihtiyaç duymasına şaşırmıştık.
Bilgin Kardeşlerin 3 ay önceki uyuşturucu sevkiyatı polis baskını yemişti. Bilginlere zarar gelmemişti. Zaten bu işin adamlarına kolay kolay zarar veremezdin. Baskın tabiki bi kanıt bile sayılmadı. Bilginleri çökertmek için. Zaten uyuşturucu sevkiyatını yapmak için paravan şirketler kullanılırdı. Ama soyadına gelmeyen zarar onların işlerine zarar vermişti. İngilizlerle yaptıkları anlaşmanın maddelerini tam bilmesekte onlara özel bi üretimdi. İngiltere'ye özel bir formül üretilirse oranın sejtörüne kabul edileceklerdi. Yapmışlardı da fakat polis baskını verince hepsi gitmişti. Malları tekrar üretmek için İngizlizlerden süre talep etmişler, İngilizlerde kabul etmişti. Fakat yeni bir formül üç ay için yeterli değildi. Bu yüzden sektördeki en kaliteli mal olan, bizimkileri çalıp önce formülü çözmüş sonrada üretmeye çalışmışlardı.
Dört gündür bunun peşindeydik ve sonunda da öğrenmiştik. Olay bundan ibaretti. Şimdi ise bu bilgileri ve bu konudaki kararımı babama götürecektim. Haber vermek için. Normalde kendi meselelerim ile kendim ilgilenirdim fakat bu mesele doğrudan Aslanerleri etkiliyordu.
'Sence izin verir mi?'dedi. İzin almaya mı geldiğimizi sanıyordu? Sorusu beni sinirlendirmişti.
'İzin alan kim? Ben haber vermeye geldim?'
'Bilginler ile aramızı açar bu mesele.'dedi.
'O arayı Bilginler çoktan açtı. Saygızlık yaptılar mallarımızı çalarak. Racona ters, bunu bilirsin. Ve Aslanerlerin raconunda da saygısızlığın bir karşılığı olur.' Demiştim. Ayrıca onu korkutan neydi? Bilginlerin zarar verebileceğine mi düşünüyordu yoksa? 'Hayırdır korkun var heralde?' Diye bitirdim.
'Ne korkusu ya. Hala inanamıyorum ki Bilginlerin yaptığına. Onlar gibi saygın ve büyük bi aile. Ben bizim raconu biliyorum da onların raconunda bu var mıydı? Konduramadım Bilginlere.'demiş ve sigarasından çekmişti.
'Ona ilk başta bizde şaşırdık. Hatta Oğuz adamlardan ilk Bilgin Kardeşler adını aldığında birbirimize öylece baka kaldık. Ama işte İngilizlerin baskısı altındalar. Onlar için son çıkış bizim sevkiyatlardı.'demiştim. İçeri dolan sigaradan rahatsız olduğum için penceremi indirmiştim.
'Sorunda bu işte amına koyayım. Son çıkışın bizim sevkiyatlar olması.'deyip güldü. 'Aklınıza nerden esti ammına koyayım. İnanasım gelmiyor.' Dedi tekrar. Aslında gerçekten komikti. Koskoca Bilgin kardeşler. Demek o kadar çaresizlerdi.
'Gülünç durumdalardı. Bu yaptıkları ile şereflerini kaybettiler.'dedim.
'Asıl gülünç olan zaten o. Bak hala inanamıyorum.'deyip tekrar güldü. Sigarasından bi fırt daha çekip camını tamamen açmış ve sigarsını atıp tekrar kapamıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Turna
AksiYıllardır okulda zorbalık gören bir kız bir gün ansızın gider. Geri geleceği kimsenin aklına düşmez. Akıllarda yer edinen biri değildir zaten. Geri döndüğünde ise hiç bir şeyin bıraktığı gibi olmadığını, taşların yerinin değiştiğini anlamıştır. Faka...